Damla KARADAYI- Tuğçe SOYADLI
Unutulmaya yüz tutan kültürümüzü tanıtmanın bir görev haline geldiği bir zamanda ve tam da ovalara çıkma, vitamin bombası otları doya doya yeme döneminde bu tarifi paylaşmasak olmazdı. Hepimiz biliyoruz ki biz ve bizden sonraki neslin pek ovalarda gezme, otları kendisi toplayıp pişirme merakı pek yok. Marketler her zaman daha cazip geliyor. Fakat harika yeşillikteki tepelerde, dağlarda gezip, piknik yaparak ot toplamak varken hem belki sosyal medya için fotoğraf çekmek varken neden marketten alayım diye asla düşünmüyoruz. Aslında sosyal medyayı bu işe karıştırırsak tüm gençler ovalarda kamp kurar gibi hissediyoruz. Kısa kesmek gerekirse, bu yazımızda sizlere Yumurtalı Ayrelli ve Samsı’dan bahsedeceğiz. Keyifli okumalar…
O narin bitki bir ecza deposu:
Yumurtalı Ayrelli
Ayrellinin geçmişi Antik Yunan'a dayanır. Ama o dönemde karın doyurmak için değil, şifa için yenirmiş. Çünkü o narin bitki bir ecza deposudur. Sizlere bu bitkiden kısaca bahsedeceğim.
Ayrelli denilince akla ilk gelen şey ovalar ve bitkinin dikenleridir. Toplaması çok keyifli olan bu bitkinin dikenleri oldukça sert ve keskindir. Aslında bu bitkiye aşık olanlar için dikenleri can acıtmıyor. Çok faydalı olan ayrellinin zamanı gelince sokakta demet demet satılıyor, meyhanelerde ordövr olarak sunuluyor ve tabi ki marketlerde de bolca karşımıza çıkıyor. Gelelim benim nasıl yaptığıma;
Malzemeler
- Ayrelli
- Yumurta
- Sıvı Yağ
Ovadan topladığım ayrellilerimi kırıyorum. Genişce bir tavaya biraz sıvı yağ döküp kırdığım ayrellilerimi kavuruyorum. Bu işlemden önce az suyla kaynatanlarda var ama ben tercih etmiyorum çünkü kaynatıp suyu dökünce vitaminini dökmüş oluyoruz. Güzelce kavrulan ayrellilerimin üzerine yumurta kırıyorum. Yumurtaları ayrellime güzelce karıştırarak yediriyorum. Yumurta pişince ocaktan alıyorum ve sıcak sıcak servis ediyorum. Tabi yerken üzerine limon yani ekşi sıkmayı unutmuyorum. Bu tarifte ölçü vermedim çünkü her şeyin miktarı ne kadar ayrellinizin olduğuna göre değişiklik gösteriyor.
Anadolu’dan Kıbrıs kültürüne yerleşen tatlı: Samsı
Yemeklerimizin yanı sıra tatlılarımız da bir o kadar lezzetli ve özeldir. Bunlardan biri olan Samsı şerbetli bir hamur işi tatlımızdır. Osmanlı mutfağındaki çeşitleri; Stefanos Yerasimos'un Sultan sofraları: 15. ve 16. yüzyılda Osmanlı saray mutfağı adlı kitabında Senbûse olarak tarif verilmiştir. İç malzemesi şeker, badem ve gül suyu olarak belirtilmiştir. Lâmiî Çelebi’nin Ferhâd ile Şîrîn Mesnevîsinde Senbûse olarak adı geçmektedir. Anadolu’dan Kıbrıs kültürüne yerleşen bu tatlı, zamanla Kıbrıs mutfak kültürünün de bir parçası haline gelmiştir. Genellikle üçgen şeklinde olan bu tatlımızın iç harcında kimi köylere ve bölgelere göre değişkenlik gösterse de dövülmüş ceviz, badem ve tarçın bulunmaktadır.
Hamuru için gereken malzemeler;
- 5 Bardak Un
- 1 Çay Bardağı Yağ
- 1 Çay Kaşığı Tuz
- Su
Şerbeti için gereken malzemeler;
- 1 Kg. Şeker
- 6 Bardak Su
- Bir kaç damla çiçek suyu
Kızartmak için bolca sıvı yağ.
İç harcı ve üzerini süslemek için dövülmüş badem ve tarçın kullanıyorum.
Hazırlanışında;
Öncelikle şerbetimi yapıyorum bunun için bir tencereye şeker ve suyu ekleyip kaynatıyorum ve kaynayan şerbetimi kenara alıyorum, içerisine bir kaç damla çiçek suyu ekleyip soğumaya bırakıyorum. Yoğurma kabıma un, yağ, tuz ve suyu ekleyerek yumuşak bir hamur elde edene kadar yoğuruyorum. Yarım saat boyunca hamurumu dinlendiriyorum. Dinlendirmiş olduğum hamurumu bezeler halinde bölüyorum ve oklava yardımıyla büyük bezeler açıyorum. Bezeyi üçe katlayıp, baklava şeklinde bıçakla kesiyorum. Hamurumun içerisine dövülmüş badem ve tarçın ekliyorum. Hamurumu iyice kapatıp kızgın yağda kızartıyorum. Yağdan alındıktan hemen sonra şerbete atıyorum. Samsımı servis tabağına alıp üzerini dövülmüş badem ve tarçın ile süsleyip servis ediyorum.