Anne Alev Rüstemoğlu: “‘Artık gidebilirsiniz, tuvalete çıkacak ve rahatlayacak, eğer geçmezse ve devam eder sabah çocuk polikliniğine gidin’ deyip bizi 3 gibi eve gönderdiler. Atlas bütün gece hiç uyumadı, sabaha kadar banyoya girip çıktı. ‘Sabah kalk hastaneye gidelim’ dedim, ‘tamam anne’ dedi, arabaya binmek için evden çıktık, yere yığıldı.”
Baba Hasan Rüstemoğlu: “Yaşananların ardından bize hiçbir açıklama yapılmadı. Hatta gece yatış kaydını bile polis bulamıyordu. Sanki de saklamaya çalıştılar. Gece neler yapıldı, çocuğun kaydı ortada yoktu. Polis bu bilgilere ulaştığında da polisin elinden almak istediler. Hastane adeta bilgileri saklamaya çalıştı.”
Aile yakınları: “Devlet hastanesinde, şikâyeti tamamen bitmeyen, ağrıları olan bir çocuğu neden aceleyle sabaha karşı çıkardılar ki? Neden bu çocuğu gece çocuk doktoru görmedi de sadece oradaki asistan doktor ilgilendi? “Neden eve gelen ambulansta 1 tane hemşire vardı? Neden hastanede dosyası polise verilmek istenmedi?”
Fehime ALASYA
Hastaneden taburcu olduktan sonra önceki gün evde yaşamını yitiren 10 yaşındaki Atlas Rüstemoğlu’nun aclı ailesi YENİDÜZEN’e konuştu, ihmal iddiasına bulundu.
Acılı anne Alev Rüstemoğlu, “‘Artık gidebilirsiniz, tuvalete çıkacak ve rahatlayacak, eğer geçmezse ve devam eder sabah çocuk polikliniğine gidin’ deyip bizi 3 gibi eve gönderdiler. Atlas bütün gece hiç uyumadı, sabaha kadar banyoya girip çıktı. ‘Sabah kalk hastaneye gidelim’ dedim, ‘tamam anne’ dedi, arabaya binmek için evden çıktık, yere yığıldı.” derken, gözyaşları hiç dinmeyen baba ise hastanenin yaşananlara ilişkin bir şeyler gizlemeye çalıştığını işaret etti.
Acılı baba Hasan Rüstemoğlu: “Gece neler yapıldı, çocuğun kaydı ortada yoktu. Polis bu bilgilere ulaştığında da polisin elinden almak istediler. Hastane adeta bilgileri saklamaya çalıştı.”
Geçtiğimiz akşam ‘karın ağrısı’ şikâyeti ile önce Güzelyurt Cengiz Topel, oradan da ambulansla Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’ne sevk edilen küçük Atlas, gece yarısı ‘taburcu’ edildikten sonra, önceki sabah evinde yaşamını yitirmişti.
YENİDÜZEN’e konuşan acılı anne ve baba, hala olayın şokunu üzerinden atlatamazken, yaşananları anlattı, aile yakınları ise ‘ihmal’ olduğu iddiası üzerinde durdu…
Baba Hasan Rüstemoğlu: “Hastane adeta bilgileri saklamaya çalıştı”
“Daha henüz hiçbir şey belli değil ama ihmal olduğunu düşünüyoruz.
Çocuğun Pazar günü hiçbir şeyi yoktu. Kolej deneme sınavına girdi. Ertesi gün sabah sıcaklığı vardı, okula göndermedik. Pazartesi de öğlen Sağlık merkezine götürdüm, serum takmak istediler, kendi kabul etmedi. Mide bulantısı için iğne yaptılar ki ilacını içebilsin. Çünkü ilaç içerkenden hemen kusardı, ilaç içemezdi. İğne yaptılar. Akşama kadar evdeydik, akşam yemek yedik, yediği yemeği de kustu. Güzelyurt’tan ayrıldığımızda sadece mide bulantısı falan vardı, fazla ağrısı yoktu, o yüzden eve gönderildik.
Gece yemeğini yiyip kustuktan birkaç saat sonra Cengiz Topel Hastanesi’ne gittik. Orada muayene edildi, bize hemen Lefkoşa Hastanesi’ne götürün, ben burada bir şey yapamam laboratuvarım çalışmaz, hem karnında hassasiyet gördüm, sağ alt tarafında hassasiyet fark ettim dedi. Hemen sevkimizi yazdı ve beni uyardı, hiç beklemeden hemen git, 10 dakika bile bekleme dedi. Oradan çıktım Alev’i aradım, hemen gittik. Orada idrar tahlili yaptılar, serum taktılar, ağrı kesici falan yaptılar. Sonra film çektiler, gaz çıkmış dediler. Atlas’a ısrarla ‘ishal olduğuna emin misin?’ diye sordular, oda ‘eminim tabi, bugün 3,4 kez tuvalete çıktım’ dedi.
Annesine Atlas’a yapması için hokna verdiler. Tuvalete çıksın rahatlayacak dediler. Ardından da serumu bitti diye bizi taburcu ettiler.
Yaşananların ardından bize hiçbir açıklama yapılmadı. Hatta gece yatış kaydını bile polis bulamıyordu. Saklamaya çalıştılar. Gece neler yapıldı, çocuğun kaydı ortada yoktu. Polis bu bilgilere ulaştığında da polisin elinden almak istediler. Hastane adeta bu bilgileri saklamaya çalıştı.
Bir ihmal varsa oradaki doktorların doktorluktan men edilmesi gerek. Herkesin çocuğuna da bizim çocuğumuza da yazık. Evlat acısı tarif edilemez bir acı, bunu insanlara yaşatmasınlar.”
Anne Alev Rüstemoğlu: “Bütün gece hiç uyumadı, sabaha kadar banyoya girip çıktı”
“Hiçbir şey biliyorum, bilemiyorum… Birçok şey yaptılar. Bana hokna yap dediler, ben hokna yapmayı ne bilirim, o hemşirenin bildiği iş, benim bildiğim bu işlemi hemşire yapar. Hemşirelere gittim tarif etsinler, ettiler; ‘onu böyle yapacaksın, şunu şöyle yapacaksın’ dediler yaptık. Birkaç kez tuvalete çıktı ama çocuk zaten ishaldi… O saatlerde serumu da bitmişti. ‘Artık gidebilirsiniz, tuvalete çıkacak ve rahatlayacak’ deyip bizi gönderdiler. ‘Eğer geçmezse ve devam eder sabah çocuk polikliniğine gidin’ dediler. Saat 3’ü 10 geçiyordu.
Bütün gece hiç uyumadı, sabaha kadar banyoya girip çıktı. ‘Sabah kalk hastaneye gidelim’ dedim, ‘tamam anne’ dedi, arabaya binmek için evden çıktık, yere yığıldı.
Hemen ambulansı aradık, geldiler ama…
Güzelyurt’ta körbarsaktan şüphe ettiler, o yüzden alel acele Lefkoşa’ya gittik. Lefkoşa’da birçok tahlil yaptılar ama hiçbirinin ne olduğunu bilmiyoruz. Detaylı tahlil yapılmadıysa kör barsağı da görmezlermiş, detaylı tahlil yapıldı mı yapılmadı mı bilmiyoruz…
Biz oradayken sürekli kustuğu için gelen bir çocuk daha vardı, ona da bir şeyler söyleyip, ‘onu yapın, bunu yapmayın’ deyip yollattılar. Bakayım o da ne oldu…”
Aile yakınları: “Ağrıları olan bir çocuğu neden aceleyle sabaha karşı taburcu ettiler?”
Hem acılı hem de öfkeli olan aile yakınları ise hala şokta... Atlas’ın ölümünde ihmal olduğunu iddia eden aile yakınları, yaşananları anlatarak sağlık sistemindeki aksaklıklara ilişkin sitemde bulundu.
Aile yakınları, “Orası bir devlet hastanesi, şikâyeti tamamen bitmeyen, ağrıları olan bir çocuğu neden aceleyle sabaha karşı çıkardılar ki? Neden bu çocuğu gece çocuk doktoru görmedi de sadece oradaki asistan doktor ilgilendi? Neden eve yolladılar?” diyerek isyan etti.
Eve gelen ambulansta tek bir hemşirenin olmasını da eleştiren aile yakınları; “Neden eve gelen ambulansta 1 tane hemşire vardı? Belki iki hemşire olsaydı bir umut çocuğumuzu geri döndürebilirlerdi. Nabız evde iken durmuş dediler. Çocuk, arabaya binerken saçlarını çekmiş ve yere yığılıp kalmış. Belki ambulansta onu yaşama bağlayabilirlerdi. Bu eksiklikler ancak da birinin canı ciğeri yanınca akıllarına geliyor.” diye sitem etti.
Atlas’ın hayatını kaybetmesinin ardından kendilerine hiçbir şekilde detaylı açıklama yapılmadığını anlatan aile, hastanede de dosyaların polise verilmek istenmediği, adeta gizlendiğini ileri sürdü. Akıllarda cevapsız birçok soru bulunduğunu anlatan aile yakınları, bunların tek tek açıklanmasını istedi.