Lefkoşa, 18 Şubat 2015 (T.A.K.): Kayıp Şahıslar Komitesi üyeleri, “kayıp” listelenen bir kişinin kemiklerinin, başka kişilere ait kemiklerle birlikte kayıp yakınına verildiği yöndeki iddialarla ilgili, Kıbrıslırum aileye verilen kemikler üzerinde gerçekleştirilen kimlik tespitinin, doğru yapıldığını açıkladı.
Toplumlararası çatışmalarda “kayıp” olarak listelenen kişilerin akıbetinin belirlenmesi için kazı, kimlik tespiti çalışmalarını yürüten Kayıp Şahıslar Komitesi’nin Kıbrıslıtürk Üyesi Gülden Plümer Küçük, Kıbrıslırum Üyesi Nestoras Nestoros ve Birleşmiş Milletler temsilcisi Paul-Henri Arni, bir Kıbrıslırum aileye, “kayıp” listelenen yakınına ait kemiklerin yanında, başka bir kişiye ait kemiklerin de verilmesi yöndeki iddialar üzerine, ara bölgedeki Antropoloji Laboratuvarı’nda basın toplantısı düzenledi.
Komite üyeleri, kimlik tespitinin doğru olduğunu ancak, bulunan tüm kemik parçaları üzerinde DNA testi yapılmadığından ve ailelere 3-4 parçadan daha çok vermek istemelerinden dolayı hata yapma riskini artırdıklarını belirtti.
Paul-Henri Arni basın toplantısındaki konuşmasında, bahse konu kayıp listelenen şahsa ait 9 kemik üzerinde DNA testi yapıldığını ancak söz konusu şahsın ailesine, 18 adet kemik verildiğini söyledi.
Arni, ortaya atılan iddialarla ilgili meselenin, ellerindeki en karmaşık olay olduğunu, söz konusu çalışmanın bir kuyuda bulunan 38 kişiye ait kemik kalıntılarını içerdiğini kaydetti.
Komite bünyesinde çalışan antropologların, söz konusu olayda kemiklerin büyük bir kısmının orijinal gömü yerlerinden başka bir yere taşındığı sonucuna vardığını anlatan Arni, geriye ise karışmış küçük kemik parçaları kaldığını, bunun üzerine kafatası gibi büyük kemik parçaları ile küçük parçaların ilişkilendirilmeye çalışıldığını anlattı.
Arni, Kayıp Şahıslar Komitesi’nin (CMP) uluslararası standartlara uygun olarak söz konusu şahsa ait olduğu tespit edilen 9 büyük kemik parçası üzerinde DNA testi yaptırdığını, küçük kemik parçalarının ise antropolojik analizler temelinde söz konusu büyük kemik parçaları ile ilişkilendirildiğini kaydetti.
Arni, bulunan tüm kemik parçaları üzerinde DNA testi yaptırmanın komitenin mali gücünün üzerinde olduğunu, daha da önemlisinin küçük kemik parçaları üzerinde DNA testi yaptırılması için söz konusu kemiklerin parçalanması gerektiğini, bunun da, ailelere verilecek kemik kalıntılarının kalmamaması veya çok azalması anlamına geldiğini ifade etti.
NEDEN EK TEST
Bahse konu şahsın ailesinin ek DNA testi yaptırma düşüncesinin diş karakterlerinden kaynaklandığını belirten Arni, “Analize ait herhangi bir sonuç elimizde bulunmamasına rağmen, aile adına yapılan testin sonuçları, 9 kemik üzerinde CMP tarafından yapılan DNA test sonuçlarının doğruluğunu göstermektedir” dedi.
Arni, “Bu meselede DNA laboratuarının çalışmaları sorgulanacak unsur değildir... Bu olay nedeniyle, CMP’nin genetik çalışmalarını tekrardan Kıbrıs’ta yaptıracağı yönündeki iddiaların doğruluğu söz konusu değildir” dedi.
Sorgulanabilecek olan unsurun antropologların çalışması olduğunu ifade eden Arni, “Üzerinde durulması gereken, DNA sürecinin dışında, antropologların küçük kemikleri isabetli bir şekilde ilgili şahısla bağdaştırıp bağdaştıramadığıdır” dedi.
Bunu da görmek için olaydaki ailenin ellerindeki test sonuçlarını kendi ellerindeki sonuçlarla kıyaslamak gerektiğini belirten Arni, test sonuçlarının CMP ile paylaşılmasına müsaade etmeleri için ilgili aileye dün yazı gönderdiklerini ifade etti.
SÜREÇ ÜÇÜNCÜ BİR ŞAHIS TARAFINDAN GÖZDEN GEÇİRİLECEK
Kayıp olarak listelenen 2 bin civarındaki şahsın yakınlarının, CMP’ye olan güveninin en önemli unsurlardan biri olduğunu kaydeden Arni, bu düşünceyle süreci gözden geçirecek bağımsız bir uzman için Kızıl Haç’ın Uluslararası Komitesi’ne başvuru yaptıklarını belirtti.
“Bu uzman meseleyi gözden geçirecek ve kamuoyu ile de paylaşılmak üzere değerlendirme hazırlayacak” diyen Arni, söz konusu uzmanın ayrıca CMP’nin çalışmalarını daha da güçlendirecek önerilerde de bulunabileceğini söyledi.
Antropoloji laboratuarı çalışmalarının değiştirilmesinin ihtimal olup olmadığı sorusuna karşılık, Arni, antropoloji analizlerinin dünya standartlarında yapıldığını herhangi bir değişikliğin gerekip gerekmediğinin uzmanın raporu sonucu görüleceğini ifade etti.
Şu anda yapılabilecek tek değişikliğin, dünyanın pek çok yerinde yapıldığı gibi, farklı şahıslara ait kemiklerin birbiri ile karıştığı vakalarda, aile yakınlarına daha az sayıda kemik kalıntısı verilmesi olduğunu kaydeden Arni, "Bir şahsa ait olduğu düşünülen 20-30 veya 40 parça kemik üzerinde DNA testi yaptırıldığı hiç olmamıştır. Çünkü her DNA testi 300 Euro’dur” dedi.
Genel uygulamada 3 veya 4 parça kemik üzerinde DNA testi yaptırılıp bunların ailelere teslim edildiğini belirten Arni, “Ailelere daha çok (kemik kalıntısı) vermeye çalışıyoruz ancak bunu yaparken de alınan risk çoğalıyor” dedi.
Toplumlararası çatışmalarda öldürülen insanların bazılarının yerlerinin değiştirildiğini bunun Güney Kıbrıs’ta da Kuzey’de de yapıldığını anlatan Arni, ancak gömü yerlerinin kimin değiştirdiği hakkında bir bilgileri olmadığını ifade etti.
“DNA LABORATUARINDAN ŞÜPHE DUYULMAMASI GEREK”
Gülden Plümer Küçük, DNA testleri yapabilecek laboratuvar sayısının dünyada 4 veya 5 olduğunu, DNA tesleri için tercih edilen laboratuvardan “şüphe duyulmaması” gerektiğini belirtti.
Küçük, Kayıp yakınlarının hassasiyetini çok iyi anladıklarını bu nedenle, daha çok kemik vermeye çalıştıklarını ifade etti.
Meseleyi gözden geçirecek olan uzmanı, gelecek bir iki haftada adaya getirtmeyi öngördüklerini ifade eden Küçük, ellerinde farklı şahıslara ait kemiklerin birbiri ile karıştığı çok sayıda vaka bulunduğunu, kuyulara atılan çitçilik yapılan tarlara veya dere yataklarına gömülen insanların kemiklerinin genellikle dağılmış ve başka birinin kemikleriyle karşımış olabileceği ihtimalinin yüksek olduğunu anlattı.
Proje kapsamında bin civarında daha kişiye ait kemik arandığını belirten Küçük, ellerinde kimlik tespiti bekleyen 400 kişiye ait kemik bulunduğunu belirtti.
Gülden Plümer Küçük, CMP bünyesindeki antropoloji laboratuvarının kimlik tespit açısından dünyanın en iyi laboratuvarları arasında gösterildiğini, son iki yılda 17 adli tıp uzmanına eğitim verildiğini, bölgeden bazı ülkelerin CMP’nin çalışmalarını incelemek istediğini dile getirdi.
Küçük, kayıp şahıslar listesinde Kıbrıslı Türklerin tümünün sivil, yüzde 25-28’inin kadın ve çocuk olduğunu, Kıbrıslı Rumların ise yüzde 12 kadın ve çocuk, yüzde 55’inin Yunan ve Kıbrıslı Rum asker olduğunu söyledi.
Kıbrıslı Rum Üyesi Nestoras Nestoros ise CMP’nin hiçbirşey saklamaya çalışmadığını söyledi.
Taşkent Kaynakköy (Sihari) bölgesindeki arama çalışmalarıyla ilgili olarak ise Nestoros, bölgede aranan tüm kayıpların kemiklerine ulaşılamadığını da belirtti.
(TAK Ajansı Haber Bülteni’nden – 18.2.2015)