Bizim canlı yayındaki aksama ile Kıbrıs meselesi arasındaki alaka!

Serhat İncirli

Vesvese nedir?

Sordum Goggle amcaya!

Dedi ki,

1) İnsanın içine doğup bir şeyi yapıp yapmama noktasında onu tereddüde sevk eden şey.

2) Şeytanın insanın içine attığı korkular.

3) Aşırı ihtiyat ve sakınmadan kaynaklanan ve insanın yaptığı şeyi yapmadığını ilham edip defalarca yapmasına sebep olan duygular.

4) Akla galip gelip akıl dengesini bozan tereddütler...

-*-*-

Bende 2 numara kesinlikle mevcuttur!

İçimde bir korku var hep!

Olmayacak!

-*-*-

Eşim, “çok negatifsin”  der!

Bir doktor arkadaşım, “psikiyatriste git” diye tavsiyede bulunur ki kendisi jinekolog!

“Bence sen paranoyaksın” diye de ekler!

-*-*-

Her gazeteci kesinlikle “paranoyak” olmalı!

Vesveseli olmalı!

Ben de bunu bazen üniversitelerde falan öğretmeye çalışırım “bu mesleğe gönül verme adımı atanlara”...

-*-*-

Mesela sadece ben değil, bir yakınımın bile randevusu, uçağı, yolculuğu varsa, “aman gecikme yaşanabilir” diyerek, saat 12’de diyelim ki havaalanında bulunmak yeterliyse bile, 8’de, yani dört saat önce gittiğim olur!

-*-*-

Kızım, bir keresinde Londra – Larnaka uçacaktı!

“Baba ben on dakika sonra uçağa biniyorum” diye mesaj attı!

Ben o sırada Larnaka Havaalanı’nda bir yerde oturmuş, iki gün sonraki yazılarımı yazıyor haldeydim!

Daha gelmesine ve havaalanından çıkmasına en iyi ihtimalle 5 saat vardı!

-*-*-

Sim Tv’de dün sabah 6 gibi notlar almaya başladım...

07.30’da program başlayacak...

Yönetmenim geldi, her şey tamam...

Programa bir kaç dakika kala, bilgisayar stop!

-*-*-

Konuğum Kudret Özersay...

Az bekledim, ıkına sıkıla, utana ezile “hocam, lütfen gelme, haftaya uyarsa program yapalım” dedim!

Programı iptal etmek zorunda kaldık!

-*-*-

Efendim, bu tür aksaklıklar her yerde olabilir!

Doğrudur!

Ama olmaması için tedbir almak şarttır!

Ve o tedbirin adı “yatırım”dır!

-*-*-

Bilgisayar mı bozuldu?

Hemen yedeği devreye girer!

Ses mikseri mi gitti?

Hemen yedeği devreye girer!

-*-*-

Efendim, elektrikler mi gitti?

Jeneratör olmalı!

Hatta daha da ötesinde, UPS denen, kesintisiz enerji kaynağı sağlanmalı!

-*-*-

Peki bütün bunlar için sonuçta ne lazımdır?

Para!

Çok para!

-*-*-

Yenilikleri takip edebilmek paradır!

UPS çok paradır!

Jeneratör daha çok paradır!

Kamera paradır!

Mikrofon paradır!

Stüdyo paradır!

-*-*-

Ve bu işler hiç de sanıldığı gibi kolay değildir!

İstediğiniz kadar insana yatırım yapın, özellikle yayıncılıkta “teknolojiye yatırım” kaçınılmazdır!

-*-*-

Reklam en önemli gelirdir!

Türkiye televizyonları olası reklam gelirlerinizin belki de yüzde 95’ini engeller!

Çözüm üretilmesi şarttır!

Ve yolu yordamı vardır!

Sadece bunu yapacak irade yoktur!

Türkiye’den korkan işbirlikçi zihniyet bunu yapamaz!

-*-*-

Güney Kıbrıs’ta da Yunan televizyonları izlenebilir!

Ama Yunanistan’ın reklamları engellenmektedir ve bu zor değildir!

-*-*-

Haaaa bir de maddi açıdan Sim Tv; öteki özel kanalların dışında muameleye tabidir!

Ve bu da Türkiye ile Ersin Tatar kaynaklı “İsrail zulmü”nün bir benzeri ile karşı karşıya olması halidir!

Devlet, muhalifseniz devletiniz olarak davranmaz, faşist bir tavır olur ve “ya bizdensin ya onlardan” noktasında, eleştirileri durdurmanızı talep eder!

Etmezseniz de maddi desteğini keser!

Ki bu da ayrı bir meseledir, hükümetlerin medyaya desteğine de karşıyım...

-*-*-

Kısacası, dün sabah programa başlayamadık!

Hatta programı hiç yapamadık!

“Amaaaaan ne olacak, git eve yat işte...

Ya da yürüyüşünü yap, mantar topla” da diyebilirsiniz!

-*-*-

Ama huyum kurusun!

Vesvese, paranoya, panik!

-*-*-

Sonuç?

Özür dilerim...

Ne diyebilirim ki!

-*-*-

Tüm hayatımız devletimiz gibi!

Her an yayın olmayabilir!

Vesveseli, panik halindeyiz!

Hatta ilaç gerektirecek seviyede paranoyaklaştırıyor bizi!

-*-*-

Ve şunu söylemek de lazım; bir kurumda ya da devlette işler iyi gitmiyorsa, kişileri değişmek asla işe yaramaz!

Hele hele “devlette”!

Sistemi değiştireceksiniz!

Kıbrıs sorunu işte bu yüzden çözülmelidir ve mevcut aşırı kokuşmuş yapı yıkılmalıdır!

-*-*-

Not: Yeni saray, yeni parlamento ve yeni dört minareli cami ile çay bahçelerinden oluşan külliyeye yatırımla KKTC’yi aya çıkaracağını sananlara tavsiyemdir; “uyanın!”...

Hastaneleri, sağlığı, okulları, eğitimi, ulaşımı, yolları, uluslararası teması halledin!

Bilmem anlatabildim mi?

Aksi takdirde bu yayın bir gün gelir hiç başlamaz!


Bir Baflıdan horoz güreşi hikayesi

Çok sevdiğim Mutallo – Baf doğumlu bir abim anlattı...

Sevgili Kaptan Ulus Göker...

-*-*-

Sene 1974...

Savaş günleri...

-*-*-

Rum silahlı güçleri, Baf’ta Türk bölgesine kadar girdi!

BM Barış Gücü sözde arada duruyor!

-*-*-

BM Barış Gücü İkinci Harekat sırasında Türk toplumunu koruyamadı...

Ulus abimin anlattıkları arasında, Dilaver teğmenin şehit edilmesi, Kral ve Çakırlar ailesinden insanların katledilmesi var mesela...

Acı ve kötü günler...

-*-*-

Ama benden 5 – 6 yaş büyük Ulus Göker’in bir de şu anısı var:

Kendi ağzından dinleyelim:

-*-*-

“Haftada 2 - 3 kez Mavralli tarafındaki boş meydanda horoz güreşleri yapılırdı... O kötü ve zor günlerde bu güreşler durmadı... BM askerleri panzerler ile çember yaparlardı... Horozlar da ortada dövüşürdü... Bu arada BM askerlerinin açık büfesinde biralar kasalarla gelirdi... Dileyen alır içerdi... Fıstıkla... Kalabalık horoz güreşi ile ilgilenirken, bizler de çocuk aklımızla BM askerlerine “Hello çakulet” derdik... Ve çakuletleri yerdik... Bu arada horoz güreşi ile ilgili bahis sırasında paralar havada uçuşurdu... Sonradan Omorfo’ya geldik... Yerleştirildiğimiz evin yanındaki bir kahvehanede horoz dövüşleri devam etti...”


Bir Baflıdan Güney’de ehliyet hikayesi

İsmi lazım değil 65 yaşını henüz geçmiş bir Baflı abim geçtiğimiz günlerde Kıbrıs Cumhuriyeti makamlarından “sürüş ehliyeti” almak için başvurdu...

-*-*-

Rumca bildiği için, bir arkadaşı ile birlikte, başka bir arkadaşlarına yardımcı olmak için gittikleri sınav merkezinde, “yürü be biz da alalım” gazıyla buna karar vermişler!

-*-*-

Haaa aynı günlerde de KKTC’de sürüş ehliyetini yenilemiş ve zamsız tarifeden yaklaşık 3 bin TL ödemiş!

5 yıl için!

80 avroya denk gelen bir ücret!

-*-*-

Neyse, oydu – buydu derken, ehliyetini alacak, elini cebine götürmüş, “herhalde bir kaç ellilik veririz”diyerekten, tipik Kıbrıslı Türk endamıyla parayı hazır tutuyor...

-*-*-

O da nesi!

Görevli memur, “65 yaş üzeri vatandaşlarımıza ehliyet bedavadır” demesin mi?

Evet, Kıbrıs Cumhuriyeti’nde 65 yaş üzeri vatandaşa ehliyet bedava!

-*-*-

Haaa 65 yaş altı mı?

5 yıllık sürüş ehliyeti bizimkinin yarı fiyatı!

Haliyle olacak o kadar; KKTC Sürüş Ehliyeti, Mars ve Satürün’de de araç kullanma şansı veriyor... Ucuz bile!

Zamlatın!

Hemen!


Sevgili Sağlık Bakanı Hakan Dinçyürek... KKTC’deki hastanelerin felç olmasından dolayı sakın rahatsızlık duyma... Yoğunlukla alakalı bir açıklama da yapıp, boi yere nüfus konusunda Türkiyemizi suçlarmış gibi bir duruma da düşme! Bak İngiltere’de de, grip nedeniyle acil servisler krizdeymiş!