Aygün Bahar ÖKMEN
Çatalköy-Esentepe Belediyesi, Teknecik Elektrik Santrali'nin yaydığı zehirli dumanın çevreye ve sağlığa olan etkilerini inceleyip, öneriler sunan geniş katılımlı bir toplantı düzenledi.
Çarşamba akşamı düzenlenen toplantıda çok sayıda sivil toplum örgütü, Teknecik’ten yayılan zehrin çevreye ve insan sağlığına etkilerine ilişkin tespitlerde bulunup, görüş paylaştı.
Çatalköy – Esentepe Belediye Başkanı Ceyhun Kırok, artan kanser vakalarına vurgu yaptı, bölgede 64 vaka tespit ettiklerini belirterek, bu araştırmanın “devlet” tarafından yapılması gerektiğine dikkat çekti.
Kırok, toplantıya katılımın ümit vadettiğini ifade ederek, “Bu insanların tümünün bir arada bulunması, bu sorunun siyaset üstü bir sorun olduğunu, hükümet üstü bir sorun olduğunu gösteriyor” dedi.
KIBTEK Eski Genel Müdürü Kamil Direl, Kıbrıs Türk Makine Mühendisleri Odası Başkanı Ayer Yarkıner, EL-SEN Genel Başkanı Ahmet Tuğcu, Kıbrıs Türk Tabipler Birliği Genel Sekreteri Ceyhun Dalkan ve Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Cemaliye Özverenler de konuşmacılar arasında yer aldı.
Toplantıda alternatif enerji kaynaklarına değinilirken hangi enerji kaynağının kullanılmasının daha doğru olacağı konusunda anlaşılamasa da, şu an kullanılmakta olan fuel oil’in, halka verdiği zararlar konusunda taraflar hem fikir oldu.
Çatalköy-Esentepe Belediye Başkanı Ceyhun Kırok:
“Bölgede ciddi sayıda kanser vakaları gözlemleniyor”
Geçtiğimiz gün Teknecik Elektrik Santrali hakkında gerçekleştirilen toplantıda konuşan Çatalköy-Esentepe Belediye Başkanı Ceyhun Kırok, bölgede yaşanan sorunlara dikkat çekti. Kırok, bölgede 64 kanser vakası tespit ettiklerini belirterek, “Bahsi geçen rakamlar bizim kendimizin örnek olması adına bölgede yapmış olduğumuz küçük bir çalışmadır” dedi.
Kanser vakasının çokça görüldüğü mahallelere odaklandıklarını ifade eden Kırok, “Bu bilinen vakalar üzerinden açıklama yapılmıştır. Bu, uluslararası düzeyde bir çalışma değildir, akademik bir çalışma değildir, konu üzerine teknik bir araştırma da değildir. Bu yalnızca bizim yaşadığımız bölgedeki bir sorundur. Bölgenin tümündeki vaka sayıları önemlidir. Kendi yapmış olduğumuz araştırmada 64 vaka tespit ettik. Ancak bunun dışında, bizim bilmediğimiz vakalar da olabilir. Bunu devletin araştırması ve tespit etmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
“Bu insanların tümünün bir arada bulunması, bu sorunun siyaset üstü bir sorun olduğunu, hükümet üstü bir sorun olduğunu gösteriyor”
Katılımdan son derece memnun olduğunu dile getiren Kırok, “Bölgem adına bir ilk olan bir girişimdi ve tamamen siyasi erkin üzerinde bir girişim oldu. Her kesimden insan vardı, her kesimden katılımcı vardı” ifadelerine yer verdi. Kırok, katılımcılar arasında Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odalar Birliği, Elektrik Mühendisleri Odası gibi pek çok odanın yer aldığını, Tabipler Birliği’nin orada bulunduğunu ve halktan da yoğun katılım sağlandığını vurguladı.
“Bu insanların tümünün bir arada bulunması, bu sorunun siyaset üstü bir sorun olduğunu, hükümet üstü bir sorun olduğunu gösteriyor. Biz de Belediye olarak oraya siyaset yapmaya gitmedik. Çözüm önerilerini konuşmaya ve tartışmaya gittik. Ben orada fikirlerimi dile getirdim. Hangi konularda yardıma ihtiyacımız olduğunu söyledim. Burada bize gelen destekten de çok memnunum” diyen Kırok, “Buna en güzel örnek Tabipler Birliği’nin bize vermeyi talep ettiği destektir” şeklinde konuştu. Kırok, “Tabipler Birliği bu konuda bir araştırma yapılması konusunda bize yardımcı olabileceğini iletti. Biz de Belediye olarak yapılacak araştırmaya maddi olarak destek verebileceğimizi ifade ettik. Belki birlikte bilimsel bir araştırma ile veya dışarıdan gelecek olan uzman kişiler ile bunu daha da büyük boyutta başarabiliriz. Hastalık tiplerinin neler olduğunu, hangi hastalıkların baş gösterdiğini, kanser vakalarının ne olduğunu ve hangi yaş gruplarında görüldüğünü, bu vakalardan vefat edenlerin sayısını bir an önce araştırarak bölgenin ve belki ülkenin kanser haritasını oluşturmamız gereklidir. Dün akşam gerçekleşen katılımın ardından bu konudaki ümitlerim arttı çünkü katılan tüm kurum ve kuruluşlardan destek gördük” ifadelerini kullandı.
“Bir sonraki adım güneş enerjisinden daha fazla yararlanabileceğimiz bir sisteme geçmek veya yakıt türünün değiştirilmesi olabilir”
Belediye olarak önerilerini aktaran Kırok, “Kısa – orta ve uzun vadeli hedefler koyarak ilerleme önerimiz oldu. Kısa vadeli hedefler, bir an önce gelen yakıtların kontrolünün yapılması ve gelen yakıtların adaya girebilecek değerde kükürdünün olup olmadığı kontrol edildikten sonra adaya girmesi. Şu anda mevcut bulunan 60 megawattlık iki jeneratörün servislerinin ve tamirlerinin bir an önce yapılması. Çünkü bizi bilgilendirdiklerinde, belli ki rutin kontrol ve bakım yapılmıyor dedik. Bu nedenle de bu siyah dumanın çıkmasına katkıda bulunuyor bu jeneratörler. Bir sonraki adım güneş enerjisinden daha fazla yararlanabileceğimiz bir sisteme geçmek veya yakıt türünün değiştirilmesi olabilir. Belki fuel oil’den dizel yakıta veya doğalgaza geçilebilir. Güneş enerjisinden yararlanılabilecek bir sisteme geçilmesi konusunda Makine Mühendisleri Odası Başkanı, bu sisteme geçilmesi halinde elektrik faturalarında %30 civarında bir indirime gidileceğini söyledi. Vatandaşımızın elektrik konusundaki en büyük sorunu hem en pahalı elektriği alması hem de elektriği kullanamıyor olması. Konuştuğumuz esnada bizde gene elektrik yok mesela. Geçtiğimiz akşam basın toplantısını yaparken elektrik iki kere kesildi” dedi.
Kırok, Çatalköy-Esentepe ve Teknecik Bölgesi’nde bulunan belli başlı noktaların ivedilikle araştırılması gerektiğine, buralarda ciddi sayıda kanser vakalarının görüldüğüne ve bu kanser vakalarının sebeplerinin bilinmek istendiğine vurgu yaparak sözlerini noktaladı.
KIBTEK Eski Genel Müdürü Kamil Direl:
“Kullanılan yakıt analiz edilmeli”
KIBTEK Eski Genel Müdürü Kamil Direl geçtiğimiz akşam gerçekleştirilen toplantıda Teknecik Elektrik Santrali’nden kaynaklı çevre sorununu ikiye ayırdığını ifade ederek “Mevcut yakıt kullanımına bağlı olarak yaşanan sorunlar ve diğeri de son dönemde tüm halkımızı ve özellikle de bölge halkını rahatsız eden bacadan çıkan siyah duman sorunu” şeklinde konuştu. Vatandaşın kullanılan yakıtın kaliteli bir yakıt olmadığından şikâyet ettiğini ifade eden Direl, “Bunun tespiti için yakılan yakıtın analizi”nin gerektiğini dile getirdi. Direl, “Maalesef bu ülkede bunu analiz edecek bir laboratuvar yoktur” şeklinde konuştu. Bunun analiz edilerek bulguların yayımlanmasının önemine değinen Direl, geçmişte bunun örnekleri olduğuna işaret etti. Bacadan salınan dumanın emisyon parametrelerinin de analiz edilmesi gerektiğini ifade eden Direl, KKTC Çevre Yasası gereği sürekli izleme sistemi kurulması gerektiğine dikkat çekti. 2011 yılında Buhar Santrali bacalarına emisyon izleme sistemi kurulduğunu ancak birkaç yıldan beri bu sistemin çalışmadığını ifade eden Direl, Teknecik’te ise böyle bir izleme sistemi olmadığını ifade etti. Yasa gereği bacaların emisyonlarının yılda bir kez akredite firmalar tarafından test edilmesi, ölçülmesi gerektiğine vurgu yaparak birkaç yıldır bunun da yapılmadığını dile getirdi. İnsan ve çevre sağlığı açısından, santralin ekipmanının sağlığı açısından bu parametrelerin önemine vurgu yaptı. Fuel oil’in iki çevresel etki yaratmakta olduğunu ifade eden Direl, “Birincisi baca ve emisyonar, ikincisi de yakıt hazırlama esnasında oluşan atıklar” şeklinde konuştu. Direl, “hem buhar santrallerinde hem de dizel santrallerde hem NOx, SOx hem Torf, limit değerlerini aşmaktadır” dedi. Arıtma sistemleri ve arıtma sistemlerinin yol açabileceği çevresel sorunlara da değinen Direl, kurulabilecek sistemlerin maliyetlerinin de daha önce hesaplandığını ifade etti. Daha çevreci bir yakıt tüketiminin düşünülebileceğini ifade eden Direl, doğalgaz kullanımının uygun bir çözüm olabileceğini dile getirdi. Doğalgazın fiyat açısından da avantaj sağlayacağını ifade eden Direl, santrallerde doğalgaz kullanılması halinde üretim maliyetinde %30 düşüş yaşanabilir şeklinde konuştu. Böyle bir durumda mevcut santrallerin doğalgaz modifikasyonu gerekeceğini dile getirdi. 2019-2020 döneminde bu konuda fizibilite çalışmalarının da yapıldığına dikkat çeken Direl, ülkede üretim yetersizliğinden kaynaklanan elektrik kesintilerine de vurgu yaptı. Mevcut santrallerin var olan yükü karşılayamadığını ifade eden Direl, yaşanan elektrik kesintilerinin iki nedeni olduğunu dile getirdi. Direl, “Birincisi mevcut üretim santrallerindeki sorunlar, bakım onarım eksiklikleri. İkincisi ise yeni santral yatırımı ihtiyacı…” şeklinde konuştu. Yenilenebilir enerjiye de değinen Direl, güneşin etkin bir enerji kaynağı olduğunu ifade etti. Depolamanın önemine vurgu yaptı.
Kıbrıs Türk Makine Mühendisleri Odası Başkanı Ayer Yarkıner:
“Yapılmayan yatırımlar birilerinin rantı içindir”
Kıbrıs Türk Makine Mühendisleri Odası Başkanı Ayer Yarkıner, geçtiğimiz akşam gerçekleştirilen toplantıda, sorunun kötü yönetimden kaynaklandığını ifade etti. Çıkan kara dumanın rastgele bir duman olmadığını dile getiren Yarkıner, 2018 yılında yatırım maliyetiyle birlikte yaklaşık 318 Milyon Dolara mevcut santrallerin doğalgaza geçirilmesi için ciddi çalışma yapıldığını ifade etti. Fuel oil ile çalışan yakıtların doğalgaza geçmesi ile ilgili bir makine mühendisinin görüşü bulunmadığını dile getiren Yarkıner bunun sebebinin ısrarla doğalgaza geçilmek istenmemesi olduğunu ifade etti. “Doğalgaz ile fuel oil arasındaki çevre kirliliği farkı %20 civarındadır” diyen Yarkıner, “bu kötü yakıt ve bu kötü yönetim ile onu da bertaraf edersiniz” şeklinde konuştu. Doğalgazın depolamasının ve depodaki bakımının daha pahalı olduğuna dikkat çeken Yarkıner, “Bizim her şeyden önce kurulu sistemimizi kamu yararına nasıl çalıştırılması gerekirse öyle çalıştırmamız gerekmektedir. Biz bunu yapmayıp alternatif yöntemlerle daha fazla komplikasyon yaratıyoruz” şeklinde konuştu. Bir fosil yakıttan diğer fosil yakıta öneriler yapıldığını ifade eden Yarkıner, dünyanın hiçbir yerinde fosil yakıt yatırım santrali kurulmadığına dikkat çekerek, yeşil enerjiye vurgu yaptı. “KIBTEK’in bu maksat için 1 milyon metrekarelik arazisi birkaç firmaya peşkeş çekildi” diyen Yarkıner, “Peki o iki firma bunu yapabiliyor da KIBTEK bunu yapamıyor mu?” diye sordu. “Peki neden yapmıyor çünkü enerji arz güvenliğini dikkate almayan bir yönetim var” dedi. “Yapılmayan yatırımlar Kıbrıs Türk halkının elektriğe kavuşması için değil, birilerinin rantı içindir” şeklinde konuştu.
“Elektrik sorunu ranttan dolayı çözülmüyor”
Elektrikli araçlar konusuna da değinen Yarkıner, “Dilimizde tüy bitti, bu elektrikli araçlar için artık sistemi değiştirmemiz lazım. Akıllı sistemleri evlere kurmamız gerekiyor. Elektrikli araçların şarj istasyonlarının fosil yakıtlı santrallerden beslenmemesi gerekiyor. Bakan’a, Başbakan’a, Elçilik’e yazı yazdık. Neden dinlemiyorsunuz? Elektrik sorunu bu ülkede bir çırpıda çözülebilecek bir sorundur. Çözülmemesinin sebebi ranttır. Bu yüzden çözülmüyor” ifadelerini kullandı.
“İhalesiz, sözleşmesiz, teminatsız alınan bir yakıta ses çıkarmayan Ticaret Odası, depoya giren yakıtın analizini yapacağını söylüyor”
Yarkıner, “Belediye Başkanı ortalığı kaldırdı, hava kirliliği diye. Ticaret Odası çıktı dedi ki; ‘Ben yakıtın analizini yapacağım’. Yine saatler tersine çalışıyor. İhalesiz, sözleşmesiz, teminatsız alınan bir yakıt var. Buna en başta ses çıkarması gereken Ticaret Odası buna ses çıkarmıyor. Ticaret Odası’nın işi mi depoya giren analizini yapmak? O yakıt depoya girdiyse eski yakıtla karışmış demektir. Siz sistem bozulurken sessiz durursanız, kendi zümresel karlarınız için sesinizi çıkarmazsanız, bu ülke hak etmediği bu düzene mahkûm olur” şeklinde konuştu.
Kablo ile enerji konusunda güneyde ihaleye çıkıldığını ifade eden Yarkıner, tarafsız bir şirkete ihale yapıldığını ve fizibilite raporunun hazırlandığını dile getirdi. “Biz ne yaptık? Fizibilite raporu olmadan Aksa’ya %100 enerjimizi bağladık” ifadelerini kullandı. Bu bölgeye artık fosil yakıtlı santral yatırımı yapılmaması gerektiğini dile getiren Yarkıner, depolama yapılması gerektiğinin altını çizdi. Güneyde 165 megawatt enerjinin batarya depolaması için ihaleye çıkıldığını ifade eden Yarkıner, KIBTEK’in makinalarının ani yüklenmelerden dolayı telef olduğunu dillendirdi. 120 megawatta yakın atıl kapasite olduğunu söyleyen Yarkıner, hala fosil yakıtlı santral alımından ya da doğalgaza geçmekten bahsedildiğini söyleyerek isyan etti. “Kaynağından çözülmeyen sorunlar komplikasyonlar yaratarak devam eder” ifadelerine yer verdi.
EL-SEN Genel Başkanı Ahmet Tuğcu:
“AKSA’dan yeşil ve sarı duman çıkıyor, esas zehir odur”
Geçtiğimiz akşam gerçekleştirilen toplantıda Teknecik Elektrik Santrali hakkında konuşan EL-SEN Genel Başkanı Ahmet Tuğcu, “Biz, yaklaşık dokuz aydır Teknecik Elektrik Santrali’nde yapılmayanlarla ilgili Makine Mühendisleri Odası ile birlikte pek çok çalışma yaptık. Bugün burada kesilen elektriklerin sebebi kötü yönetimdir. Israrla üzerine basa basa vurguladığımız ve eylem yaptığımız… Peki, sonuç ne? İşte karanlık…” diyerek toplantı esnasında kesilen elektriğe göndermede bulundu.
Yaşanan çevre sorununun yalnızca bölgeyi değil tüm ülkeyi ilgilendirdiğini ifade eden Tuğcu, Kıbrıs adasındaki elektrik santrallerini gösteren bir fotoğraf çıkartarak izleyiciler ile paylaştı. Tuğcu, Teknecik, AKSA, ve Kıbrıs’ın güneyinde bulunan üç santralin yer aldığı resmi göstererek, resmin “Çevre kirliliğini gösteren uydu görüntüleri” olduğunu ifade etti. “İnsanlar İskele bölgesinde de zehirleniyor” şeklinde konuştu. EL-SEN olarak santrallerin bakımlarının gününde yapılması, doğru yakıtın gelmesi için mücadele ettiklerini ifade eden Tuğcu, ihale sürecinden sonra doğrudan alıma geçildiği zaman üçüncü gemiden kaçak bir şekilde bizzat kendisinin giderek yakıt numunesi aldığını ve analiz için EL-SEN olarak numuneyi Kıbrıs’ın güneyine gönderdiklerini dile getirdi. Tuğcu, “1500 Euro tahlil parası ödedik. Yakıtın normal olduğu ortaya çıktı. Peki, son yaşadıklarımızın sebebi nedir? 1.si kötü yakıttan şüphe ediyoruz. 2.si gününde alınmayan malzemelerden santrallerin şu anda çökmüş olması, 3.sü bakımlarını yapamadığımız için o kara dumanı görüyorsunuz. Az önce teknik olarak açıklandı sebepleri. Ama esas sorun kötü yönetimdir” şeklinde konuştu.
“Çok daha kötüsünü söyleyeceğim” diyen Tuğcu, “Bu bölgenin halkı olarak şunu bilin, EL-SEN olarak 9 aydır santralde bulunan 16 adet 1 tonluk, 4 adet de farklı ebatlarda Klor gazı var. Bu klor gazının bir tüpünden çıkan bir sızıntı, dün akşam araştırdım, ihale süreci bittiği halde sözleşme imzalandığı halde 40 gündür kötü yönetimin topu birbirine atması, kimin ne rant sağlayacağı hesabı tutmamasından dolayı Teknecik’te canlı bomba olarak durmaktadır. Peki sızıntı olursa ne olur? 10 km içerisinde nefes alan herkes ölecek. Bunu biz sekiz ay önce Başbakan’a yazdık. Bu Klor gazını yok etmelerini söyledik. 4 Temmuz’da ihale bitti, sözleşme imzalandı. Ama maalesef Başbakan ile Fikri Ataoğlu arasında gidip geliyor olay. Klor gazı eskiden kullanılan bir sistemdir. EL-SEN olarak klor gazının imhasını da araştırdık. Bu işi Türkiye’de iki üç firma yapabilir. İhaleyi kazanan firma uluslararası bir firma. Yapacakları işlem 15 günde bitecek. 40 gündür kötü yönetimin bir karar alıp 260 bin Euro’yu şirkete ödeyip, bu canlı bombayı yok etmelerini bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
“AKSA’da yeşil ve sarı duman çıkıyor. Esas zehir odur”
Kötü yönetiminin bu tabloya sessiz kaldığını ifade eden Tuğcu, insanların hayatlarını kaybettiğini ifade etti. Santrallerin bakımının zamanında yapılmamasının kara dumanın çıkmasına neden olduğunu dillendiren Tuğcu, “Bu kötü yönetim, Elektrik Kurumu’nun tüm ihalelerini Türkiye’ye peşkeş çekmiş durumda” ifadelerini kullandı. Yakıtın kirli olduğunu saklamak istediklerini dile getiren Tuğcu, “AKSA’dan yeşil ve sarı duman çıkıyor. Esas zehir odur” ifadelerine yer verdi.
Kıbrıs Türk Tabipler Birliği Genel Sekreteri Ceyhun Dalkan:
“Deniz sularımız gibi hava kirliliği raporlarımız da tertemiz”
“Halkın sağlık sorunları asli görevimizdir” diyen Kıbrıs Türk Tabipler Birliği Genel Sekreteri Ceyhun Dalkan, “Bu duman ne gibi sorunlar yaratır? Baştan ayağa her bir organda sorunlar yaratabilir. Kötü hava, hava kirliliği, felçlere, inmelere, kalp krizlerine, akciğer kanserine veya astım, koah gibi altta yatan bir durum varsa bu durumların kötüleşmesie, gebe kadınların erken doğurmasına, çocukların sakat doğmasına, pıhtılaşmaya neden olabilir. Dünya kadar elektrik parası verip zehirleniyoruz aslında” şeklinde konuştu.
“Deniz sularımız gibi hava kirliliği raporlarımız da tertemiz”
Dalkan, temiz havanın hakkımız olduğunun altını çizdi. AB’nin 2030-2050 hedeflerinde çevre dostu enerji olduğunu ifade eden Dalkan, halkın sağlığını korumak için yapılacak çalışmalarda aktif olarak yer almak istediklerini belirtti. Bu süreçte bazı görüşmeler yapıklarını kaydeden Dalkan, özellikle Çevre Dairesi’nden ülke genelindeki hava kirliliği raporlarını talep ettiklerini ifade etti. Raporların ellerine ulaştığını ifade eden Dalkan “Deniz sularımız gibi hava kirliliği raporlarımız da tertemiz” şeklinde konuştu. “Yıllık ortalamaların temiz olduğu yönünde komik bir sonuç gönderdiler” ifadelerini kullanan Dalkan, “Diğer kardeş örgütler ve derneklerle birlikte çalışarak bu durumun sağlık üzerine etkilerini daha net, istatistiki olarak ortaya çıkarmak niyetindeyiz” dedi.
Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Cemaliye Özverenler:
“Özür dileriz biz kötü yakıt kullandık denildi. Aslında kötü yakıt kullandık dediği ‘çok özür dileriz biz sizi zehirledik’ demektir”
Neler yapılabileceğine ilişkin konuşmak istediğini ifade eden Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Cemaliye Özverenler, “Çevre Mühendisleri Odası olarak neredeyse her yıl gerek katı atık, gerek su, gerek yakıt konusu olsun, aynı basın bildirilerini yayınlıyoruz. Ancak yetkililerimiz bizi dikkate almıyor ve sorularımıza yanıt vermiyorlar. Bize yanıt vermemelerinden dolayı bizler mühendis olarak herhangi bir hesaplama çalışması yapamıyoruz” şeklinde konuştu.
Özverenler, “Özür dileriz biz kötü yakıt kullandık denildi. Fakat aslında kötü yakıt kullandık dediği ‘çok özür dileriz biz sizi zehirledik’ demektir” ifadelerini kullandı. Özverenler, yapılması gerekenin sivil toplum örgütlerinin bir komisyon oluşturması ve yakıt numuneleri alınırken mühendislerin de oraya giderek tüm tankerlerden numune alındığına ve yetkili laboratuvarlara teslim edildiğine emin olması olduğunun altını çizdi. “Sonuçlar şeffaf bir şekilde açıklanmadığında, sadece dumana bakıp varsayımlarda bulunuyoruz” şeklinde konuştu. Yasa ve Tüzük çerçevesinde, Çevre Yasası’na bakıldığında, hava kirliliği ile ilgili çeşitli standartların olduğunun görüleceğini ifade etti.
Sadece Teknecik’in konuşulduğunun ancak AKSA’da da durumun farklı olmadığının altını çizen Özverenler, “Orada filtre takılmıştı ancak duyduğumuz o ki, filtre ne yazık ki işletilmemektedir. Çünkü filtrenin işletim maliyeti çok yüksektir” şeklinde konuştu. “Halk yine zehirlenmiş oluyor” ifadesini kullandı. Bu durumun çeşitli kronik hastalıklara sebebiyet verebileceğinin de altını çizdi. Çevre Mühendisleri Odası olarak gereken yardımı yapmaya hazır olduklarını ifade etti.