Biyologlar Derneği geçtiğimiz akşam yaptığı resepsiyonla birlikte 25. yılını kutladı.
Naci Talat Vakfı'nda yapılan resepsiyona çok sayıda davetli katılırken, son dönemde yaşanan iklim krizine dikkat çekildi.
Biyologlar Derneği'nin gerçekleşen 25. yıl resepsiyonunda Biyologlar Derneği Başkanı Hatice Benan Biçentürk bir de konuşma yaptı.
Biyologlar Derneği’nin çeyrek asır önce kurulduğuna işaret eden Hatice Benan Biçentürk, derneğin kurulduğu gün yanan meşalenin bugüne kadar yandığını dile getirdi.
Biçentürk, Biyologlar Derneği’nin Ülkemizin doğasını ve çevre haklarını sadece Kıbrıs’ta değil, üyesi olduğu Avrupa Ülkeleri Biyologlar Birliği ve Break Free From Plastic Plaftormu’nda da temsil edildiğini hatırlattı.
Hatice Benan Biçentürk, konuşmasının sonunda gecenin düzenlenmesinde katkı bulunan ve katılımcılara herkese teşekkürlerini iletti.
Etkinlikte, derneğe katkıda bulunanlara plaketler de takdim edildi.
“Adamız freni patlamış bir tren gibi yalın ayak iklim krizine doğru koşuyor”
Hatice Benan Biçentürk konuşmasının devamında adanın doğası, endemik türleri, kıyıları, ormanları ve tüm biyoçeşitliliği ile çok kırılgan ve çok özel bir coğrafyaya sahip olduğunu belirterek, “Ne yazık ki, adada çevrenin kirletilmediği, habitatların tahribata uğramadığı ve doğanın yok sayılmadığı gün değil bir an bile yok” değerlendirmesini yaptı.
Kıbrıs’ın kuzeyinde artan kontrolsüz nüfus yoğunluğu ile doğal kaynaklarımızın bilinçsizce tüketilmesinin, biyoçeşitliliğimiz üzerinde ciddi baskılar kurduğunu anlatan Biçentürk, “Adamız freni patlamış bir tren gibi yalın ayak iklim krizine doğru koşuyor” ifadelerine yer verdi.
Hatice Benan Biçentürk konuşmasına şöyle devam etti:
“Bu düzeni değiştirmek, doğruyu yani bilimin yolunu göstermek adına; meslek, memleket ve doğa aşkı ile çıkılan bu meşakkatli yolda bilin ki bizleri hiçbir şey yıldıramayacaktır. Doğruyu konuşmaya, okullar ve belediyeler gibi kurumlarla işbirliğine, yurt içi veya yurt dışı projelerimize daha güçlü ve daha yüksek sesle devam edeceğimize örgütüm adına gönül rahatlığı ile söz verebilirim. Unutmayalım ki doğada hayatta kalabilenler ne en güçlü, ne en zeki ne de en zenginler olacaktır. Doğaya en iyi adapte olabilendir hayatta kalacak olan…”