Uzun sayılan bir süredir bisiklet süremedim...
Önce dizimde sıkıntı oldu; hemen hemen atlattık...
Sonra, “yavaştan başlayayım” dedim; üç günde dört kez tekerlek patladı!
-*-*-
Batıl inançları olan biriyim!
Herkes gibi!
Mesela önümden kara kedi geçerse, nerede olursam olayım geri döner, başka yoldan giderim...
-*-*-
Arka arkaya dört kez lastik patlamasını da; “hah, Allah’tan uyarı, sürme Serhat, biraz ara ver” diye algıladım!
-*-*-
Derken, Çarşamba günü, yine uzun sayılan bir süreden sonra Güney Kıbrıs’a geçtim...
Daha önceki bir yazımızda “Lefkoşe’den Lefkoşa’ya...” demiştik ya!
Ondan yaptım!
-*-*-
Külliyemizin çevre yollar maşallah nazar değmez inşallah durumunda!
Pırıl pırıl!
Etraf şahane!
Bir yığın çam ağacı, selvi ağacı kesilmiş, devrilmiş olabilir ama yerlerine yeni ağaçlar dikilmiş!
-*-*-
Harıl harıl çalışılıyor!
Ülkede en hızlı ilerleyen inşaat hatta tek hızlı ilerleyen inşaat çalışmasına burada rastlarsınız!
Helal!
-*-*-
Son günlerin en önemli tartışma konusu patates!
Güney Lefkoşa’da dört markete girdim, patates fiyatları farklı...
65 TL kilosu olanını da gördüm, 100 TL kilosu olanını da...
-*-*-
Kıbrıs Patatesi mi?
Bir arkadaşım, Güney’de Lefkoşa – Bostancı yolu üzerindeki eski Türk köylerinden ya da eski karma köylerden Peristerona civarında ana yol kenarındaki bir markette kilosunu yaklaşık 40 TL’ye bulduğunu söyledi!
Bizde en ucuz kilosu 120 TL!
-*-*-
Sadece patates değil; mesela aniden karşıma çıktı, çiğ badem!
Bizdeki fiyatın neredeyse dörtte biri fiyata satılıyor!
-*-*-
Önümüzdeki kısa dönemde, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne oranla KKTC’deki enflasyon oranının aşırı yüksekliği; sadece bir kaç veya beş on üründeki fiyat farkını değil, her şeyin fiyat farkını Güney lehine çevirecek... Yani Güney çok daha ucuz hale gelecek...
-*-*-
Peki bu KKTC’yi çok ciddi anlamda etkiler mi?
Tüm ekonomi Güney’e kayar mı?
-*-*-
Bu konuda elbette “KKTC ekonomisi kesinlikle olumsuz etkilenir” demek doğru olandır ancak “bu etkinin büyüklüğü ne kadar olur?” sorusu sanırım yanıtsızdır!
-*-*-
Çünkü KKTC’nin nüfusu bilinmiyor!
KKTC’de şu anda sadece Gönyeli’de bir kaç kilometre çapında çizeceğiniz çember içerisinde belki de 20 adet market var ve hepsi tıka basa doludur!
Market çalışanları içerisinde Kıbrıslı Türk hatta KKTC vatandaşı sayısı da bir elin parmaklarından azdır!
-*-*-
Ayrıca KKTC’de sadece Gönyeli bölgesinde yaşam süren insan sayısı; Güney’e geçebilecek “Kıbrıslı Türk” sayısından daha fazladır...
-*-*-
Kısacası, evet KKTC’deki enflasyon, Güney’e geçebilecek Kıbrıslı Türk müşteriyi KKTC’de alış veriş yapmaktan koparır ama bunun tüm KKTC’ye vereceği zarar devede kulak bile değildir diye düşünmekteyim...
-*-*-
Son dönemlerde Girne, Lefkoşa ve Mağusa’da yolu çarşıya düşenler; kaç Kıbrıslı Türk’le karşılaştı?
-*-*-
Lefkoşe’de bisiklet sürerken gördüğüm Kıbrıslı Türk sayısı, Lefkoşa’da bisiklet sürerken gördüğümden daha az!
-*-*-
Kısacası diyeceğim şudur; KKTC’deki yüksek enflasyon, KKTC’de yaşam süren herkesin elbette derdidir ama bu dert, ekonominin Güney’e kayacağı endişesini abartıldığı kadar etkilememektedir...
-*-*-
Tabii ki yüksek enflasyon, yoksulların gelirlerini daha hızlı düşürecektir...
Gelir eşitsizliğini artacaktır...
-*-*-
Enflasyondaki yükseklik, yaşam maliyetlerini tabii ki artıracak ve insanlar aynı gelirle daha az şeyler satın alabilecektir...
Evet, herkesin yaşam kalitesi düşecektir, meyhaneye haftalık gidişler aylığa, aylık gidişler 3 aylığa dönüşebilecektir...
Meyhaneler patatesi menüden çıkaracaktır falan...
-*-*-
Ve buna kesinlikle çare üretilmesi gerekmektedir...
-*-*-
Ama bunun çaresi ne Güney kıyasıdır, ne de ucuz Türkiye çarşısının KKTC’ye akmasıdır!
Bunun çaresi mi?
Evet Kıbrıs sorununa bağlayacağım...
Kabul edilebilir bir çözümle; KKTC’nin de ya da Kıbrıs’ın Kuzeyinin de, mafya örgütlenmesi şeklinde çullisine yönetimlerden kurtulmasıdır!
En azından nüfusumuzu bilelim, doğru hesap yapalım!
Çökük KKTC Bütçesi’ne
bazı gelir önerilerim!
KKTC maliyesi 2025’te tamamen çökük!
136 milyar 280 milyonluk genel bütçenin 17 milyar 618 milyon açığı olacağı öngörülüyor...
Ama herkes önceki yıllardan tecrübeyle bu açığın 50 milyara dayanmasının olası olduğunu konuşuyor...
-*-*-
Turist Ersin beyin gezi ve mutfak masrafıydı, Külliye’nin elektriği ve mefruşatıydı derken, eğitime – sağlığa “doğru dürüst” diyebileceğimiz bütçe ayıran yok!
-*-*-
Ama hep eleştirecek değiliz ya!
Biraz da “gelir elde etme maksatlı” öneriler sunmak lazım!
-*-*-
Mesela ilk aklıma gelen gelir tavsiyesi, rüşvetten vergi alınması!
Rüşvet alan ve verenlere, “beyan usulü” ile vergi getirilecek!
-*-*-
“Rüşvet almak da vermek de suçtur” mu diyeceksiniz?
Demeyin!
Yasa yapın!
Eminim ki 29’da 29’la bu yasa geçecektir!
Rüşvet almak ve vermek yasallaşsın ama vergiye tabi olsun!
-*-*-
20 Temmuz ve 15 Kasım törenleri beş yıllığına ertelensin!
Bu törenlerde özellikle yabancı konuk ağırlamak ve gezdirmek için harcanan son derece gereksiz para da maliyeye kalsın!
-*-*-
Bir kardeşim hatırlattı; külliye tamam, cumhurbaşkanlığı ve parlamentomuz Kıbrıslı deyişiyle “yepiz yeni” olsun ama en azından külliye kapsamındaki çok büyük caminin, dört minaresi de dikilmek üzere olsa bile hala hastaneye dönüştürme şansı bulunuyor diye düşünmekteyim...
Camiden daha çok hastaneye ihtiyaç olduğunu bilmem yazmaya gerek var mı?
-*-*-
Sevgiliye araba ya da ev satın alan evli kadın ya da evli erkeklerden normalin üzerinde vergi alınsın...
Bunlar eğer üst düzey devlet yetkilisiyse, vergi oranı iki kat daha yüksek olsun!
-*-*-
P*zevenklik (özür dilerim) Vergisi getirilsin...
Ayrıntıya gerek yok...
-*-*-
Ayrıca, kadın ya da erkek fahişeliği serbest bırakılsın, bu sektördeki emekçilerin köle gibi çalıştırılmalarını engellemek adına sendika kurulsun; toplu sözleşme hakkı sağlansın ve yine bu sektörde emek verenlerden cüzi oranda da olsa vergi alınsın...
-*-*-
KKTC vatandaşlarının casinolara girişi serbest bırakılsın ama bunun için devlete yıllık ruhsat harcı ödensin...
Her kumarbaz, her avcının ödemek zorunda olduğu avlanma ruhsatı gibi, her yıl ruhsatını yenilesin... Avlanma ruhsatsız avlanmak yasaksa; kumarbaz ruhsatsız kumar da ciddi suç kapsamına alınsın...
-*-*-
Çok ağır uyuşturucular için bu uygulama kesinlikle mümkün değil ama cannabis kesinlikle serbest bırakılsın...
Ve bu işi devlet yapsın...
-*-*-
Gerekirse Anayasa değişikliğine gidilerek, “Cannabis Bakanlığı” kurulsun...
Cannabis üretimi, satışı bu bakanlık tarafından denetlensin...
Devlet, üreticiden alacağı cannabisi kendi satsın...
Alın size missler gibi gelir...
Üstelik yarım miligramdan yakaladığınız çocukların hapishane masrafları da olmayacak!