Bir program ve…

Tayfun Çağra

“Keşke tartışabilsek” diye bir yazı yazmıştım bir ayı geçen bir zaman önce ve kanallarımızdaki programları bir bakıma eleştirmiş, “Gönül isterdi ki eğer siyasiler, sendikacılar veya başka sivil toplum örgütü temsilcileri çağrılacaksa birkaç kişi çağrılabilse, bir konu veya birkaç konu üzerinde tartışılabilse…” demiştim.

***

Damla Dabis arkadaşımız bir hafta kadar önce Kanal T’de bu çerçevede bir program başlatacağını duyurunca heyecanla bekledim.

Demek ki aynı boşluğu görmüşüz sevgili Damla’yla… Önce kutlamak isterim düşüncesi ve girişimi için…

Yayın gecesi izleyemedim ama ertesi gün internetten izledim programı…

Öncelikle niyet açısından önemli ve güzel.

Tabii ki eleştirilecek yönleri de var ama son yılların alışılmış programcı ve konuğunun karşılıklı saatlerce sıkıcı soru ve cevaptan oluşan ve gereksiz uzayan programlara aslında eskiden olan ama şimdi yeni başlayan bir alternatif getirilmiş olması önemli.

***

Programdaki konular ve görüşler karşı tarafların olduğu gibi kendi partileri içinde de gündem edilecek ve tartışılacak maddeler olması gerekecek aslında… Bu tip programların bir getirisi de bu.

Örneğin Hasan Taçoy’un nüfus konusundaki İstatistik Kurumu’nun 465 bin açıklamasına karşın “1 milyonu aşmış olması gerekir” ifadesi açıklanan rakamının ne kadar havada kaldığına dair bir saptamaydı.

Bu noktadan hareketle zaman zaman söylenen “Türkiye para gönderiyor, bütçenizi destekliyor” söylemlerinin doğru zeminde konuşulması gerektiği de bir kez daha ortaya çıkıyor.

Erkut Şahali’nin de bazı veriler ortaya koyarak nüfusun aslında ne kadar olduğunun ortaya çıkabileceğini anlatmasından sonra sanki Türkiye’den gelen paraların Kıbrıslı Türklere bir hibe olarak algılanması, “bakın işte siz beceremiyorsunuz, paranızı da Türkiye veriyor” aşağılamalarına da basit bir hesapla yanıt verilebilir.

***

Nüfusumuz 1 milyon olmuşsa eğer, bu nüfusun içindeki Kıbrıslı Türklerin oranına bir bakalım;

80 bin mi, 90 bin mi yoksa olsa olsa 100 bin mi?

Peki gerisi?

Diyelim ki 900 binin bir kısmı son yıllarda sayıları artan Ruslar, Ukraynalılar, bölgedeki diğer ülkelerden gelenler, çalışmaya gelen Pakistan’dan, Hindistan’dan gençler, başta Türkmenistan olmak üzere bazı Türki Cumhuriyet vatandaşları, önceden veya şimdilerde burada ev alıp yerleşen İngilizler ve bazı batı ülke vatandaşları ve tabii ki çeşitli ülkelerden öğrenciler olsun… Bu sayı da 100 bin olabilir mi? Yoksa 200 bin mi? Hade 300 bin olsun.

Kaldı mı geriye en az 600 bin insan. Bu insanlar kim peki?

1974’ten beri ülkemize gelip yerleşen, çalışan, üreten, kök salan Türkiye kökenli insanlar ama bu sayıyı oldukça artıran şey ise özellikle ülkemizin kumarhane ülkesi olması nedeniyle buralarda çalışanların özellikle Girne bölgesinde aileleriyle birlikte kurdukları yaşamlar…

Ama bundan da ötesi ne yazık ki ne iş yaptıkları belli olan bu kesimlerin dışında ne yaptıkları, neden burada oldukları belli olmayanların da oldukça fazla bir sayıda ülkemizde cirit atmaları…

İşte bu insanlar doğal olarak hastanelerimizi de, okullarımızı da kullanıyorlar ve bu hastaneler, bu okullar, bu insanlar için bir harcama yapıyorlar.

Türkiye’den gelen paraları sorguluyorduk ya!.. En fazla 100 bin kalmış Kıbrıslı Türklerin kara kaşları, kara gözleri için gelmediğini rahatlıkla anlayabiliriz.

***

Başlayan bir tartışma programı, ifade edilen nüfusla ilgili bir rakam ve düşündürdükleri…

Sonuçta Damla’yı ve Kanal T yönetimini kutluyorum ve umarım buna benzer programların başkalarını da başka başka kanallarda izleyebiliriz.