Polis Basın Bülteni'ne şu haber cümleleri ile yansıdı olay: “Polis Basın Subaylığı'nın yaptığı açıklamaya göre, 20 Temmuz caddesi üzerinde faaliyet gösteren bir eğlence yerinde bugün 18.20 sıralarında doğum günü partisi yapmak için toplandığı tespit edilen toplam 9 kişi ve iş yeri işletmecisi aleyhinde yasal işlem başlatıldı”
***
Doğum günü yapmak için toplanan 9 kişiyi basmış polis!
Tebrik etmemek elde mi polisimizi?
Vay hainler vay (!)
Doğum günü yapacaksınız ha!
Polisimiz izin verir mi hiç?!
Asla!
***
Coronavirüs bize kurallara uymak ya da uymamak arasındaki ince çizgide yürümeyi de öğretti hiç kuşkusuz…
Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim; biz kurallara uymak istemiyoruz, yok öyle bir kültürümüz!
Kuzeyde emniyet kemeri takmayan, Kermiya’da sırada beklerken kemer takan bir milletin evlatlarıyız biz.
Dedim ya; Coronavirüs bize kurallara uymak ya da uymamak arasındaki ince çizgide yürümeyi de öğretti.
Kendimizden de örnek vererek anlatayım biraz.
İğne çuvaldız durumu açalım vesselam.
Gazete olarak en yetkili makamlara toplu röportaja gidiyoruz örneğin…
Yemekli oluyor bazen bu röportajlar…
Veya ‘kahveli’ / sohbetli en azından…
Maske ile giriyoruz ilk anlarda toplantılara…
Peki sonra?
Maskeleri çıkarıyoruz!
‘En yetkili’ makam yapıyor zaten ilk ihlali…
Sonrası geliyor…
Röportaj bitiyor, fotoğraf çekmemiz gerekecek, hooop maskelerimizi takıyoruz…
Laf ola!
Yalancıktan!
***
9 kişi doğum günü yapmak için toplanmış!
Vay hainler vay (!)
Doğum günü yapacaksınız ha!
Sağ olsun sosyal medya her şeyi ap açık ortaya koyuyor…
Hafta sonu yakılan mangalların etrafında kaç kişiyiz?
Ya da devlet dairelerindeki kahve sohbetlerinde?
Özel sektörde çalışanlar?
9’dan fazlamız bir arada değil mi?
Dedim ya biz kurallara uymayı sevmiyoruz, istemiyoruz kural mural…
Şehirler arası yasak konduğu günlerde izin almak için torpiller patlatan ve aldığı izinle adeta gezen tipleri de çok iyi biliyorum…
Sosyal medyadan göstere göstere gezmelerde olduğunu ifşa edenleri…
Hiçbir şey olmamış gibi maskesiz dolananları.
Meyhanelerde toplanmaları…
Dağlardaki partileri…
Hepimizin de katıldığı eylemleri.
Evet evet, ben de dahil katıldığımız kimi eylemleri…
Virüsün en yaygın olduğu günlerde sırf gezme olsun diye markete gidenleri, market sırasında elinde alakasız / elzem olmayan bir ürünle mahcup mahcup bekleyenleri…
Kalabalık ailelerce yapılan orman / deniz kenarı yürüyüşlerine de biz değildik giden, başkalarıydı (!)
Ah bu 9 kişi, ah… Doğum günü ile bozdu bütün kurallar bütünümüzü.
Her şey yolunda gidiyordu da, birden bozuluverdi.
İstemiyoruz biz kurallara uymak filan.
Kurallar bize fazla geliyor…
Ve hepimiz 9 kişiydik aslında…
O ‘9 kişi’ arasında sen varsın, ben varım, biz varız…
Hepimiz varız…
Tutuklayın hepimizi!
Aşıda kritik sorular
Virüs nedeniyle güney ile kuzey arasındaki geçişler de ‘kısıtlı’…
Hatta kısıtlıdan da öte, çok ağır şartlara bağlı.
Bir nevi ‘geçmeyin’ deniyor Kıbrıslılara.
Kuzeye geçmeyin!
Güneye geçmeyin!
Eleştirmek için söylemiyorum, elbette virüs yaygınsa yavaşlayabilir geçişler…
Ancak eski normal olmasa bile ‘yeni normale’ doğru ilerlediğimiz bu dönemde geçişler elbette dikkate değer bir konu.
Avrupa Birliği bir ‘aşı pasaportu’ uygulaması üzerinde çalışıyor.
Henüz çalışma taslak aşamasında…
Avrupa Birliği onaylı aşı olan vatandaşlara AB içinde serbest dolaşım hakkı tanınmasının yolunu açacak, ‘aşı pasaportu’ taslağı var masada…
Resmileşmeyen çalışmaya göre, aşı pasaportunda yalnızca Avrupa Birliği’nden onaylı aşı olanlar bulunacak.
Avrupa’daki tıp çevrelerinde yer alan tartışmalara göre; şu anda Kıbrıs’ın kuzeyinde toplumun büyük bir bölümünün de aşılandığı Sinovac, AB’den onaylı olmadığı için aşı pasaportunun içerisinde yer almayacak!
Bu Kıbrıslı Türklerin güneye geçişini de etkileyecek!
Ve Kıbrıs Pasaportu ile dünyaya serbest dolaşımını…
Burada kritik bazı sorular beliriyor:
- Avrupa Birliği’nde söz konusu çalışmaya yönelik tartışmalar sürerken, Kıbrıs’ın kuzeyinde bu konuda hangi adımların atılacak?
- Cumhurbaşkanlığı bu konuda bir çalışma içerisinde mi?
- Avrupa Birliği yurttaşı Kıbrıslı Türklerin bu sorunu ile ilgili AB makamları ile temasa geçen oldu mu?
- Kıbrıslı Türklerin serbest dolaşımı için kuzeyde AB’den onaylı aşıların yaygınlaştırılması için bir girişim yapmak mı gerekecek? İlerleyen yıllarda bu sorun nasıl aşılacak?
- Cumhurbaşkanlığı kuzeye ait aşı verilerini Dünya Sağlık Örgütü’ne ulaştıracak mı?
- Kıbrıs’ın kuzeyinin sağlık güvenliği haritalarında ‘bilinmez bölge’ olması konusunda bir ileri çalışma var mı?
- Turizmin planlandığı bir dönemde ‘bilinmez bölge’ olmamız sorun teşkil etmeyecek mi?
- Durumun da seyahatlerin de normale döneceği dönem öncesinde Kıbrıs’ın kuzeyinin “tercih edilir ülke” konumuna gelmesi için çalışan / kafa patlatan birileri var mı?
Tüm bu sorular yanıt bekliyor…
Eğer Sinovac, AB’den onay almazsa büyük bir sorunla baş başa kalacağız ilerleyen dönemde…
Şimdiden üzerinde konuşmaya değer bir sorunla…
…adrese teslim mesajlar…
Faiz Sucuoğlu... Hükümete mensup 27 Milletvekilinin tek partide olmadığını, şu an “dörtlü bir koalisyonun” yaşandığını ifade ettiniz, bağımsızları da “partiden” saydınız, “27 tane Başbakan var” dediniz… Baskın kurultay gündeme gelmeyecek mi? Daha fazla ne kadar dayanacaksınız?
Kudret Özersay… UBP’ye yakın isimler bu hükümetin bittiğini, UBP-HP-DP Koalisyonu için bazı kulislerin döndüğünü söylüyorlar… Tek sıkıntıyı ise sizin Ankara’ya olan kırgınlığınız olarak gösteriyorlar… Ben inanmadım açıkçası… İnanmak istemedim.
Ali Pilli… Siz gittiniz, virüs paniği de bitti… Bir "oh" çekti hükümet ve ilgili çevreler… Acaba diyorum açıklamalarınızla siz de mi panik havasına katkı yapıyordunuz? Ara ara hükümete ve kendi partinize olan çıkışlarınız ise toplumda karşılık bulmuyor, fark ettiniz mi?
Mesut Genç… “Temaslı” olduğunuz gerekçesi ile bu haftaki ilk meclis toplantısına katılmadığınız söylendi. Gelmediniz, meclis açılamadı. Ertesi gün ‘temaslı’ oluşunuz ortadan kalktı mı ki; bu kez meclise geldiniz? Yoksa bu işin arkasında başka bir iş mi var? Gerçek nedir? ‘Atamalar’ iddiası doğru mu?
Ersan Saner… Erken seçimi “Ekim” diyerek hükümet protokolüne koydunuz, şimdi de “bakacağız-edeceğiz” moduna girdiniz… Ekim ise Ekim… Adı üstünde erken seçim bu… Ekim’de değilse daha erken olması gerekmez mi? Bakalım partilere nasıl bir öneri getireceksiniz.
Erhan Arıklı… “Ekonomiden sorumlu bakan” olarak TL’nin değer kaybını “Türkiye’ye yapılan operasyona” bağladınız. İyi de ekonomi sizden sorulduğuna göre yurttaşın alım gücünü artıracak karşı bir operasyon yapmanız gerekmez mi? Yoksa bunu sizden beklemek saflık mı?
Tufan Erhürman… Saner’in Özersay’ın sorularına sizin adınızı kullanarak kürsüde cevap vermesine bu kez dayanamadınız. Son toplantıda Saner’i uyarma ihtiyacı hissettiniz. Ersan Bey’in acemiliğine verin derim. Öğrenecek yavaş yavaş… Bakanlar Kurulu kararlarını hatasız açıklamaya başlarsak sizin soruna da sıra gelecek. Ya sabır (!)
Zeki Çeler… Asker izinlerini gündeme taşımanız hem askerlerden hem de asker ailelerinden tam not almanıza vesile oldu. İzinler başladı ancak GKK’dan bir garip açıklama geldi, kimse anlamadı. İzinler durdurulmamış, konu yanlış yerlere çekilmiş diye hem siz hem de basın suçlandı GKK tarafından… Bu ne iş?
Ünal Üstel… Kötü başladınız, kötü gitmezsiniz umarım… “Önümüzdeki hafta iyi miktarda aşı gelebilir” ne demektir? Bu nasıl bir açıklamadır? Türkiye yollarsa gelecek, bunu anladık da siz ne yapacaksınız? Örneğin AB üzerinden gelmesi beklenen aşılarla ilgili planınız nedir? Var mı?