“Ben gömmeye gidiyorum ağabeyimi. Bu uğurda ölsem ne gam? Yan yana yatarız kardeşimle iki sevgili gibi. Suçsa kutsal bir suç benimki…
Şu kısacık yaşamda dirilere yaranmaya değer mi? Öte yandan sonrasızlık bekler beni Ölmüşlerime adıyorum sevgimi. Sense, yüz çevirip kutsal yasalara gönlünce sürdür günlerini.”
Böyle diyerek devletin yasalarına kafa tutan Antigone, geçtiğimiz hafta bölünmüş Kıbrıs’ın iki tarafından insanları birleştirdi. Kıbrıs’ın kuzeyindeki Salamis tiyatrosunda oynanan oyunu binlerce Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk birlikte izlediler. Sıradan bir tiyatro seyircisi değildi bu. Her oyunda olduğu gibi sessizce izleyip dağıldılar ama o sessizlikte Kıbrıs’ın acılı tarihine, New York’ta sürmekte olan Kıbrıs görüşmelerine dair bir mesaj gizliydi.
Tıka basa dolu sözcüğü tam da anlamını bulmuştu antikSalamistiyatrosunda… Bu muazzam kalabalık tarihi bir anın tanıkları olmanın sessiz gururunu yaşıyor gibiydi. Ortaya bir referandum sandığı konsa kesin “Evet” çıkardı sonuç. Yıllar önce gerçekleşmesi imkânsız gibi görünen sevinçten yaşaran gözlerimizin önündeydi şimdi. Sanat kafalardaki duvarları yıkmış, kalpleri birleştirmişti.
Yunanistan Ulusal Tiyatrosu, Selanik Ulusal Tiyatrosu ve Kıbrıs Tiyatro Organizasyonu (THOC) oyuncularının sahneye koyduğu, yönetmenliğini StathisLivanthios’un yaptığı oyunun Kıbrıs’ın kuzeyinde sahneleneceğinin duyurulmasının ardından Kıbrıs’ın güneyi karışmış ve iki toplumun liderleriAnastasiades ile Akıncı ‘nın görüşme masasına paralel olarak kurulan Kültür Sanat komitesinin bu girişimi protestolara neden olmuştu.EDEK ve ELAM partileri vardı kıyameti koparanların başında. İşgal altındaki bir bölgede böylesi bir etkinliğin gerçekleşmesini bir ihanet gibi gösteripYunanistan Başbakanı AlexisChipras’a protesto mesajı çekeceklerini belirtmişler; konu medyayı günlerce meşgul etmişti.
Bu Milliyetçi cephenin protestoları hiçbir işe yaramamışa hatta tiyatroya gelmeye niyetli kalabalığı daha da ateşlemişe benziyordu. Kıbrıs’ın güneyinden Salamis’e doğru yola çıkan sayısız otobüslerden birindeydim. Hem orada hem de amfi tiyatrodayken Gezi’yi anımsadım her nedense. Arkadaşımla biraz hazırlıksız gitmiştik. Arka sırada oturan tanımadığımız insanlar soğuk taşlar üstünde hasta olmayalım, daha rahat oturalım diye bize minder verdiler. Arkadaşım bir ara çok üşümüştü ve kollarını ovuşturuyordu ki yan taraftaki beyefendi ceketini çıkarıp omuzlarına koydu. Bugüne kadar restore edilmemiş olmasını biraz da Kıbrıs sorununa borçlu olan antik tiyatronun yer yer kırık merdivenlerini zorlukla çıkarken insanlar birbirlerine el verdiler. Tıpkı Gezi’deki gibi bir kibarlık, zarafet ve dayanışma ruhuydu bu…
Sanırım şöyle bir algı vardı: Buradaysak ortak bir duygumuz ve nedenimiz var. Buradaysak kalplerimiz benzer birözlemle çarpıyor. Biz aslında bu adada bir arada ve barış içinde yaşamak istiyoruz Burada bulunmamız biraz da bunu ifade etmek için.
Oyun Yunanca oynandı ama sahnenin iki tarafına yerleştirilmiş büyük ekranlarda Türkçe ve İngilizce üst yazılar yer aldı.
Oldukça isabetli bir oyun seçimiydi modern bir yorumla sahneye konulan Antigoneve Salamis tiyatrosunda oynanmasını istemeyenlere, bunu Kıbrıs’ın içinde bulunduğu politik anomalinin teamülleri ile savunmaya kalkanlara devlet yasaları ve insan olmanın kutsal yasaları arasındaki çatışmayı anımsatıyordu.
Sophocles’inAntigone oyununun konusunu anımsatmakta yarar var: Kreon yeğeniPolyneikes’intaht kavgası uğruna yabancıların yardımıyla yurduna saldırmış olması nedeniyle ölüsünün kurda kuşa yem olarak açıkta bırakılmasını emretmiştir. Anlamsız bir gurura kapılarak verdiği bu emir aslında toplumda yerleşmiş adetlere aykırıdır. Ama halk hoşnutsuzluğunu dile getirmeye, Kreon’a karşı çıkmaya cesaret edemez.Antigone, cezası ölüm bile olsaPolyneikes’e kardeşlik vazifesini yerine getirmekte kararlıdır. O,‘her ölünün gömülmeye hakkı olduğuna’ inanmaktadır. Yasalara başkaldırarak ağabeyini gömer ve bunun karşılığında diri diri gömülerek öldürülme cezasına çarptırılır.
“Hayatım boyunca bir yabancı oldum kendi ülkemde “ der Antigone Kıbrıs’ın barışseverlerinin ruh halini anlatırcasına.
Küçük bir azınlığın işlediği cürümler yüzünden yarım asırdan fazladır çoğunluğun acılar çektiği bir yer değil midir aslında Kıbrıs? Sorunların çözümünü engelleyen devlet denen yapılanmaların hantal ve vicdansız aklı değil midir?
Sanat politikanın göremediğini gören, büyüsüyle kitleleri kaynaştırabilendir.
“Ülke için en iyisi olduğunu bildiği yolu her ne nedenle olursa olsun izlemekten korkan yöneticiye karşı hissettiğim yalnızca nefrettir” der Antigone.
Kötü yöneticiler ülkelerin mahvına, trajedilere sebep olanlardır. Gücü elinde bulunduranlar yanlış ve vicdansız kararlar aldıkları sürece karşılarında yeni Antigone’ler bulacaklardır hep.
Kıbrıs heyecan içinde bekliyor şapkadan ne çıkacağını…
“Kaderin gücü ürkütücü” repliği oyundan aklımda kalan… Karar alıcı her güç ürkütücüdür. Onlar çizerler kaderlerimizi. Bize direnmek düşer o zaman.
Not: Bu yazı bugün Evrensel gazetesi Pazar Eki’nde de yayımlanmıştır.