Türk faşizmi ve Elen faşizminin kompleksli çıkarları arasında; onların doymak bilmeyen komplekslerini tatmin etmediği için karşılıklı olarak uzak durulan çözüm, Kıbrıs Türk toplumunu hedef almaya devam ediyor…
Ya koyunlaştırmaya çalışıyorlar ya da tamamen teslim almaya…
-*-*-
Nasıl mı?
Dün iki dava vardı…
Ali Kişmir Davası ve Şimon Aykut Davası…
-*-*-
Kişmir Davası KKTC’deydi…
Aykut Davası ise Kıbrıs Cumhuriyeti’nde…
-*-*-
Kişmir Davasını, tamamen Kıbrıs Türk toplumunu veya KKTC vatandaşlarını sindirmek, korku salmak ve itattta kusursuz hale sokmak için organize edilmiş bir oyun olarak görüyorum…
-*-*-
Elbette bu benim yorumumdur…
Ancak, Kişmir’in dava konusu edilen yazısında, kesinlikle Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı aşağılanmamış, hakarete maruz edilmemiştir…
Ortada tahkir ve teyzif yoktur…
-*-*-
Belki bahse konu yazıda hakaret vardır ama buradaki hakaret edilen, Kıbrıs Türk siyasetidir…
Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’na ait Beyaz Ev adlı işletmeden “genelev” diye bahsedilmemiştir…
-*-*-
Dünkü duruşmaya Başsavcılık Dairesi’nin tanığı olarak gelen “Profesör”ü dinlerken; bu olayın, tamamen organize olduğunu anlamamak mümkün değildi…
-*-*-
Sosyal medya hesabında Türk Bayrağı ve asker fotoğrafı bulunan bilirkişi tanık “Profesör”, Kıbrıs Türk toplumunun özgürlüğüne, demokrasisine, fikri hür, vicdanı hür bir toplum olmasına karşı kullanılan bir “gariban” olduğunu sürekli kendisinden övgüyle bahsederek örtmeye çalışmakla, aslında inanılamz derecede açıklar vermiştir…
-*-*-
Kişmir davası ile murad edilen, sadece basın özügürlüğünü kısıtlamak değildir…
Burada murad edilen, toplumda herkesin “koyun”laştırılması veya tıpkı Kişmir’in yazısında da bahsettiği gibi, siyasetin geneleve dönüştürülmüş halinin devam etmesidir…
-*-*-
Dava haftaya yeni bir tanıkla devam edecek…
-*-*-
Gelelim Elen faşizmine…
-*-*-
Şimon Aykut, dün sabah Güney Lefkoşa’da Ağır Ceza Mahkemesi’ndeydi…
Duruşmayı takip eden bir arkadaşımdan aldığım bilgi notlarına göre, Aykut’un avukatı Maria Neophitou, davada tanık olarak mahkemeye dinleteceği 87 kişiden oluşan bir listeyi “katalog” olarak sundu…
-*-*-
Neofiotou’nun özetle vurguladığı, bu davanın “adil ve eşit yargılama yeteneğinin” olmayacağıydı…
Peki neden?
-*-*-
Maria Neofitou, mahkeme heyetine ve Başsavcılık temsilcisi savcılara, özetle şunları anlattı:
“… 87 tanık var… Savunma yapabilmek için bu 87 kişinin tanıklığına ihtiyacımız olacak… 87 kişinin tamamı Kuzey Kıbrıs’ta yaşıyor… Bunlar hakkında celpnama çıkması, celpnamelerin tebliğ edilmesi gerekecek… Bunu nasıl yapacaksınız?”
-*-*-
“… Hangi yasal usulle tebliğ yapılacak? Diyelim ki yapıldı… Tamam 87 kişiye de celpnameleri ulaştırıldı… Bu 87 kişinin tamamı, Şimon Aykut’un şirketi Afik’e ya arsa sattı, ya iş yaptı, ya ev aldı… Haliyle tamamı tıpkı Şimon Aykut gibi tutuklanabiliecek durumda… Peki nasıl tanık yapacağız bu insanları? Buraya getireceğiz ve siz de tutuklayacaksınız değil mi?”
-*-*-
Avukat Maria Neofitou, “adil yargılama olması mümkün değil” tememlli iddiaları arasında, şunları da özetledi:
“… Mahkemeye çeşitli belgeler sunacağız… Bu belgeler de KKTC’ye ait belgeler olacak… Savunma açısından çok önemli bu belgeleri siz tanımıyorsunuz… Haliyle eşit ve adil yargılamadan mağdur durumda olacağız…”
-*-*-
“Kaldı ki Şimon Aykut ile ilgili olarak üç şikayetçi var… Bu üç kişi içerisinde Kuzey’deki mal varlıklarının tazminini kabul eden var… Hatta 2011’de Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvuran bulunuyor… Avrupa Birliği Taşınmaz Mal Komisyonu’nu tanıyor, siz tanımıyorsunuz… Oradan tanık getirmeye kalksak, tutuklayacaksınız… Tamam kimse gelmesin, biz gidelim belgeleri alalım gelelim… Veya bir yetkili getirsin; onu da tutuklayacaksınız… Bu yargılama adil ve eşit değildir…”
-*-*-
Peki savcı ne dedi?
Savcı da çok özet bir şekilde yazarsak, dedi ki, “… bir yargılamanın adil olup olmadığına, yargılama başında değil, sonunda karar verilir… Başlayalım adil değilse sonunda bakarız…”
-*-*-
Avukat Maria Neofitou bunun üzerine sordu: “Tanıklarımızın tutuklanmayacakları garantisini verebilir misiniz?”
-*-*-
Mahkeme heyetinin kararı mı?
Karar 20 Aralık 2024’e kaldı…
-*-*-
Gelelim sonuca…
Evet en başta dediğim gibi; Kuzey Kıbrıs’ta egemenler, Kıbrıslı Türklere özgürlüğü kendi sınırları oranında veriyor; memleketteki siyaseti kerhaneye çevirmiş olmalarını yazmamızı ya da konuşmamızı asla kabul etmiyorlar ve bizi susturmak için Ali Kişmir’i kurban seçmiş durumdadrılar…
-*-*-
Güney Kıbrıs’taki egemenler de, Kıbrıslı Türklerin ekmek yemesini dahi istemiyorlar!
Evet Şimon Aykut Kıbrıslı Türk kökenli değildir ama sonuçta KKTC vatandaşı bir yatırımcıdır…
Elen faşizmi, Şimon üzerinden şuna çaba gösteriyor: Kıbrıslı Türkler boğulsunlar, ölsünler ya da teslim olsunlar!
-*-*-
Kıbrıs sorunu, Kıbrıslıların çıkarları doğrultusunda çözülmediği ve bunu iki taraftaki Kıbrıslılar başaramadığı müddetçe; bu taraftakiler; o taraftikilerle birlikte, Akritas Planı’nı sonunda yaşama geçirecekler!
Ve Kıbrıslı Türkleri ya koyunlaştıracaklar ya da tamamen yok edecekler!
Şimon Aykut bugün Güney Lefkoşa’da, Ali Kişmir ise Kuzey Lefkoşa’daydı… Aykut’un tutuklu, Kişmir’in tutuksuz yargılaması ertelendi… Ali Kişmir 11 Aralık 2024’te yine mahkeme huzuruna çıkacak… Şimon Aykut’un adil ve eşit yargılanıp yargılanamayacağına ise 20 Aralık 2024’te karar verilecek… Umutlu muyum? Güney’deki yargının bağımsızlığı konusunda emin değilim, çok bilgiçlik taslayıp yorum yapmak istemem… KKTC’deki yargıya çok güvenmekle birlikte oyunun büyüklüğü beni endişelendirmiyor değil…