Gazze’de İsrail’in saldırıları devam ediyor, binlerce Filistinli can verirken, binlercesi de canlarını kurtarmak için Gazze’yi terketmeye çalışıyor…
İsrail, dünyadan çekinmeden, hatta destek alarak Gazze’yi işgalini sürdürüyor… Ölen çocuklar, kadınlar, erkekler, yaşlılar düşünülmeden neredeyse işgal normal hale getirilmeye çalışılıyor; “İşgal et ama çok kalma”, “yok saldırdın ama işgal etme”, “tamam hade masraf ettin madem biraz kal” gibi saçma sapan, vicdansız, faşist yaklaşımlara benzer açıklamalarla İsrail’in katliamı normalleştirilmeye çalışılıyor sanki!..
Gazze’de savaş sürüyor, canlar gidiyor ama dünyada zevk-ü sefa da devam ediyor… Sanki öyle bir şey yaşanmıyor, sanki her gün çocuklar, insanlar ölmüyormuş gibi…
İster uzak coğrafya, isterse yakın coğrafya hiç farketmiyor… İnsanın yapısı buna uygun galiba… Kendine bir şey olmadığı sürece, canı yanmadığı sürece rahatlık tercih edilen bir durum genelde… Ben dahil, kendine ‘duyarlı’ diyen kimseler bile zaman zaman bu rahatlığın önüne geçemiyor…
Yanıbaşımızda savaş sürerken, önceden planlanmış birkaç günlük gezinin fotoğraflarını sosyal medyada paylaşmak, bir anlığına da olsa o rahatlığı hissetmiş olmak beni utandırdı.
Bu utanma duygusu keşke yoğun olarak yaşanabilse!.. Son zamanlarda kara para aklamanın Türkiye’de ‘vitrin’de görünen yüzleri Dilan-Engin Polat ile gündemde olması, bu süreçte başka sosyal medya fenomenlerinin de dikkat çekiyor ve haklarında incelemelerin başlatılıyor olması iddiası ile bizde de kara para aklama işlerinin daha çok ciddiye alınması gerektiği ortaya çıkıyor.
Kıbrıs’ın kuzeyinin tanınmamış olması, burada uluslararası suçlarla mücadele kurumlarının çalışamıyor olması, suçluların veya suç işlemeye müsait insanların ülkemizi merkez üsleri yapmalarına oldukça müsait olanak sağlıyor ne yazık ki…
Bu olanak bizde de kara para aklama işlerinin yoğunlukla yapılabileceğinin işaretlerini veriyor. Zaten toplumumuz arasında da çoğu zaman bazı kişi ve/veya şirketlerde görülen şatafatın, zenginliğin, özellikle boş olmalarına rağmen sürekli betonların dikiliyor olmasının altında bu işlerin döndüğü şeklinde yorumlandığını görürüz.
Üçüncü ülkelerden de ülkemize bu kadar nüfus akışının bu kolaylıkla! bağlantılı olabileceği akıllarda yer ederken yukarıdaki bahsettiğim Gazze’deki durumu ve insanların para kazanma hırslarını, paralarına para katma, fazla ve de kara paralarını aklama işlerini aynı coğrafyada yaşıyoruz.
Kimileri can derdinde, kimileri doyumsuz bir şekilde daha fazla, daha fazla para. Birilerinin Ortadoğu’ya sahip olma gailesiyle oraların bekçisi görevini verdikleri İsrail’e maddi-manevi destek vermeleri ile birilerinin kara paralarını aklama yöntemi olarak birilerini kullanmaları benzer yöntemler aslında… Biri daha dar, diğeri daha geniş anlamda zengin olma, daha çok şey elde etme, daha çok şeye sahip olma biçimleri…
Birileri ezip geçerken, haksız kazançlar elde ederken başkaları da bu hırsın ve görgüsüzlüğün altında eziliyor, canından oluyor.