Ilık bir sonbahar gecesiydi…
Havada buram buram ‘ada’ kokusu vardı.
Kulaklarda ‘buralı’ tınılar…
Yüreklerde hem keyif, hem hüzün…
Nostalji vardı, anılar vardı gözlerin önünden akıp giden…
Her bir mısraı bizi anlatan, melodiyle dans eden, tümü anlamlı sözler…
* * *
Sıla-4‘tü onlar…
Şimdi Sıla-2 kaldılar.
Önce Raif Denktaş, sonra Aydın Kalfaoğlu gitti.
‘Ölüm Allahın emri’ demişlerdi zaten de, ‘Ayrılık olmasa’ydı…
Oydu insana ağır gelen…
Ayrılığın türküsünü de söylemişlerdi yıllar önce, ‘Ganlı Dere’ninkini de…
* * *
‘Garanfil’ ve ‘darçın’ tadı vardı her şarkılarında…
Telveliydi ‘gave’ ama kahve bahaneydi zaten… Sevgiliye söylenecek sözün kafiyesiydi o sadece… ‘Aklından etmişti’ çünkü sevdiği onu…
‘Köprü’den geçmek kolaydı da, ‘ondan’ vazgeçmekti zor olan… Ne güzel doğuyordu ay ‘mavi mavi’… Rüyasında görmüştü ‘yar’ı böyle mavi bir gecede…
‘Vapor’ üç boruluydu ve ölüme yelken açan adalıları taşıyordu bu topraklardan uzaklara…
Halılar da döşense, güller de dökülse yoluna, gelmiyordu giden…
* * *
Ne güzel bir betimlemedir o, “‘Zeytinden aşı’ mısın sen?” diye…
Yoksa ‘Güzeller başı’ mı?
Leyla ile Mecnun’u, Kerem ile Aslı’yı okuduk edebiyatta hep ‘aşkından yandı’ diye…
Oysa Kıbrıs’a ait bu manideki aşk, daha büyük olmalı Mecnun’u kül eden sevdadan…
‘İlan akar’ken ‘gamışa’, bu yüzden ‘bir su’ istiyor ‘yanmış’a…
Ve yalvarıyor Tanrı’ya ‘sabırlık versin’ diye, ‘yarinden ayrılmışa’…
* * *
‘Ağaçlar kalem olsa’ydı eğer…
Ve bıraksalardı da ‘Cennetten bir parça’ kalabilseydi eğer bu ada…
‘İskele sahili’nden, ‘Leymosun içkisi’nden, ‘kızların sevgisi’nden söz edebilseydik doyasıya…
‘Bağlama’yı getirip, ‘Dolama’ oynasaydık ‘al’ olan, ‘bal’ olan Kıbrıs geliniyle…
Ve çıksak hep beraber ‘Beşparmak Dağı’na…
‘Adalılar’ gibi, ‘özgür’ce…
* * *
“Biz gidiyoruk” dedi konserin sonunda Sıla-4’ün geride kalan 2’si, Kıbrıs ağzıyla…
Üstüne basa basa…
Yoğun bir duyguyla…
47 yıldır dilden dile, kulaktan kulağa bitmeyen, gitmeyen melodiler de giderse eğer, neyimiz kalacak ki geriye?
Zaten gitti gideceği kadar bu toplumun her şeyi elinden…
Ne olur, gitmeyin bir yere!..
“Eller bana acımaz” nasılsa…
‘Son şarkı’yı değiştirin.
“Biz gitmiyoruk” deyin.