Türkiye A Milli Takımı için "Bizim Çocuklar" söylemi kullanılıyor.
Çok da sempatik ve samimi bir iletişim...
Türkiye'den kopyalanmış hayatlara alışkın ada yarısına da yansıyor bu söz...
Oysa...
"Bizim Çocuklar" evde!
"Ev"e kapatılmış hatta.
Dışarı çıkamıyor!
Gelecek belirsizliği bacaklarına dolanmış, derin derin düşünüyor bizim çocuklar...
Bizim çocuklar “oyuncu” olmak yerine “seyirci” konumunda bekliyor.
Uzaktan izliyor bizim çocuklar...
Bu seyir hali zamanla kendi içinde bir varlığa dönüşüyor.
Hani o meşhur söz gibi, "Kafeste doğan kuşlar uçmayı hastalık sanırlar."
Öylece bakıyor bizim çocuklar!
***
Girne'de, Lefkoşa'da, Gönyeli'de devasa ekranlar kurulmuş, maçı izliyor ahali...
Dedik ya, bizim çocuklar genelde “seyirci.”
Elbette Türkiye'yi destekliyor, Kıbrıslı Türkler...
Çok da seviniyor, heyecanlanıyor, mutlu oluyor kalabalıklar...
Samimi bir sevinç bu...
Öyle hesaplı, göstermelik, yaranmacı değil...
İçten...
Dinci iktidara yaranmak için cuma namazına giden siyasilerin tavrına benzemiyor bu sevinç...
Nazım Hikmet'ten Sabahattin Ali'ye, Lefter'den Metin Oktay'a, Cem Karaca'dan Barış Manço'ya Türkiye sevgisinin dolu dolu yaşandığı bir coğrafya burası...
Yalanı yok...
***
Yine de gerçeği görmemiz, konuşmamız, bağırmamız gerekiyor.
“Bizim çocuklar” evlerinde...
Uluslararası toplumla buluşamıyor bizim çocuklar...
Dünyaya başını uzatamıyor.
“Bizim çocuklar” tam bir rehine gibi yaşıyor aslında...
Milli masallar karınlarını doyurmuyor bizim çocukların…
Dünyalarını genişletmiyor…
Yeteneklerinin keşfine olanak vermiyor...
O “devasa” ekranların içinde olamıyor bizim çocuklar…
Bizim çocuklar seyirci!
Salya sümük makam ve statü dilenenlere, eğilip bükülerek bu toplumun kimliğini, kültürünü, değerlerini yerle bir edenlere, dünyayla dalga geçercesine devletçilik oyunu oynayanlara isyan ediyor bizim çocuklar…
***
Bizim çocukların evden çıkması için ya Kıbrıs Cumhuriyeti kimliğine ihtiyaç var, ya Türkiye!
Kıbrıs formasını giyerse sırtına, “hain” diyor kimileri...
Türkiye için yarışırsa, Kıbrıs’ı kaybediyor bu kez...
Bizim çocuklar yurt yitiminde...
***
FIFA'yla bir anlaşma imzalanmıştı örneğin...
Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu, Kıbrıs Futbol Federasyonu’na (KOP) üye olacaktı.
Dünyaya açılacaktı böylece...
42 kulüp başkanının tümü FIFA belgesini onaylamıştı.
İlk madde şunu içeriyordu:
"KOP'un yasaları çerçevesinde KTFF, KOP'a federasyon olarak üye olur.
Bu bağlamda Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu'na kayıtlı kulüpler KOP'a dolaylı üye olacak."
İleri taşımadılar bu uzlaşıyı...
Gündemden düşürdüler.
Bu belgeyi unutturdular.
Dev ekranlar önünde "seyirci" olma kültürü içselleşti maalesef...
***
O nedenle işte…
Sizin çocuklar dünya sahnesinde…
Bizimkiler evde!
O sahne yanıyor, Madımak Oteli gibi…
Bir adam “kurt” sembolüyle koşuyor.
O “kurt” ısırıyor bizim çocukların düşlerini…
İki özel etkinlik
İki güzel etkinliğe katıldım, peş peşe...
Biri, Kıbrıs Fotoğraf Sanatı Derneği’nin sergisi...
“Kıbrıs’ın Üreten Kadınları”nı tema olarak seçmişler...
Lefkoşa AKM’deki sergiyi ziyaret ederseniz, kadınlarımızın her alanda ortaya koyduğu emeği, üretimi, alın terini, yaratıcılığı bir kez daha gözlemleyeceksiniz.
Elbette fotoğraflar da harika...
***
Serginin açılışını dernek üyesi dört kadın yaptı.
Protokolün sıkıcı konuşmalarından ve gösterişinden uzak, samimi bir açılış oldu.
Doğru tercih!
Tarladaki kadından sokaktaki kadına kadar onlarca özel an görüntülenmiş.
Sanatta, ticarette, üretimde, sporda her yerde kadınlarımız...
Kıbrıs Fotoğraf Sanatı Derneği’ni kutlarım.
***
İkinci etkinlik ise FOLK-DER’in “24. Kültür Sanat Günleri.”
Bu projenin doğmasında fikrim, emeğim, rolüm vardır, o nedenle de ayrıca gurur duyuyorum.
İlk gece konserle başlardık.
“Sıla 4 Çocukları Konseri” olmuştu sanırım başlangıç.
Ertesi gece “Genç Yetenekler” sahneye çıkardı.
Çocuklara klasik müziği sevdirmekti amaç...
O konserler sonunda doğdu “Genç Yetenekler Orkestrası”, yeni bir dernek oluştu, harika bir hikaye başladı böylece...
Son gece geleneksel danslarımız, oyunlarımız, skeçlerimiz ve çocuklarımıza ayrılırdı.
Folk-Der’in kendi çalışma gruplarına...
Ali Katipoğlu yıllarca sırtladı derneği... Şimdi yeni başkan Hatice Kıray mücadeleyi devraldı... Çok uzun yıllardır tam bir adanmışlıkla çalışıyor bu insanlar... Kıbrıs folklorunu, kültürünü, geleneklerini yaşatmak için...
“24. Kültür Sanat Günleri” dopdoluydu...
İki gece az geldi, keşke 3 gece olsa yine...
Bir dolu insan tribünlerde kendine yer bulamadı, ayakta kaldı, sıra bekledi.
Elbette tınılarımız, ezgilerimiz, figürlerimiz, kültürümüzle özel dakikalar yaşadık.
Kıbrıs’a sarıldık yine...
25’inci Yıl plaketimizi de aldık arada...
Nice senelere Folk-Der!
İyi ki derneklerimiz var...
Bu vesileyle selam olsun Has-Der’e, Gençlik Merkezi’ne, nicesine, binlerce gönüllüye...