Yine, yeninden bir soygun olayı…
Diğerlerinden pek farkı yok.
Silah, kar maskesi vs…
Memlekette banka çok…
Şube de çok…
Hal böyle olunca soyacak yer de çok, para da çok.
Gidişatın iyi olmadığını hepimiz görüyoruz.
“Peki ne yapmalı” diye kafa yoruyor muyuz?
***
Önceleri adli olayları 'nüfus yapısı' ile yorumlayanlar çok olurdu.
“Bu kapılar böyle açık madem daha çok olay olacak” diye başlayan sohbetleri unutmadık hepimiz…
Hala daha devam ediyor bu görüş.
Kısmen doğru olabilir, ancak geçmiş için geçerli bu...
Peki şimdi gerçekten öyle mi?
Kimlikle giriş yasaklansa, bu olaylar yaşanmayacak mı?
Suç ve suç unsura taşıyan gruplar nereden besleniyor diye bakmak gerekiyor.
Daha açık yazmak gerekirse; Tüm soyguncular Türkiyeli mi örneğin?
Hayır!..
3 milyon TL’lin Koop Bank soygununda hepimiz yaşadık.
Soygunun ırkla bir ilgisi olmadığını izlemedik mi?
Peki uyuşturucu?
Bonzai denen bela Lokmacı ve Ledra Palace barikatlarından kuzeye geçiyor.
Bunu ben değil, bizzat görüştüğüm polis komutanları söylüyor.
Çeteleşme ve suç, din, dil millet tanımıyor, demek istediğim bu...
Artık “kapıları kapatalım” görüşünün bir geçerliliği yok, ne yazık…
Haa, kimlikle girişi durduralım mı derseniz, evet durduralım!
Ama sadece bu, soruna çözüm olmaz.
Kıbrıs’ın kuzeyinde artık adli olaylarla yaşamak ve önlem almak gerekiyor.
Ne yapılabilir peki?
İlk akla gelen güvenlik şirketlerinin faaliyetlerinin genişletilmesi…
Çok hassas bir konu, biliyorum.
Ama yüzlerce banka şubesinde çalışan binlerce görevlinin her gün ölüm tehdidi altında yaşaması da normal bir durum değil.
Polisiye tedbirlerin artırılması, kent güvenlik kamerası sistemine geçilmesi, adli suçlara verilen cezaların artırılması ve güvenlik şirketlerinin yeniden yapılandırılması gibi tedbirler düşünülebilir.
Hiçbir şey yapmadan olayı akışına bırakmak çok vicdansızca geliyor.
İlla şu yapılsın demiyorum!
Buna memleketi yönetenler karar verecek. Ama ne yapılması gerekiyorsa bir an önce harekete geçmek gerekiyor. Yoksa bu tarz adli olayların arkası gelecek. Ortada, aydınlanmayan onca soygun varken, kafasında soygun olanların iştahı daha da kabaracak, hiç kuşkusuz…
Acil tedbir şart, hem de çok acil…
Birileri ölmeden tedbir şart.
Bizden uyarması...
-----------
‘Denetim’, isim ve medya...
Sağlık denetimleri yapılıyor.
İyi, güzel, hoş…
Yapılsın!..
Diyecek lafım yok.
Ama bir konuda çok rahatsızım.
Özellikle bazı belediyeler yaptıkları denetimlerden sonra kendilerince “sağlıksız” buldukları restoran ya da cafeleri kapatma kararı alıyorlar.
Buna da diyecek sözüm yok.
Benim rahatsızlığım kapatılan iş yerinin ismi basına açıklanıyor.
“X işyeri sağlıksız bulundu 2 gün kapatma cezası verildi”
E şimdi siz bunu yapınca o esnafı iflasa sürüklemiş olmuyor musunuz? Bu nasıl denetimdir anlamadım.
Tüm kenti denetlersiniz, 500 restoranı didik didik izlersiniz, 3-5 tanesini kapatırsınız, anlarım.
Ama aradan birkaçını seçip, kapatıp, ismini de basına açıkladığınızda ne yazık ki o dükkanın kapatılmasına yol açarsınız. Hiç kusura bakmayın ama, şovdan öteye geçmeli denetimler. Esnaf açısından çok kötü bir durum bu. Belediyeleri isim açıklama konusunda yeniden düşünmeye davet ediyorum.
Denetimizi yapın, kapatacaksanız kapatın ama isim açıklamayın.
Zaten kötü olan ekonomik ortamda bir darbe de siz vurmayın esnafa...