BRTK Müdürü Meryem Özkurt, Başbakan Ersin Tatar’ın yayına katılmak için kuruma gittiği sırada, Bayrak Radyo Televizyon Kurumu Çalışanları Sendikası’nın (Bay-Sen) eylem yapmasını ve yayını engellemesini eleştirdi. Özkurt “Bay-Sen’in yaptığı eylem değil vandallıktır. Şok eylem adı altında işleri durdurmak, bir yayını engellemek ancak ‘vandallık’ kelimesiyle açıklanabilir” dedi.
Özkurt açıklamasında, “Bay-Sen haddini aşmış BRTK ile bağdaşmayacak eylem şekline başvurmuştur. Seçim öncesini fırsat bilerek kendi menfaatlerine yönelik davranmaktadırlar. Bir çok kurumda çeşitli statülerde çalışmış biri olarak ‘sözleşme’nin belli bir süreyi kapsadığını çok iyi biliyorum. Sözleşmeli personelin belirli periyodlarda akit imzalamasını istemek çalışanı niye korkutuyor? Çalışan ve üreten emeğine güvenen personel yönetimle aynı fikirdedir. Yönetim olarak tek derdimiz BRT’yi daha iyi yarınlara taşımaktır” ifadesini kullandı.
Özkurt, BRT’nin sonunun bazı yok olan kurumlar gibi olmasına göz yummayacağını da kaydetti.
“BAY-SEN çirkin bir üslup kullanıyor…”
Avukat Feyzi Hansel "BRTK Avukatı” sıfatıyla bir basın açıklaması yayınladı, dün akşam BRT’de bir grup çalışanın Başbakan’ı protestosuna dikkat çekti, eylemde adının geçmesine tepki gösterdi.
Hansel açıklamasında 2009 yılından bu yana BRTK’ye avukatlık ve hukuk müşavirliği hizmeti verdiğine işaret ederek dün gece BRT’de yaşanan olaylarda adının kullanıldığı söyleyerek “Özellikle çirkin bir üslupla ‘Avukat Yönetime gebe çünkü akrabası işe alındı’ ve ‘Avukat bizim yanımızda başka konuşurken Yönetimle başka konuşuyor’, ‘Avukat yalan söylüyor’ gibi ifadelerle kullanılması bu basın açıklamasını yapma mecburiyeti doğurmuştur” dedi, duruma kendince açıklık getirdi.
Avukat Hansel, “Beni tanıyan herkes, meslek hayatım boyunca kimseye bir gebeleğim olmadığını çok iyi bilmektedir. Bir akrabamın BRT’de yarı zamanlı statüde çalıştığı doğru olmakla beraber, bu akrabam kendi sektöründe çok iyi bir isme ve tecrübeye sahip bir kimse olup gelen teklif üzerine BRT’de hizmet vermeye başlamıştır” dedi.
Hansel devamla “Ben bu durumu, akrabam kurumda çalışmaya başladıktan sonra öğrendim. Önceden bilseydim bile, ne o benden bu konuda bir yardım isteyecek karakterdedir, ne de ben Kurum Yönetiminden bu konuda bir talep yapacak karakterdeyim” diye konuştu.
BRT’deki iç sorunlarla ilgili detaylı bilgi de veren Hansel, toplu iş sözleşmesi süreçlerini anlattı.
İşte Avukat Feyzi Hansel’in açıklaması:
BAY-SEN’İN 3 EYLÜL 2020 TARİHİNDE YAPMIŞ OLDUĞU EYLEMLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI
Bürom, 2009 yılından bu yana BRTK’ye avukatlık ve hukuk müşavirliği vermektedir. Bu güne değin vermiş olduğumuz hizmetler kapsamında hep uzlaşması bir gayret içerisinde olduk ve bu meyanda vermiş olduğumuz hizmetlerin pek çoğu hususunda, bilhassa uzlaşma ile neticelenen meselelerde herhangi bir ücret dahi almadık ve talep etmedik. Dün gece BRT’de yaşanan olaylarda benim adımın da kullanıldığını ve özellikle çirkin bir üslupla “Avukat Yönetime gebe çünkü akrabası işe alındı” ve “Avukat bizim yanımızda başka konuşurken Yönetimle başka konuşuyor”, “Avukat yalan söylüyor” gibi ifadelerle kullanılması bu basın açıklamasını yapma mecburiyeti doğurmuştur.
TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ’NE İLİŞKİN MÜZAKERE SÜRECİ
2020 yılı için imzalanması tasarlanan Toplu İş Sözleşmesi ile ilgili olarak, çok uzun bir zaman Kurum ve Sendika hukukçusu ile müzakere ederek bir uzlaşı sağlanmasına katkı sağladım. Bu süreçte, hep Yönetimin çalışanların hakkını korumasını sağlamak ama bunu yaparken Kurumu’un da geleceği ile ilgili endişelerini göz önünde bulundurmak amaçlanmıştı. Neticede, bir Toplu İş Sözleşmesi imza edildi. Bu süreçte Kurum Yönetiminin sendikadan ve çalışanlardan tek beklentisi, tüm sözleşmeli çalışanlarla periyodik olarak ikili hizmet akitleri imzalanmasını sağlamaktı. Nitekim Sendika da bu hususu kabul etmiş ve 2020 yılı için imzalanan Toplu İş Sözleşmesi’nin 11’inci maddesi tanzim ve imza edilmişti.
"11’İNCİ MADDE İKİLİ AKİT İMZALANMASINI ÖNGÖRMEKTEDİR"
Toplu İş Sözleşmesi’nin 11’inci maddesi “İş Sözleşmeli ve Kaşiyeli Hizmet Sözleşmeli personelin görev yeri ve koşulları ile maaş ve saat başı ücretleri, Kurum ile aralarında akdedilecek ikili sözleşmelerde belirtildiği gibidir.” Şeklindedir. Buna göre, çalışanların hak ve görevleri ikili akitlerle belirlenmelidir. Tabii ki, Sendika ikili akit imzalamayı kabul ettiği için bu madde düzenlenmişti.
"SENDİKA HAKLI DEĞİL"
Sendika, ikili akitler konusunda isteksiz davranmış ve çalışanların ikili akit imzalamalarına engel olmaya çalışmıştır. Hala daha da engel olmaktadır. Konu hakkında defalarca müzakereler yürütülmüş fakat bir sonuç alınamamıştır. Başbakanlık’ta yapılan ve benim de katıldığım toplantıda, ikili akitlerin bir yıllık olma şartı bulunmadığı ama yapılma gerekliliği bulunduğu değerlendirmemiz Sendika yöneticilerine ve Başbakanlık bürokratlarına da izah edilmişti. Sendika, ikili akit imzalanmasını gereksiz görmekte olduğunu ortaya koymuştu. Ben de, toplu iş sözleşmesi varken ikili akit imzalanma şartı olmadığını ama, Yönetimin toplu iş sözleşmesi imza edilirken tek beklentisinin bu olduğunu, bu talebin sendika tarafından kabul edildiğini ve ikili akit imzalanmasının da çalışanlar açısından bir zarara sebebiyet vermeyeceğini ifade etmiştim. Bunun üzerine, Sendika hukukçusu, BRT Yönetim Kurulu’nun bir karar alarak tüm çalışanların akitlerini belirli bir süre için uzatmasını önermişti. Ben de karşılık olarak, böyle bir şeyin yeterli olmayacağını ama yapılacak ikili akitlerin 5 yıllık veya 10 yıllık süreli olabileceğini önermiştim. SENDİKA
MÜZAKERE SÜRERKEN DAVA AÇTI
Sendika ikili akit konusu çözümlenmemişken, üstelik Toplu İş Sözleşmesi ikili akit imzalanmasına amirken, BRT Yönetiminin Toplu İş Sözleşmesi’ne uymadığı gerekçesiyle Kurum aleyhinde Lefkoşa Kaza Mahkemesi’nde bir tespit davası açmıştır. Bu dava devam etmekte olup, Kurum Yönetiminden aldığım talimata binaen bu davaya müdafaa ve mukabil dava koymak hususundaki çalışmalarımız devam etmektedir. Sendika, açmış olduğu davada, BRT Kurumunun mali mükellefiyetlerini yerine getirmediği hususunda iddialarda bulunmaktadır. Bu iddialar kısmen haklı görülmekle beraber, bir kısım uygulamaların hayata geçememiş olmasının nedeni BRT Bütçesi’nin çok geç yasalaşmış olmasıdır. BRT Yönetimi attığı imzanın arkasındadır ve üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirecektir. Ancak, sendikanın da imzasına sadık olup, ikili akitlerin imza edilmesi konusunda Kurum Yönetimine yardımcı olması beklenmektedir.
AÇILMIŞ OLAN DAVA DEVAM EDERKEN BAŞKA EYLEM TARZLARINA YÖNELMEK HUKUKİ DEĞİL
Sendikanın Toplu İş Sözleşmesi ile ilgili açmış olduğu dava devam etmektedir. Bu dava devam ettiği halde, mahkeme sonucunu beklemek yerine adı ne olursa olsun eylemlere girişmek hukuki değildir. Ya davaya devam edilmelidir ya da davadan vazgeçilip eylemli mücadeleye devam edilmelidir. Aksi takdirde, davaya konu olan ve mahkeme huzurunda bulunan bir konuda dün gece yapılan eylemler gibi eylemler yapmak, Mahkemeleri etki altına alabileceğinden adil yargılama süreçlerini sekteye uğratacaktır.
"KİMSEYE GEBE DEĞİLİM"
Beni tanıyan herkes, meslek hayatım boyunca kimseye bir gebeleğim olmadığını çok iyi bilmektedir. Bir akrabamın BRT’de yarı zamanlı statüde çalıştığı doğru olmakla beraber, bu akrabam kendi sektöründe çok iyi bir isme ve tecrübeye sahip bir kimse olup gelen teklif üzerine BRT’de hizmet vermeye başlamıştır. Ben bu durumu, akrabam kurumda çalışmaya başladıktan sonra öğrendim. Önceden bilseydim bile, ne o benden bu konuda bir yardım isteyecek karakterdedir, ne de ben Kurum Yönetiminden bu konuda bir talep yapacak karakterdeyim. Kaldı ki, ne Yönetim Kurulu Başkanı, ne de BRT müdürü, bu tarzda bir hareketi veya talebi hiçbir hal ve şartta hoş karşılamamaktadır. Öte yandan ben Başbakanlıktaki toplantıda, akrabamın BRT’de çalıştığını sendika yöneticilerine bizzat söyledim ve hatta, sendikal mücadeleleri sonucunda imza edilen Toplu İş Sözleşmesi’nin benim akrabamın da içerisinde olduğu çalışan grubunu kapsamadığını ifade ettim. Şayet, akrabamın menfaatini düşünerek hareket edecek olsaydım, hem müzakere sürecinde hem de sonrasında akrabamın daha fazla menfaat elde etmesi için mücadele ederdim ve hatta Sendikanın yanında mücadele ederim. Hayatım boyunca ne ideallerimden, ne değer yargılarımdan ne de inançlarımdan vazgeçmedim ve duruşum da hiç değişmedi. Haklı olan benim nezdimde her zaman hakkını aldı. Ama iş söz vermeye gelince, verdiği sözü kim çiğnemeye çalışırsa çalışsın benim nezdimde kendine hiç bir zaman yer bulamadı.
"POPÜLİZM SENDİKACILIK DEĞİLDİR"
BAY-SEN, yaşanan süreçlerde gerek benim gerekse BRT Üst Yönetiminin çalışanların hak ve menfaatleri konusunda ne kadar hassasiyet gösterdiğimizi bilebilecek durumda ve ehliyettedir. Bunu görmezden gelip bir inat uğruna hukuk dışı eylemlere yeltenmenin hiç bir izahı olamaz. Bir hukukçu olarak, sırf menfaat uğruna her türlü mücadelenin mübah olduğu değerlendirmesine katılamam. Böyle bir yaklaşım sadece popülizm olur.
"BAY-SEN NE İSTEDİĞİNE DERHAL KARAR VERMELİDİR"
Bunca yıldır ekmeğini yediğim bir kamu kurumu olan BRT’nin geleceği ve hizmetlerini eksiksiz sürdürmesi herşeyin üstünde tutmaktayım. Bir dost ve bir hukukçu olarak verebileceğim tavsiye, herkesin de bu şekilde davranmasıdır. Kurumda örgütlü sendika, ekmek kapıları olan Kurumun gelecekte de varlığını sürdürmesini isteyip istemediğine derhal karar vermelidir. Belirtilenler ışığında sendikanın dün gece yaptığı eylemi haklı görmek ya da tasvip etmek mümkün değildir.
Saygılarımla, Feyzi HANSEL
BRTK Tarafından AVUKAT
Gazeteciler Birliği'nden Bay-Sen'e destek
Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği (KTGB), BRTK Çalışanları Sendikası (Bay-Sen’e) destek belirtti.
Başbakan ve UBP Cumhurbaşkanı adayı Ersin Tatar’ın BRTK’da katılacağı yayına girişinin ve yayının Bay-Sen tarafından eylemle engellenmesiyle ilgili olarak KTGB Yönetim Kurulu açıklama yaptı.
“Gazeteciler Birliği bu hak arayışında Bay-Sen’e bugüne kadar verdiği desteği bundan sonra da sürdürecektir” denilen açıklamada şunlar ifade edildi:
“BRT’de dün akşam yaşanan olaylar, BRT Yönetim Kurulu eski Başkanı Özer Kanlı ve BRT Müdürü Meryem Özkurt’un , Yönetim Kurulu’nun aldığı kararları uygulamamasından kaynaklanmaktadır. BRT’de aylardır part time personelin kaşiyeli personel statüsüne geçirilmesi sorunu yaşanmaktadır. BRT Yönetim Kurulu part time personelin kaşiyeli personel statüsüne geçmesi yönünde aylar önce karar almıştır. Ancak bu karar Yönetim Kurulu eski Başkanı Özer Kanlı ve BRT Müdürü Meryem Özkurt’un tutumları nedeniyle uygulanmamıştır. Bu hem yasa hem de hukuk tanımazlıktır”
Açıklamada, BRT’de Yönetim Kurulu başkanının görev süresi dolmasının ve yerine atama yapılmamasının bir yönetim boşluğu oluşturduğu, bunun da Kanlı’nın görevdeymiş gibi hareket etmesine yol açtığı savunuldu.
Yönetim boşluğunu gidermek ve Yönetim Kurulunun toplanmasını sağlamak için Gazeteciler Birliği olarak Kurumda yetkili sendika olan Bay-Sen ile birlikte girişimde bulunulduğu ancak sonuç elde edilemediği ifade edilen açıklamada, BRT yasasında BRT Yönetim Kurulu’nun ayda en az bir kez toplanması gerektiği açıkca yazılı olmasına rağmen kurulun yaklaşık 1 aydır toplanmadığına da işaret edildi.
BRT’nin bir kamu yayıncısı olarak yayınlarıyla toplumun her kesimine eşit davranmak zorunda olduğu da belirtilen açıklamada, BRT’nin bu misyonunu yerine getirmediği için son zamanlarda tepkilerin odağı olduğu savunuldu.