BM’nin Kıbrıs Rum Ulusal Konseyi’nden çıkacak sonuçları merakla beklerken, Türkiye’deki gelişmeleri de yakından takip ettiği bildirildi. ABD’nin de önümüzdeki aylarda Kıbrıs sorununa müdahil olmaya hazırlandığı ve mesajlar göndermek suretiyle, müzakerelerin başlaması ışığı altında sahneyi şekillendirmekte olduğu haber verildi.
Fileleftheros “BM, Müzakerelere Hazırlanıyor Ancak Türkiye’ye Bakıyor... Dikkatler Ulusal Konsey Toplantısında da” başlıklı haberinde, BM’nin gerek New York’ta, gerekse Kıbrıs’ta yeniden müzakere hazırlıklarına başlamış olmasına karşın Türkiye’deki dramatik gelişmelerin Kıbrıs sorununun görüntüsünde kısmi değişiklik yaptığını yazdı.
BM’nin Kıbrıs sorunuyla meşgul olan yetkililerinin, Kıbrıs Rum tarafının bundan sonra atacağı adımları belirlemek için maraton toplantılara dönüşecek Kıbrıs Rum Ulusal Konseyi toplantılarından çıkacak sonuçları beklediğini belirten gazete, BM’nin Konsey toplantılarına şu iki mesele için ilgi gösterdiğini belirtti:
“-BM’nin (2008-2012) görüş birlikleri ve görüş ayrılıkları belgesinin değerlendirilmesi. Belge reddedilecek mi, yoksa referans belgesi olarak mı kalacak? BM’nin Kıbrıs Rum tarafının tepkilerini bildiği açıktır ve belgede kaydedilenlerin çoğu gerçeği yansıtmamaktadır. Eski Başkan Dimitris Hristofyas’ın belgeyi danışmanlar grubuyla değerlendirmesinden de bu ortaya çıktı.
-Müzakereci ve grubunun atanması bekleniyor. Müzakerecinin haziran ayında atanacağı kesin görülmüyor. Ulusal Konsey’de bir dizi tartışma olacak. Muhtemelen isimler zikredilecek ancak eylül ayından önce herhangi birinin açıklanması zor”
Gazete, gerek BM’nin, gerek arabulucuların Türkiye ve KKTC’deki gelişmelerle de ilgilendiklerinin aşikâr olduğuna işaret ederek, Erdoğan’ın geleceğinin, BM’yi ilgilendirdiğini ve Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Kıbrıs sorununda bundan sonra atılacak adımlarla ilgili projeleri içinde olduğunu belirtti.
Gazete ayrıca KKTC’deki siyasi gelişmelerle de ilgilenen BM’nin, İrsen Küçük Hükümeti’nin düşmesinden sonra yapılacak erken seçimlerin tarih olarak müzakerelerin ekimde yeniden başlamasını etkilemeyeceğini sadece 28 Temmuz’a kadarki sürenin arabulucular açısından ölü dönem olacağını yazdı.
Maraş konusunda Kıbrıs Rum dinleyicilerini tatmin etti
Rubin’in PSEKA toplantısında, Maraş’ın Kıbrıslı Rumlara verilmesi konusuna, Kıbrıs Rum dinleyicilerini tatmin edecek şekilde değindiğine de işaret eden gazete, Rubin’in konuşmasından şu detayları verdi:
“(Erdoğan’ın Washington ziyareti sırasında) Başkan Obama, Başbakan’ı derin ve teferruatlı görüşmeye çekti. Destek vermek için elimizden geleni yapacağız. Yalnız liderlerle değil, bütün toplum mensuplarıyla yaptığım görüşmelerden endişeleri ve fikirleri olan bazı düşüncelerle döndüm. Bu nedenle Anti Manatu’nun tavsiyesine uyarak sizi selamlamak ve fikirlerinizi tartışmak istedim.
Annan planının iyi bir yaklaşım olmadığı ve buna geri dönemeyeceğimizde herkes hemfikirdir. Telefon rehberi büyüklüğündeki bir belgenin pratik olabileceğini veya bir ülkeye hükmedebileceğini zannetmiyorum. Annan planı, seçmenlerin reddettiği ve ülkenin geleceği olamayacağına karar verdiği bir plandır.
Öte yandan (Annan) planın elde tutulması gereken unsurları vardır. Bu unsurlar çözüm arayışları için harcanan önceki çabalarda da vardı. Yaratıcılık, sabır, akıl ve dış destek gerekecek. Elbette Türk hükümetinin ne söylediği ve ne yaptığı anahtardır. Gerçekten de Sayın Erdoğan’ın, çözüm ve adanın bölünmüşlüğüne son vermek ve yeni sayfa açmak istediklerine ilişkin söylediklerini doğru kabul etmek istiyoruz.”
Gazete, Rubin’in, konuşmasının birçok noktasında (TC kökenliler, v.b.) ABD’de yaşayan Rumların endişelerini anladığını belirterek, şunları söylediğini yazdı:
“Kıbrıs’ın diplomatik başarısı”
“Türkiye de bazı katı tercihlerle karşı karşıyadır. Herkes bu görüşle karşılaşıyor ancak biz uluslar arası hukuktan yanayız. Uluslar arası toplumun bütün bu yıllar boyunca Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yanında durması, Türkiye’nin başka ülkeleri görüşlerine destek vermeye ikna edememesi Kıbrıs’ın diplomatik başarısıdır.”
Gazeteye göre, PSEKA toplantısı sırasında Rubin’e Rumların, “sakinleri Maraş’a dönmediğinde Türkiye’nin Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin katı kararlar alacağına nasıl ikna olacakları?” sorusu yöneltildi.
Maraş konusunun Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’in en üst sıradaki önceliklerinden olduğuna işaret eden Rubin, şunları söyledi:
“Türk liderlerden, Maraş’ı iade etme niyetine ilişkin gerçek bir taahhüt işitmeyi diliyorum. Zannederim bu ne kadar çabuk olursa, yeniden imarı da o kadar çabuk başlayacak. Zannederim bunun, müzakerelerin ilk konularından biri olması gerekecek. Yalnız hukuki ilkeler ve insanlara etkileri açısından değil, insanların iyi bir şeyler başarılmasının mümkün olduğuna inanmaları açısından da kritik”
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Rubin’in konuşmasından memnun
Gazete, kısa süre önce adayı ziyaret eden Rubin’in konuşmasının, Rum yönetimini gülümsettiğini belirterek, Rum Yönetimi Sözcüsü Vekili Viktoras Papadopulos’un “Sayın Rubin’in ifadeleri, ABD’nin, ekonomik kriz nedeniyle karşı karşıya bulunduğu zorlukların göğüslenmesinde Kıbrıs’ı destekleyeceği ve bu ülkenin (ABD) Kıbrıs’la bağlarını derhal güçlendirmek arzusunda olduğuna özellikle işaret ediyor” dediğini yazdı.
Habere göre, Papadopulos, Rubin’in Kıbrıs sorununu “Fiili durum haksızdır ve buna son verilmelidir. Annan planına geri dönmek iyi bir yaklaşım değildir. Türk hükümetinin ne söylediği ve ne yaptığı anahtar olacaktır” şeklinde tanımasının özellikle olumlu olduğunu söyledi:
Rubin’in, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Washington ziyareti sırasında ABD Başkanı Obama’nın Başbakan’ı derin ve detaylı bir tartışmaya çektiği açıklamasına da vurgu yapan Papadopulos, “Rubin tarafından ifade edildiği üzere, Lefkoşa’nın Maraş’la ilgili önerisine ABD’nin destek vereceğini değerlendiriyoruz” dedi.
Maraş ile ilgili sözü öne çıktı
Politis “ABD, Maraş Konusunda Ankara’dan Haber Bekliyor... Rubin Beğenildi” başlıklı haberinde, Rum yönetiminin Rubin’in Kıbrıs sorunu ve Anastasiadis hükümetiyle ilgili açıklamalarından çok memnun olduğunu ve Amerikan unsurunun hem arabuluculuğa bağlı, hem de bundan sonra atılacak adımlar konusunda Rum tarafının tezlerini benimsiyor gördüğünü yazdı.
Gazete Eric Rubin’in PSEKA’daki konuşmasında, (bir soru üzerine) Maraş’la ilgili “Ankara’dan kentin iadesiyle ilgili gerçek bir taahhüt işitmeyi beklediği sözlerinin öne çıktığını belirterek diplomatik kaynakların bu sözleri, “Ankara’yı hedef alan nokta atışı” olarak algıladıklarını ve şimdi ABD’nin Türk hükümetinden jest beklemekte olduğu yorumunda bulunduklarını yazdı.
Şimdilik Downer’ın uzaklaştırılması söz konusu değil
Habere göre, PSEKA toplantısı sırasında Rubin’e yöneltilen sorular arasında Aleksander Downer’ın Kıbrıs sorunundaki geleceği de vardı. Bu soru karşısında mesafeli duran Rubin, şimdilik uluslar arası unsur açısından Downer’ın uzaklaştırılmasının söz konusu olmadığını belirtti.
Rubin’in şunları söylediği kaydedildi:
“Kıbrıs sorunu ve müzakereler, BM himayesindedir (ABD’nin değil). Çerçeveden ve kişilerden memnun olup olmadıklarına karar vermek iki topluma kalmış. Geçmişte olduğu gibi, prosedürün yapısı veya arabuluculardan duyulan hoşnutsuzluk nedeniyle olguların yıkılması gibi bir durum varsa, o zaman pozisyon almalıyız.” (TAK)