Bu yağmurlar bizi aşar!
Öyle görülüyor.
Meğerse “kuraklık” diye dert yanmışız ya senelerce...
“Yağmur yok” diye ağlamışız.
Öyle de...
Yan gelmiş, beklemişiz sadece...
* * *
Bu siyaset de aşıyor bizi...
Öyle “cicili bicili” manifestolar yayınlayarak, dünyalı kavramları alt alta yazmak pek bir şık duruyor.
Sonrası mı?
Hesapsız yağmur gibi!
“Sırılsıklam” ortada bırakıyor.
* * *
Bakınız bu sözleri, HP’nin “seçim manifestosu”ndan aldım.
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarında somutlaşan haliyle iyi tanımlanmış, istismara açık olmayacak bir vicdani ret hakkını ülkemizde de hayata geçireceğiz. Bu bağlamda herhangi bir Anayasa değişikliği gerekmeksizin askerlik hizmeti yerine dünyanın birçok ülkesinde yerleşmiş uygulama örnek alınarak ölçülü ve alternatif nitelikte bir kamu hizmeti yükümlülüğünü hayata geçirme kararlılığındayız.”
* * *
HP Başkanı Kudret Hocamız dün dedi ki, “Herkesin içi rahat olsun Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı'nın ve Başsavcılığın hassasiyetlerini dikkate almayan bir taslağa zaten onay vermeyiz...”
* * *
Keşke diyorum, önceden bir sorsaydınız da öyle önerseydiniz topluma...
Milliyetçiliğin amansız hastalığına fena tutulmuş Arıklı da helak olmuş, "Kudret hocamızı bizi rahatlattı" demekten...
Olmuş da...
En yakın “yalancı redçileri”ne çare bulamamış.
* * *
Bu havalar bizi aşar!
Yine de “düş”üm şudur ki; “söz”ün bir “canı” olmalıdır.
Bir kalbi!
Yok ki “mevsimine” göre!