Ne diyor üretici?
“Ürettik ama elimizde kaldı. Satamıyoruz. Güneye de satamadık, Türkiye’ye de…”
Oysa ki bize “ambargo” koyanın “Urumlar” olduğunu dinlemiştik hep!
Meğer öyle değilmiş.
Bir öğrenci güneyde engellendiğinde ortalığı basın açıklamasına boğanlar nerede?
Gören var mı onları?
Birçok noktada TC pazarı kapalı dostlar. Hatta açık olanlar da kapandı.
“Mersin kapısı” dönem dönem “kalıntı var” diyerek mallarımızı (narenciyeyi) geri göndermedi mi?
Gönderdi.
Türkiye’de “kızartma peynir” adı altında en önemli değerlerimizden hellime de takoz konulmaya çalışılmadı mı? Çalışıldı. Ve hala çalışılıyor!
Peki nerede bu toplumun en azılı milliyetçileri? Vatan savunmacıları?
Senelerce “Rum’un ambargosundan” şikayet edenlerin şiir değişikliğine gitmesi gerekmez mi şimdi?
Her alanda bu topluma en ağır ambargoyu koyanın bizzat Türkiye olduğunu seslendirecek bir babayiğit var mı aranızda, en sağ cemaatin gülleri?
“Ara bölge değil de, Pile’nin güneyi” diyerek Larnaka tepelerinde KKTC bayrağı ile caka satmak isteyen reis-i cumhur beyler? Nasıl gidiyor Saray’da hayat? Kahvenizi örtülü mü örtüsüz mü alırsınız bugün?
“Maç maç” diye diye güven artırıcı bir etkinliği bile güven zedeleyen bir gerginliğe dönüştüren zihniyet! Nasıl gidiyor hayat? Keyifler yerinde mi?
Baksana kızartma peynir diyorlar? Hellim üretiyorlar, satıyorlar, ne diyorsun?
Festival gezmeye benzemez bu işler.
Hellimi boş verip maça mı bakalım?
Tamam, maç sohbeti de yapalım.
Türkiye’nin her kentinde Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı ile maç yapan Kıbrıs Rumlara kırmızı halı koyan kimdir?
Sözüm ona tanımadığı Kıbrıs Cumhuriyeti ile her sportif, ekonomik ve siyasi her türlü iletişime geçen Türkiye takımları güneyde “maç” oynamaya gelmiyor mu? Geliyor!
Peki kaçımız buna kızıp siyasi kriz yaratma cesaretini gösteriyoruz?
Tüm bunlar neden mi oluyor? Çünkü uluslararası hukuk diye bir şey var da ondan
Çünkü bir hayaller- sloganlar bir de gerçek siyaset var da ondan.
Peki biz bu uluslararası hukukun içine ‘TC kanadından’ neden entegre olamıyoruz? Var mı bu sorunun cevabı?
Var: Türkiye’deki güç odakları- ekonomik çevreler kendilerine ait sektörel çıkarları söz konusu olduğunda “KKTC-TC ilişkileri vs” diye bir şeyi takmıyorlar, bunun için bizde üretilenlere takoz koyuyorlar, bizi yok sayıyorlar.
Üreticinin yaşadığı…
Sanayicinin yaşadığı.
Süt üreticisinin de yaşadığı, aynı şeyler.
Bunları kapalı kapılar ardında seslendirenler, neden bunu yüksek sesli bir siyasete dönüştüremiyorlar peki? Neden “eşit maç” olmazsa bir daha Ankara’ya gelmem demiyorlar?
Bir Ankara’da, bir Lefkoşa’da maç yapmazsak, küserim diyen yok?
Ticaret, üretim, spor, maç…
Hepsi aynı dalın çiçekleri…
Tersini iddia eden varsa, kürsüye çıksın, anlatsın, anlatsın da dinleyelim.