Ayşe GÜLER
KKTC Cumhurbaşkanlığı eski Basın ve İletişim Koordinatörü Ali Bizden, ‘güvenlik’ gerekçesi ile önceki gün Türkiye’ye alınmadı, 11 saat “Kabul Edilemez Yolcular Odası"nda kilit altında tutuldu.
Bizden, 8 Eylül 2020'de 'milli güvenliğe aykırı davranış' ithamı nedeniyle Türkiye’ye girişinin yasaklandığını, İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanı’ndaki pasaport kontrolü sırasında öğrendi.
Dün sabah 06.20’de ülkeye gönderileceğini açıklasa da Bizden’in de içinde bulunduğu uçak, 4.5 saat gecikmeyle, 11.00 sıralarında Ercan Havaalanı’na iniş yaptı.
Adaya gelişinin ardından YENİDÜZEN’e kısa bir açıklama yapan Bizden, “Başkalarının çok utanç duyacağı bir şeyi defa defa konuşmak istemediğini” belirtti.
Bizden’in yaşadıklarının ardından gözler, KKTC’deki yetkili makamlarına çevrildi.
Dışişleri Bakanlığı Ali Bizden'in Türkiye'ye girişine izin verilmemesi üzerine gerekli girişimlerin yapıldığını, istişarelerin devam ettiğini açıkladı.
Başbakanlık Danışmanı Durali Güçlüsoy ise Başbakan Ersan Saner’in konu hakkında dün itibariyle bilgisi olduğunu söyledi, YENİDÜZEN’e bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmadığına yönelik bilgi paylaştı.
Öte yandan KKTC İstanbul Başkonsolosluğu ise KKTC Ankara Büyükelçiliği ve Dışişleri Bakanlığı’nın konuyla ilgilendiğini belirtti.
‘Hukuki’ açıdan değerlendirmede bulunan Barolar Birliği Başkanı, Avukat Hasan Esendağlı, yaşananların Türkiye’deki hükümetin, Kıbrıs’ın kuzeyinde ‘muhalif’ veya kendi görüşlerine uygun olmayan politikalara karşı bakış açısını göstermesi açısından üzücü olduğunu belirtti.
Esendağlı, söz konusu durumun aynı zamanda Türkiye’deki hukukun üstünlüğü ve kişi hakları açısından da üzüntü verici olduğunu ifade etti.
Gün boyunca aradığımız Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a ise ulaşılamadı.
Dışişleri Bakanlığı:
"Bizden'in alınmamasıyla ilgili gerekli girişimler yapıldı, istişareler sürüyor"
Dışişleri Bakanlığı, Ali Bizden'in Türkiye'ye girişine izin verilmemesi üzerine gerekli girişimlerin yapıldığını, istişarelerin devam ettiğini açıkladı.
Dışişleri'nden yapılan açıklama şöyle: Cumhurbaşkanlığı Basın ve İletişim eski Koordinatörü Ali Bizden’in 6 Temmuz 2021 tarihinde İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanında Türkiye Cumhuriyeti’ne giriş yapmasına müsaade edilmemesinin öğrenilmesi üzerine, Bakanlığımız ile Ankara Büyükelçiliğimiz ve İstanbul Başkonsolosluğumuz Türkiye Cumhuriyeti ilgili makamları nezdinde gerekli girişimleri yapmıştır. Vatandaşımızın durumuna ilişkin Türkiye Cumhuriyeti ilgili makamları ile istişare devam etmektedir.
Tepki yağdı…
İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, 32 yıl önce Özker Özgür’ün TC pasaportunu iade etmesinin talep edilmesini örnek göstererek “Yazık. 32 yıl sonra tekrar o günlerin anlayışına dönmek çok acı” dedi.
CTP Genel Başkanı, Milletvekili Tufan Erhürman, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Başbakan Ersan Saner ve Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’na kamuoyunu aydınlatıp, tatmin edecek açıklama yapma çağrısında bulundu.
Öte yandan CTP Milletvekili Erkut Şahali ve CTP Milletvekili Doğuş Derya sosyal medya hesapları üzerinden Cumhurbaşkanlığı eski Basın ve İletişim Koordinatörü Ali Bizden’in Türkiye’ye girişinin engellenmesini eleştirdi.
Yaşananlara bir tepki de CTP Milletvekili Asım Akansoy’dan geldi. Akansoy, “Bizden'i Türkiye'ye almayan zihniyet, Alaattin Çakıcı'yı KKTC'ye gönderiyor. Hükümet ve Cumhurbaşkanlığından ise ses çıkmıyor” ifadelerini kulandı.
Eski Dışişleri Bakanları’ndan HP Milletvekili Kudret Özersay, Dışişleri Bakanlığı’nın TC yetkilileriyle temasa geçmesi gerektiğini belirtti.
Bu gibi durumların iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni güvensizlikleri tetikleyebileceğini savunan Özersay, Kıbrıslı Türklerin bu uygulamalar yerine güven verecek şeffaf ilişkilere ihtiyacı olduğunu anlattı.
TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit, 4. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın iletişim sorumlusu olarak görev yapan Ali Bizden’in Türkiye’ye alınmamasını, ‘müdahale, baskı, tehdit ve anti-demokratik uygulamaların sürdüğünün en son kanıtı’ olarak nitelendirdi.
“Karaktere suikast teğet geçti. Sıradaki?”
‘8 Eylül 2020'de verilen talimatla 'milli güvenliğe aykırı davranış' ithamı ile Tükiye'ye 5 yıl boyunca giriş yasaklı olduğunu İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanı pasaport kontrol noktasında öğrendiğini belirten Bizden, "Kabul Edilemez Yolcular Odası"nda kilit altında tutulduğunu, kimlik kartına, telefonuna ve sırt çantasına el konduğunu açıkladı.
“Karaktere suikast teğet geçti. Sıradaki?” diyen Bizden’in paylaşımı şöyle:
“8 Eylül 2020'de verilen talimatla 'milli güvenliğe aykırı davranış' ithamı ile Türkiye'ye 5 yıl boyunca giriş yasaklı olduğumu 6 Temmuz 2021 gecesi İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanı pasaport kontrol noktasında öğrendim. Yaklaşık 11 saat boyunca "Kabul Edilemez Yolcular Odası"nda kilit altında tutuldum, kimlik kartıma, telefonuma ve sırt çantama el kondu.
Sebep? 4.5 yıl boyunca Kıbrıs Türk Halkı'nın %65 destekle seçtiği Cumhurbaşkanımız Mustafa Akıncı'nın iletişim danışmanı olarak, KKTC Cumhurbaşkanlığı'nda sözleşmeli kamu personeli statüsünde görev yaptım. Yetmiş! Eşitlik, özgürlük ve güvenlik her toplumun, her halkın, her milletin varoluşsal en doğal hakkıdır ha? Bu düşünceye sahip olmanın ve bu düşünceye sahip olanlara yakın bile olmanın cezasıyla bedeli olacağını açıkça söylemişlerdi; vadesi gelen kim varsa tahsilata devam ediyorlar mahir bir intizamla maşallah şıkır şıkır...
100 yaşına 2 kala Türkiye Cumhuriyeti Devletinin milli güvenlik tehdit algısının düştüğü bu acınası seviye ve Atatürk Türkiye'sinin sürüklendiği hâl için çok üzgünüm. Ancak bir yere kadar...
"Milli güvenlik tehdidi" olduğum iddiasıyla Türkiye'ye girişim engellenerek Kıbrıs'a gönderildiğim uçağın tekerleği bu sabah 9 sıralarında Türkiye topraklarıyla teması kesti.
İnsanın, şuursuz şaklabanlara çakma taç takılan, yarım yamalak da olsa şimdilik gidebilecek hala bir memleketi olması güzel.
Değinmeden geçmemem gereken küçük son bir nokta var: Rezaleti aklamak maksadıyla günah keçisi yaratmak için "eyi gelsin gendine, kim bilir bu işin arkasında ne var da bilmeyik, vatan haini, Türkiye düşmanı, Rumcu, algı operasyonu, beşinci kol, iç mihraklar, bize de hep yapılıyor böyle şeyler, ilk değil ya, abartmayın" gibi ahmakça şeyleri konuşması görev gereği lüzum edecek olan tüm Kıbrıslı Türkleri vallahi peşinen affediyorum. Çünkü onların günahlarını, kainat yaratıldığı günden bugüne gelip geçen tarihin tüm keçileri güç birliği yapıp ittifak kursa taşıyamaz; bir de ben yük yüklemek istemem ne bu dünyada ne ahirette kendilerine.
Arayan soran tüm dostlara kıymetli alakaları için samimiyetle müteşekkirim.
Türkiye'nin düşürüldüğü bu utanç verici duruma ilişkin dediğim ve diyeceğim sadece ve sadece bunlardır. Başkalarının utancı üzerine vaziyeti izah mecburiyeti fazlası konuşmak bana zul gelir. Karaktere suikast teğet geçti. Sıradaki?”
G82 KODU NEDİR?
Ali Bizden’in Türkiye’ye girişine izin verilmemesine gerekçe olarak ‘G82’ kodu gerekçe olarak gösterildi.
‘G82’ kodu, “milli güvenlik aleyhine faaliyetler” olarak nitelendiriliyor ve bu kapsama alınan kişiler sınır dışı ediliyor.
Farklı harfler, farklı kategorilerden kişileri temsil ediyor.
“A” kodu mahkeme kararlarını, “Ç” kodu geçici olarak ülkeye giriş yasaklarını, “G” ve “O” kodu ülkeye giriş yasaklarını belirtirken, “N” kodu ise (çalışma koşullu) izne dayalı girişle ilgili.
İLGİLİ KESİMLER NE DEDİ?
Başbakanlık Danışmanı Durali Güçlüsoy:
“Başbakan konuyu yeni öğrendi, herhangi bir değerlendirme yapılmadı”
Başbakanlık Danışmanı Durali Güçlüsoy, Başbakan Ersan Saner’in konu hakkında dün itibariyle bilgisi olduğunu söyledi, bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmadığını dile getirdi.
YENİDÜZEN’e detay vermeden, kısa bir değerlendirme yapan Güçlüsoy, Konuya yönelik Türkiye ile temasa geçilip, geçilmediğini bilmediğini de aktardı.
KKTC İstanbul Başkonsolosluğu:
“Konuyla Ankara Büyükelçiliği ilgileniyor”
KKTC Cumhurbaşkanlığı eski Basın ve İletişim Koordinatörü Ali Bizden’in “güvenlik gerekçesi” ile Türkiye’ye alınmamasıyla ilgili KKTC İstanbul Başkonsolosluğu YENİDÜZEN’e açıklama yaptı, KKTC Ankara Büyükelçiliği ve Dışişleri Bakanlığı’nın konuyla ilgilendiğini belirtti.
Konsolosluk tarafından Bizden’in uçağında bir gecikme yaşandığı bilgisi de sabah saatlerinde paylaşılmıştı.
HUKUKİ AÇIDAN NASIL YORUMLANMALI?
Barolar Birliği Başkanı, Avukat Hasan Esendağlı:
“Türkiye’deki hukukun üstünlüğü ve kişi hakları açısından
üzüntü verici”
Barolar Birliği Başkanı, Avukat Hasan Esendağlı, yaşananların Türkiye’deki hükümetin, Kıbrıs’ın kuzeyinde ‘muhalif’ veya kendi görüşlerine uygun olmayan politikalara karşı bakış açısını göstermesi açısından üzücü olduğunu belirtti.
Esendağlı, söz konusu durumun aynı zamanda Türkiye’deki hukukun üstünlüğü ve kişi hakları açısından da üzüntü verici olduğunu belirtti.
Her devletin tehlikeli gördüğü insanları ülkeye almama tasarrufu olabileceğine de değinen Esendağlı, “Ama burada KKTC vatandaşı, politik muhalif olarak değerlendirilerek, ülkeye girişinin verilmemesi üzücü ve düşündürücü” dedi.
Dördüncü Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı:
“Yüz kızartıcı”
Dördüncü Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, görev süresi boyunca basın sorumlusu olan Ali Bizden’in hakkında hiçbir yargı kararı ve suç yokken maruz kaldığı muamelenin yüz kızartıcı olduğunu söyledi, yaşananları kınadı.
Akıncı, “Antidemokratik zorba yöntemi şiddetle kınıyor, tüm toplum kesimlerimizi ve örgütlerimizi bu çirkinliğe karşı sesini yükseltmeye davet ediyorum” çağrısı yaptı.
Sosyal medya hesabından açıklama yapan Akıncı’nın paylaşımı şöyle:
KKTC Cumhurbaşkanlığında görev sürem boyunca basın sorumlusu olarak sorumluluk üstlenen sayın Ali Bizden’in Sabiha Gökçen Havaalanında Türkiye’ye girişine engel konarak telefonuna ve parasına el konulduğunu ve sabah saatlerinde geri gönderileceğini yapmış olduğu paylaşımdan öğrenmiş bulunuyorum. Hakkında hiçbir yargı kararı ve aslında ortada bir suç yokken, bu değerli arkadaşımızın maruz kaldığı muamele yüz kızartıcıdır. Tek suçu benim yakın bir çalışma arkadaşım olmaktan ibaret olan Ali Bizden’e uygulanan bu antidemokratik zorba yöntemi şiddetle kınıyor, tüm toplum kesimlerimizi ve örgütlerimizi bu çirkinliğe karşı sesini yükseltmeye davet ediyorum.
İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat:
“32 yıl sonra tekrar o günlerin anlayışına dönmek çok acı”
İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Cumhurbaşkanlığı eski Basın ve İletişim Koordinatörü Ali Bizden’e Türkiye’ye girme yasağı getirilmesini eleştirdi.
Talat 32 yıl önce Özker Özgür’ün TC pasaportunu iade etmesinin talep edilmesini de örnek göstererek “Yazık. 32 yıl sonra tekrar o günlerin anlayışına dönmek çok acı” dedi.
İşte Talat’ın paylaşımı:
32 yıl önce Özker Özgür’ün TC pasaportunu iade etmesini istemiş ve almıştı. Bunca yıl sonra ise KKTC Cumhurbaşkanlığı eski Basın ve İletişim Koordinatörü Ali Bizden’e Türkiye’ye girme yasağı getirilmiş. Yazık. 32 yıl sonra tekrar o günlerin anlayışına dönmek çok acı.
CTP Genel Başkanı, Milletvekili Tufan Erhürman:
Türkiye ile temasa geçip, konu aydınlatılmalı
CTP Genel Başkanı, Milletvekili Tufan Erhürman, Ali Bizden’in Türkiye’ye alınmamasının ardından KKTC’deki yetkili makamların halen açıklama yapmamasını eleştirdi, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Başbakan Ersan Saner ve Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’na kamuoyunu aydınlatıp, tatmin edecek açıklama yapma çağrısında bulundu.
Erhürman, demokrasi ve düşünce özgürlüğünün Kıbrıs Türk halkı açısından vazgeçilmez temel ilkeler olduğunu vurgulayarak, Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında ve sonrasında yaşananların bu ilkeler doğrultusunda değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
KKTC ve Türkiye arasındaki ilişkilerde yeni gerginlik noktalarının ortaya çıkmasının hiç kimsenin arzu etmemesi gereken bir durum olduğuna değinen Erhürman, sosyal medya hesabından şu açıklama yaptı: Dördüncü Cumhurbaşkanı Sn. Akıncı’nın basın sorumlusu olarak görev yapan Sn. Ali Bizden’in Türkiye Cumhuriyeti’ne girişinin soyut “güvenlik” gerekçesi ile engellenmesi ve Sn. Tatar’ın, Sn. Saner’in ve Sn. Ertuğruloğlu’nun şu ana kadar konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapmamış olmaları kabul edilebilir değildir.
Eğer şu ana kadar hala yapmamışlarsa, KKTC yetkili makamlarının Türkiye Cumhuriyeti yetkili makamlarıyla derhal temasa geçmesi ve kamuoyunun konuyla ilgili olarak aydınlatılması kaçınılmaz bir gerekliliktir.
Demokrasi ve düşünce özgürlüğü Kıbrıs Türk halkı açısından vazgeçilmez temel ilkelerdir. Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında ve sonrasında yaşananlar bu ilkeler doğrultusunda değerlendirilmeli ve gerek tek tek Kıbrıslı Türklerin, gerekse KKTC’nin Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkilerinin bu ilkeler doğrultusunda şekillenmesi için KKTC makamları azami dikkat ve özenin gösterilmesi konusunda istişarelerini gerçekleştirmelidir.
Kıbrıs Türk halkının ve KKTC’nin Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkilerinde yeni gerginlik noktalarının ortaya çıkması hiç kimsenin arzu etmemesi gereken bir durumdur. Sn. Tatar’ın, Sn. Saner’in ve Sn. Ertuğruloğlu’nun bu gerekliliği hassasiyetle akılda tutarak, kamuoyunu tatmin edecek bir açıklamayı yapma borcu vardır.
“Yargısız infazdan, gıyabi hükümden geçen yol, demokrasiye, kardeşliğe ve hoşgörüye çıkmaz!”
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Erkut Şahali ve CTP Milletvekili Doğuş Derya sosyal medya hesapları üzerinden Cumhurbaşkanlığı eski Basın ve İletişim Koordinatörü Ali Bizden’in Türkiye’ye girişinin engellenmesini eleştirdi.
Şahali, “Bugün Bizden’e yarın hepimize!” ifadelerini kullanarak, “Yargısız infazdan, gıyabi hükümden geçen yol, demokrasiye, kardeşliğe ve hoşgörüye çıkmaz! Reddediyorum, susmuyorum!” dedi.
CTP Milletvekili Doğuş Derya ise konuyla ilgili olarak yaptığı sosyal medya paylaşımında “Tören paşası gibi Türkiye'yi dolaşarak ucuz propaganda işleri ile iştigal eden Ersin bey, KKTC vatandaşlarının düşünceleri dolayısı ile AKP-MHP ittifakı tarafından "milli güvenlik sorunu" olarak fişlenmesi hakkında ne düşünüyor?” diye sordu. Derya devamla şunları kaydetti: Kabinesine atayacağı bakanı belirlemek için bile Fuat Oktay beyin gelmesini bekleyen Ersan bey, anayasal bir hak olan fikir ve vicdan hürriyetinin gasp edilmesi ile ilgili ne düşünüyor? Bulundukları mevkilerdeki meşruiyetleri bir yana, bu ülkeyi yöneten kişiler olarak KKTC
vatandaşlarının üzerinde tehdit ve korku ile baskı kurmaya çalışan AKP-MHP ittifakının yaptıklarına dair bir şey diyecekler mi kendileri?
Akansoy: “Bizden'i Türkiye'ye almayan zihniyet, Alaattin Çakıcı'yı KKTC'ye gönderiyor”
Hükümet ve Cumhurbaşkanlığından ise ses çıkmıyor.” Kaynak: Akansoy: “Bizden'i Türkiye'ye almayan zihniyet, Alaattin Çakıcı'yı KKTC'ye gönderiyor. Hükümet ve Cumhurbaşkanlığından ise ses çıkmıyor.”
Ali Bizden’in Türkiye’ye alınmamasına ilişkin değerlendirmede bulunan CTP Milletvekili Asım Akansoy, ‘esas sorumlunun’ Cumhurbaşkanı Tatar ile Başbakan Saner olduğunu ifade etti, “TC'ye giriş yasağı konan kişilerin listesi olduğundan bahsediliyor. Bu liste 'gerekçeleri' ile açıklanmalıdır” dedi.
Bizden’in sonuna kadar yanında olduğunu da belirten Akansoy, Ankara hükümetinin düşüncelerinden dolayı ülkeye giriş yasağı koymasının yeni bir uygulama olmadığını hatırlattı, “Bizden'i Türkiye'ye almayan zihniyet, Alaattin Çakıcı'yı KKTC'ye gönderiyor. Hükümet ve Cumhurbaşkanlığından ise ses çıkmıyor” ifadelerini kulandı.
Akansoy’un paylaşımı şöyle:
“Sevgili Ali Bizden'e yapılanı kabul etmek mümkün değildir. Ali Bizden'in sonuna kadar yanındayım.
Katılsak da katılmasak da dostlarımızın ya da kişilerin görüşlerini her platformda özgürce ifade etmesi için yanında olacağız. Bu en basit düşünce özgürlüğü ve demokrasi gereğidir.
Ali Bizden'in, hangi gerekçe ile potansiyel tehdit, tehlike olarak görüldüğü açıklanmalıdır.
Ankara hükümetinin düşüncelerinden dolayı arkadaşlarımıza ülkeye giriş yasağı koymuş olması, yeni bir uygulama değil. Faşist 12 Eylül rejimi döneminde de pek çok Kıbrıslı Türk ya sınır dışı edilmiş veya Türkiye'ye giriş yasağı ile uzaklaştırılmıştı.
Ali Bizden'i Türkiye'ye almayan zihniyet, Alaattin Çakıcı'yı KKTC'ye gönderiyor. Hükümet ve Cumhurbaşkanlığından ise ses çıkmıyor. Durum bu, zihniyet bu..
TC'ye giriş yasağı konan kişilerin listesi olduğundan bahsediliyor. Bu liste 'gerekçeleri' ile açıklanmalıdır.
Bu konuda esas sorumlu Sayın Tatar ve Sayın Saner'dir”.
HP Genel Başkanı, Milletvekili Kudret Özersay:
“Yeni güvensizlikler tetikleyebilir”
Mustafa Akıncı’nın Cumhurbaşkanlığı döneminde iletişim sorumlusu olarak görev yapan Ali
Bizden’in Türkiye’ye alınmamasıyla ilgili olarak açıklama yapan eski Dışişleri Bakanları’ndan
HP Milletvekili Kudret Özersay, Dışişleri Bakanlığı’nın TC yetkilileriyle temasa geçmesi gerektiğini belirtti.
Bu gibi durumların iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni güvensizlikleri tetikleyebileceğini savunan Özersay, Kıbrıslı Türklerin bu uygulamalar yerine güven verecek şeffaf ilişkilere ihtiyacı olduğunu anlattı.
Geçmiş yıllarda bazı siyasi ve bürokratların Türkiye’ye alınamaması veya pasaportlarının iptal edilmesi gibi olayların yaşandığını örnekleriyle anımsatan Özersay, “Eğer buna Türkiye’deki siyasi iktidarları eleştiriyor diye Türkiye’ye girişlerini yasaklama uygulaması ekleniyorsa gidişat demokrasiyi ve Türkiye ile olan ilişkileri önemseyen herkesi rahatsız eder, etmelidir.” dedi.
Özersay, “Umarım hükümet ve Cumhurbaşkanı bu konunun aydınlığa kavuşması için tez zamanda adım atar ve umarım kimse bu yaşananları siyasi olarak istismar etmeye, bunun üzerinden yeni gerginlikler yaratmaya kalkışmaz.” şeklinde konuştu.
Özersay’ın açıklamasının tam metni şöyle:
“Her devlet kendi ulusal güvenlik tanımı, algısı çerçevesinde bazı yabancıların ülkesine girişine izin vermeyebilir, bu isimleri stop-list’e dahil edip ülkeye girişini engelleyebilir. Geçmişte görevde olduğumuz dönemde yurt dışından dönüşlerinde Türkiye üzerinden transit geçiş yapacak olan ya da Türkiye’ye giriş yapan bazı akademisyenlerin Türkiye’de sorgulanmak üzere gözaltına alındıkları, haklarında soruşturma başlatıldığı örnekler yaşadık. O dönemde Bakanlık olarak Türkiye’nin ilgili şehrinde konsolos olan arkadaşlarımızla temasa geçerek vatandaşlarımıza yardımcı olmaya, durumu öğrenmeye ve vatandaşlarımızı da bilgilendirmeye çalıştık.
Dün (önceki) akşam geçmişte Cumhurbaşkanlığında iletişim sorumlusu olarak görevli olan Ali Bizden’in Türkiye’ye alınmamasıyla ilgili olarak yaşananlar ertesinde KKTC Dışişleri Bakanlığı Türkiye Cumhuriyeti yetkilileriyle temasa geçip bunun sebebini öğrenmeye ve vatandaşımıza yardımcı olmaya çalıştı mı bilmiyorum ama bunun yapılması gerekirdi.
Türkiye’ye giriş izni verilmeme nedeni nedir henüz bilmiyoruz ancak iddia edildiği gibi önceki görevi ya da siyasi görüşü nedeniyle bu muamele ile karşı karşıya kalmışsa bu uygulama demokrasi açısından doğru değildir. Geçmiş yıllarda KKTC’den siyasilerin Türkiye’deki siyasi iktidarı ya da Türkiye’nin politikalarını eleştirmeleri nedeniyle Türk pasaportlarının iptal edildiği kötü ve kırıcı örnekler yaşadık. Özker Hoca böyle bir muameleye maruz kalmıştı. Eğer buna Türkiye’deki siyasi iktidarları eleştiriyor diye Türkiye’ye girişlerini yasaklama uygulaması ekleniyorsa gidişat demokrasiyi ve Türkiye ile olan ilişkileri önemseyen herkesi rahatsız eder, etmelidir.
Türkiye’nin pek çok KKTC vatandaşı açısından ulaşımda dünyaya açılan pencere olduğu, bize uygulanan seyahat kısıtlamalarını aşmamıza yardımcı olduğu dikkate alındığında günün birinde bir başka vatandaşımızın da başına bu ve buna benzer şeylerin gelmeyeceği ne malum? O halde hükümet edenler ve Cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhuriyeti yetkilileriyle sadece bu olay özelinde değil genel anlamda bu konularla ilgili oturup konuşmalı KKTC vatandaşlarının hangi sebeple Türkiye’ye girişinin engellendiği ya da kimlerin girişinin engellendiği noktasını açıklığa kavuşturmalıdır. Aksi halde şeffaf olmayan bu ve benzeri süreçler iddialarla yoğrulmuş bulanık sulara dönüşür ve iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni GÜVENSİZLİKLERİ tetikler.
Kıbrıs Türkünü endişelendirecek, kaygılandıracak bu uygulamalar yerine güven verecek şeffaf ilişkilere ihtiyacımız var. Umarım hükümet ve Cumhurbaşkanı bu konunun aydınlığa kavuşması için tez zamanda adım atar ve umarım kimse bu yaşananları siyasi olarak istismar etmeye, bunun üzerinden yeni gerginlikler yaratmaya kalkışmaz.”
TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit:
“Müdahale, baskı, tehdit ve anti-demokratik uygulamaların sürdüğünün en son kanıtı”
TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit, 4. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın iletişim sorumlusu olarak görev yapan Ali Bizden’in Türkiye’ye alınmamasını, ‘müdahale, baskı, tehdit ve anti-demokratik uygulamaların sürdüğünün en son kanıtı’ olarak nitelendirdi.
Bu tür uygulamaların iki ülke arasındaki ilişkileri germekten başka bir işe yaramadığını da vurgulayan Özyiğit, Hükümet’in konuyla ilgili gerekli girişimleri yaparak vatandaşlarını bu tür uygulamalara maruz kalmaktan kurtarması gerektiğinin altını çizdi.
Özyiğit’in açıklaması şöyle:
“4. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın basın sorumlusu olarak görev yapan Ali Bizden ‘in dün gece Sabiha Gökçen Havaalanı’nda Türkiye’ye girişi engellenerek, telefonuna ve parasına el konuldu. Hakkında hiçbir yargı kararı bulunmayan birisine yapılan bu uygulama müdahale, baskı, tehdit ve anti-demokratik uygulamaların sürdüğünün en son kanıtıdır.
Bu yapılanlar sadece Sn. Akıncı’nın yakın çalışma arkadaşlarına yönelik değil, bilinsin ki tüm Kıbrıs Türk halkına yöneliktir. Bu tür uygulamaların iki ülke arasındaki ilişkileri germekten başka bir işe yaramadığı da tecrübeyle sabittir.
Şu çok iyi bilinsin ki, insan haklarına, ifade özgürlüğüne ve en önemlisi kendi irademize sahip çıkma, kendi kendimizi yönetme mücadelemiz, bu tür uygulamalarla sindirilemeyecek kadar güçlüdür ve her şeye rağmen kararlılıkla sürecektir.
Hükümet (eğer varsa) konuyla ilgili gerekli girişimleri yaparak vatandaşlarını bu tür uygulamalara maruz kalmaktan kurtarmalıdır.
Ve Sn. Tatar kendi insanınıza yönelik bu uygulamalara daha ne kadar sessiz kalacaksınız. Sizin tuttuğunuz yol bu olabilir ama biliniz ki bu yol Kıbrıs Türk halkının yolu değildir. Müdahaleyle, tehditle, baskıyla ve anti-demokratik uygulamalarla dolu bu yol yürünecek değil, utanılacak bir yoldur”.