Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis, Türkiye’nin “Nazi Almanyası’na benzediğini” ve “Osmanlı otokrasisi gibi davrandığını” iddia etti, kuzeydeki kutlamaları eleştirdi.
Anastasiadis 20 Temmuz kutlamalarına ilişkin, “Biz bugün acı çekiyoruz, bazıları da kışkırtıcı şekilde kutlama yapıyor ve bayram ediyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin, “15 Temmuz 1974’teki Cunta darbesini bahane ederek Kıbrıs Cumhuriyeti egemen devletine ait toprakların yüzde 37’sini işgal ettiğini ve bu işgaline hâlâ devam ettiğini” öne süren Anastasiadis, 165 binin üstünde Rum’un yerinden edildiğini, binlercesinin öldürüldüğünü ve 1500’den fazlasının da kaybolduğunu belirtti.
Fileleftheros gazetesinin haberine göre Anastasiadis, kendisi Brüksel’de olduğu için Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis tarafından okunan açıklamasında, 1974 Harekatı’nın yıldönümü nedeniyle değerlendirmelerde bulundu.
Anastasiadis, açıklamasında, Nazi Almanyası döneminde Avrupa ülkelerinin izlediği yatıştırma politikasının sonuçlarının ne olduğunu herkesin bildiğini belirterek, ancak Türkiye aleyhinde kararlı bir politika uygulanması halinde, Türkiye’nin “Osmanlı otokrasisi” gibi davranmasının önüne geçilebileceğini vurguladı.
Yatıştırma politikasının Türkiye karşısında işe yaramadığını ve istenen sonuçları vermediğini belirten Anastasiadis, bunun denendiğini ve başarısız olduğunu savundu.
Habere göre Anastasiadis, Türkiye’nin mantıklı, realist ve uluslararası hukukla bağdaşan tavır benimseyeceği yerde, “megalomanlığını, yasadışı eylemlerini, şantajcı yaklaşımını ve bölgenin lideri olduğuna dair sahte hislerini giderek daha fazla beslediğini” öne sürdü.
Anastasiadis, bu durumun önlenmesinin tek yolunun, uygun tedbirler vasıtasıyla Türkiye’ye net mesajlar verecek ve Türkiye’nin, “Osmanlı otokrasisinin rahat hareket edebildiği 18’inci yüzyıldaymış gibi devam edemeyeceği” anlayışını nüfuz edecek kararlı bir tutum benimsenmesi olduğunu kaydetti.
Habere göre Anastasiadis, Kıbrıs sorununa AB ilke ve değerleri ile BM Güvenlik Konseyi kararlarıyla tam uyum içerisindeki bir çözümü desteklemeye, arzulamaya ve talep etmeye devam edeceklerini ifade ederek, bu çözümün iki toplumlu ve iki kesimli, kalıcı ve işlevsel, halkı ve “bölünmüş vatanı” gerçek anlamda yeniden birleştirecek ve kabul edilemez olan mevcut durumdan kurtarıp gerçek bir doğal devlete dönüştürecek bir çözüm olması gerektiğini vurguladı.
Anastasiadis, bu modern devletin, her türlü çağdışı garantörlük sistemi, müdahale hakkı ve “işgal askerinden” uzakta; bağımsızlığı, egemenliği ve toprak bütünlüğünü garanti etmesi ve tüm yasal sakinlerinin insan haklarına saygı duyulacağı, hepsinin de ötesinde gerçek anlamda güvenliği, refahı, karşılıklı saygıyı ve barış içerisinde bir arada yaşamayı sağlayacak bir devlet olması gerektiğini belirtti.
Anastasiadis ayrıca, diyaloğun yeniden başlamasına hazır olduğunu yineledi.
“Biz acı çekiyoruz, bazıları kutluyor”
Anastasiadis açıklamasının devamında kuzeydeki kutlamalara değinerek, “Biz bugün acı çekiyoruz, bazıları da kışkırtıcı şekilde kutlama yapıyor ve bayram ediyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin, “15 Temmuz 1974’teki Cunta darbesini bahane ederek Kıbrıs Cumhuriyeti egemen devletine ait toprakların yüzde 37’sini işgal ettiğini ve bu işgaline hâlâ devam ettiğini” öne süren Anastasiadis, 165 binin üstünde Rum’un yerinden edildiğini, binlercesinin öldürüldüğünü ve 1500’den fazlasının da kaybolduğunu belirtti.
Anastasiadis, Türkiye’nin bu suçlarının uluslararası toplum tarafından devamlı kınanmasına ve BM ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına rağmen, son dönemde daha da “tehditkar ve tahrikkar hale geldiğini” ve bu durumun, bölgedeki istikrara ciddi hasarı olduğunu öne sürdü.
Habere göre Anastasiadis, “1974’teki Türk işgalinden 46 yıl sonra, Münhasır Ekonomik Bölge içerisinde yeniden, Kıbrıslı Türklerin çıkarlarının korunması bahanesiyle işgal yaşandığını” iddia etti.
Anastasiadis, açıklamasında Türk yetkililer ile Kıbrıs Türk toplumundaki bazı kişilerin Maraş’a dair “tehditlerine”, Ayasofya Müzesi’nin camiye dönüştürülmesine ve Yunanistan ile ilgili faaliyetlere de değindi.