Bir şeyler…

Tayfun Çağra

 

Türkiye’de ‘bir şeyler’ oluyor…
Bu ‘bir şeyler’ bir süredir oluyordu ama 7 Haziran’dan sonra ‘birşeyler’in oranı oldukça arttı.
Silahlı çatışmaların oranı neredeyse patladı… Her gün bir yerlerden çatışma haberleri, ölüm, yaralama haberleri geliyor.
Türkiye’nin merkezinde, Ankara’nın göbeğinde canlı bombalar patlıyor, 102 kişi canını kaybediyor. Hem de bir ‘barış’ mitinginde… “Barış istiyoruz” derken, halay çekip oynarken…
Suriye’de, Irak’ta beslenen, büyütülen IŞİD, şimdi Türkiye’de faaliyet gösteriyor… 102 kişinin ölümüne neden olan canlı bomba gibi başka canlı bombalar, Türkiye’de dolaşıyorlar… Kimin nerede patlayacağı belli değil.
Bugünden sonra üçüncü günde yani Pazar günü yeniden seçimlere gidilirken gerginlik artıyor… AKP ve Erdoğan, ille de tek başına iktidar uğruna gerginliğin artmasına sessiz kalmanın ötesinde yardımcı oluyorlar.
Tayyip Erdoğan, her konuşmasında özellikle HDP başta olmak üzere muhalefete verip veriştiriyor. Birilerine bağırmak için Sarayına çağırdığı muhtarları kullanıyor, o sert konuşmalarını yapıyor, bütün tv kanalları mecburiyetten konuşmalarını canlı verirken Erdoğan duyurmak istediklerini duyuruyor.
Cumhurbaşkanlığı makamının gereğini yerine getirip gerginliği azaltması gerekirken, uzlaştırıcı tavır takınması gerekirken aksine ateşi körükleyici rolünde…

***

Bir zamanlar aralarından su sızmayan Fethullah Gülen ve Cemaati şimdi Erdoğan’la kanlı bıçaklı… Ne oldu da böyle oldu?
2002’de iktidarı birlikte almadılar mı?
Devlet kurumlarını, organlarını, makamlarını paylaşmadılar mı?
Ne değişti de şimdi Fethullah Gülen’in ABD’den teslimi isteniyor?
Anlaşmazlık ne ki Gülen Cemaati’nin Türkiye’de ve dünyada örgütlülüğü bitirilmeye çalışılıyor?
Gülen’i bitirme organizasyonun son adımı Gülen’e yakın oldukları söylenen İpek-Koza Holding’i bitirme çalışması… Dün basın-yayın organlarına el konuldu, başlarına kayyum atandı ve Bugün ile Kanaltürk tv’lerin fişi çekildi, yani yayınları durduruldu.
Bunlar yapılırken hukuk, anayasa ayaklar altına alınıyor…
Türkiye’de artık anayasa yok, onun yerine Erdoğan var.
Bunu kendi de söylüyor zaten; “İster kabul edin, ister etmeyin, ben başkan oldum, buna göre anayasa da değişir.” Tam bu sözlerle değil elbette ama işte bunun için de yani anayasanın değişmesi, yasal olarak da ‘başkan’ olması, belki yanına halifeliği de koyması için Türkiye halklarından “yerli, milli 400 vekil” istiyor.

***

Pazar günü seçim var. Elçilikler ve gümrük kapılarında oylar kullanıldı. O oylar da Pazar günkü oyların üzerine eklenecek. Ortaya 5 ay sonra başka bir Türkiye tablosu çıkar mı, yoksa aşağı yukarı 7 Haziran’a benzer bir tablo mu olur, merakla bekleniyor.
AKP’nin tek başına iktidar için Halkların Demokratik Partisi’ni baraj altında bırakmaya yönelik son beş ayda yoğunlaşan çabalarının ne kadar işe yarayacağını da 2 Kasım sabahı göreceğiz.
Ben AKP’nin bu konuda başarılı olacağını düşünmüyorum.