Nüfus patladı!
Suçlar da patladı!
Haaa avukat sayısı da patladı!
Patlamayan tek şey hakim sayısı!
Ve haliyle, geç gelen adaletin adaletsizlik olma durumu!
-*-*-
Ne demek 35 ay tutuklu kalmak?
Haaa Dünya’nın bir çok ülkesinde, 40 yıl hapis yatıp, suçsuz bulunan “mahkum” olabilir ama “tutuklu” olamaz!
(Türkiye, Çin, İran hariç, ki bu da ayrı bir yazı konusu…)
-*-*-
Efendim, yargıç sayısı değişecekti, Anayasa değişikliğine toplum engel oldu!
-*-*-
O büyük bir tepkiydi!
Önemli olan, nüfus miktarının tam anlamıyla kontrolünü kaybetmiş olmanızdır!
-*-*-
Gelenin gidenin haddi ve hesabı yok!
KKTC Vatandaşı olanın da!
-*-*-
Bazen diyorum ki, yasal giriş kapılarından girenler kadar, sanki teknelerle taşınanlar var!
Arada bir iki tekne yakalanıyor, idare ediliyor!
-*-*-
Eğitim kurumlarına kayıt yaptıran binlerce sözde öğrencinin yüzde 90’ı kayıp!
Müteahhitler Birliği’nin bizzat kendisinin insan kaçakçılığı yaptığı iddiaları söz konusu!
Evet, bu ülkenin en zengin birliğinden bahsediyoruz!
-*-*-
Ve sordum bir “milliyetçi” önemli şahsiyete; “Rum düşünsün!” dedi!
Şaşırdım!
Gülümsedi ve yürüdü!
-*-*-
Biliyor musunuz, devleti yönetenler, bu iğrenç durumun, insan kaçakçılığının farkındadır!
Haaa adaletin ya da yargının tıkınması mı?
Sınırların namus olmaktan çıkıp, kalbur olması mı?
Devleti yönetenlerin zerre kadar umurunda değildir!
-*-*-
Yazık!
Çok yazık!
-*-*-
Bir yandan devlet gözetiminde insan kaçırılıyor!
“Oh olsun, Rum Yönetimi’nin başına bela gönderiyoruz” diye açık tavırları var!
Öte yandan yargı stop etmiş durumda, adalet gecikiyor…
Ve hepsinden önemlisi, bu ülkeyi bilmeyen, hiç sevmeyen, hatta nefret eden insanlar; Kıbrıs’ın geleceğinde söz sahibi oluyor!
-*-*-
Biliyor musunuz; ben Nikos Hristodulidis olsaydım, bunlarla asla masaya oturmazdım, muhatap almazdım, “topraklarımız işgal altındadır, Türk askeri tamamen gitmeden, son göçmen mülküne dönmeden masaya oturmam” der; “sürünün” diye de düşünür, kahkaha atardım ya neyse!
-*-*-
Hristodulidis bunu yapmıyor ama bizim papağangiller, “KKTC tanınmazsa masaya oturmayız”dan caydı, şimdi çıtayı “Kıbrıs Cumhuriyeti lağvedilsin – iki taraf dengelensin - masaya oturalım”a yükselttiler! (Tahsin abinin söylediklerinden anladığım buydu sanırım…)
Sahillerimiz eşit ve egemen değil ki!
1974’te savaşı kazandık mı?
Oh yeeees!
Ezdik gavuru!
-*-*-
Peki, ciddi anlamda ganimet elde ettik mi?
Oh yeeees!
Soyduk gavuru!
-*-*-
Peki, aradan neredeyse tam 50 sene geçti, kazandığımız savaş bizi nere getirdi?
Sahillerimiz b.ok içinde!
-*-*-
Biliyor musunuz; don ve atlet, Güney’e kovduğumuz Rumlar, Limasol’da, Larnaka’da, Baf’ta şehrin ortasında denize giriyor!
-*-*-
Biz mi?
İskele ve Girne’de denize gireni – girebileni Allah korusun efendim!
Lera!
Ko – lera!
-*-*-
Kazandık ha?
Yedik gavuru ha!
Mamır ettiniz, mamır!
Hırsızlar sizi!
Denize girecek yer bırakmadınız!
-*-*-
Her taraf apartman, alt yapı sıfır!
Olan biten b.ok sahillere akıyor!
-*-*-
Sahi, kumarcıların derdi yok değil mi!
Turizm sektörümüz sorunsuz!
Nasıl olsa Cuma akşamı casinoya giren, Pazar akşamı çıkıp uçağa biniyor!
Çok üzgünüm ama b.kunu denizimize bırakıp, gidiyor!
-*-*-
Kazanmıştık 1974 savaşını, kazanmıştık!
Zafer tabii ki!
İşte zaferiniz!
-*-*-
Haaa bir de eşit ve egemen diyorsunuz ya!
Siz eşit ve egemen, Dünya da salak ha!
Size gülmüyorlar bile biliyor musunuz?
Sahiller ne yazık ki eşit değil!
Eşitliği b.okla bozdunuz!
Bastır CHP!
Efendim CHP kazandı, artık başımız göğe erecek!
KKTC’de de çok sayıda insan, Tayyip Erdoğan ve ekibinin son yıllarda bu ülkede de yaşattıklarından, yobazlıklarından, indiragandiciliğinden öylesine bıktı ve usandı ki; CHP’nin, Ak Parti ortaya çıktı çıkalı bu partiden daha fazla oy alması ya da seçimi galip bitirmesi karşısında, adeta doğum sevinci yaşıyor!
-*-*-
Yavaş yavaş, bir nuaralı Ak Parti ve Erdoğan yalakalarının, özellikle Ekrem İmamoğlu özelinden hareket edip, CHP’cilik yapmaya başladığını seziyorum…
-*-*-
Ersin Tatar ve koalisyon üçlüsü, dün da yazmıştım, Türkiye’deki yerel seçim sonuçlarının mağlupları arasındadır…
Ama onlarınki mağlubiyetten çok, rezalettir!
Hem de her açıdan rezalet!
Özellikle de “eşit egemen devlet iddiası” açısından!
-*-*-
Neyse!
CHP, yaşadığı galibiyet yerel seçim galibiyeti olsa da, artık Türkiye’de birinci partidir…
Türkiye’de demokrasi, insan hakları, laiklik ve adalet adına müthiş bir iyileşme…
Ve bu iyileşmenin Türk ekonomisine, Türkiye’nin uluslararası itibarına, çağdaşlığına “olumlu” katkısı olacağı apaçıktır!
-*-*-
Ancak, konuya “Kıbrıs sorununun çözümü” açısından bakmamanızı tavsiye ederim!
Bir çok kişi, CHP’yi ve CHP’deki heyecanı, “Kıbrıs sorununun çözümü konusunda Türkiye’nin tavrı yumuşar” diye beklemektedir!
Bu çok büyük bir hatadır!
Böyle bir beklenti, ölüden gözyaşı beklemekten daha sıkıntılıdır!
-*-*-
CHP’nin bir asırdır, militarist – Kemalist – hatta nasyonal sosyalist veya moda deyişle ulusalcığı, Kıbrıs’ta kalıcı bir federal çözüm için, Ak Parti’nin “dinci – indiragandici” bakışından daha tehlikelidir!
-*-*-
Ne mi yapmak lazım?
Hiç gecikmeden, gidip, CHP’nin ilgili kişilerine bazı gerçekleri anlatmak lazım!
BBC’nin haberine göre, İran Devrim Muhafızları, İsrail'in Suriye'nin başkenti Şam'daki İran Konsolosluğu binasına düzenlediği saldırıda yedi subayın öldüğünü duyurdu. Devrim Muhafızları öldürülenler arasında Kudüs Gücü'nün üst düzey komutanlarından Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahedi (Fotoğraftaki) ve yardımcısı Tuğgeneral Muhammed Hadi Hacı Rahimi olduğunu duyurdu. İran ve Suriye hükümetleri, İran Büyükelçiliği'nin hemen yanındaki konsolosluk binasını tamamen yıkan saldırıyı kınadı. İran'ın dini lideri Ayetullah Hamaney, "Onları bu ve benzeri suçları işlediklerine pişman edeceğiz" dedi. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi olayla ilgili açıklamasında, "Bu korkakça suç cevapsız kalmayacaktır" diyerek tepki gösterdi… Şimdi merak edilenler şunlar: İran ne yapacak? İsrail’in her hangi bir ülkedeki Büyükelçiliği’ne benzeri bir saldırı mı yapacak? Yoksa İsrail’e savaş uçağı ya da füze mi gönderecek? Orta Doğu’da savaş çok daha geniş bir alana yayılır mı?