New York Zirvesi'nin sonuçlarını, görüşmeci heyetin eski üyelerinden, CTP Dış İlişkiler Sekreteri ve milletvekili Özdil Nami ile yorumladık:
"BM yine şans verdi, artık uyanık olmalıyız"
Nami: Liderlerin tüm olumsuz rolüne rağmen süreç kesintiye uğramadı. Barışa bir şans verildi. Ancak artık uyanmak zamanı. Çünkü Genel Sekreter, çok ciddi uyarılar yapmıştır. Sayın Eroğlu, bu ciddi uyarıları halktan gizlese de, New York'tan çıkan sonuca karşı harekete geçmeliyiz.
-------------------------------------
NEW YORK ZİRVESİ'Nİ NASIL OKUMALIYIZ?
<<… Genel sekreter, "işinizi ciddiye alınız, artık çalışınız" mesajı verdi. Liderler bu mesajla mahcup olması gerekirken, bunu başarı gibi sundu...>>
<<… Uluslar arası Konferans ilk kez ön şarta bağlandı. Genel Sekreter, "güvenlik" ve "garantiler" dışındaki tüm başlıkların çözümlenmesini istedi, bu "iç konuların" çözümü halinde "uluslar arası konferansa" geçileceğini belirtti…>>
<<… Yurttaşlık, ana bir başlık haline geldi, BM bir anlamda Hristofyas'ın tezlerini destekledi, keyfi yurttaşlık dağıtımına başlatan Eroğlu ve hükümete yanıt verdi…>>
<<… İlerlenme sağlandığı söylenen AB, Ekonomi ve Güvenlik başlıkları, Talat-Hristofyas döneminde çok büyük oranda tamamlanmıştı. Bu başlıkların dahi kapanmadığı görüldü…>>
-------------------------------------
Kıbrıs sorununun çözümü yönünde önemli bir dönemeç olarak kabul edilen New York zirvesinden yeni bir "randevu" çıktı.
Kimi kesimlerin "Artık buraya kadar, herkes kendi yoluna" beklentilerini boşa çıkaran Birleşmiş Milletler, liderlere de "daha fazla çalışınız, öyle geliniz" mesajını net şekilde iletti.
Peki New York zirvesini nasıl okumalıyız?
New York Zirvesi'nin sonuçlarını, görüşmeci heyetinin eski üyelerinden, CTP Dış İlişkiler Sekreteri ve milletvekili Özdil Nami ile yorumladık.
İşte BM Genel Sekreteri Ban ki Moon'un açıklamalarından, Özdil Nami'nin yorumu:
"BU BAŞLIKLAR NEREDEYSE BİTMİŞTİ"
<<…. Bazı kilit konularda ilerleme sağlanmıştır denmiş ve bunlar ekonomi, AB ve güvenlik konusunun iç boyutları olarak sıralanmıştır. AB ve Ekonomi başlıkları Talat döneminde zaten neredeyse bitirilmiş konulardı. Güvenliğin iç boyutu da ayni şekilde polis sayısı vs gibi konulardan oluşan ve sorun olmayan bir konuydu. Yani bunlarda ilerleme olduğunun söylenmesinin pek bir anlamı yoktur. BM nin bunları tamamen olumsuz bir hava vermekten kaçınmak için buraya dahil ettiği açıktır…>>
"GÜÇ PAYLAŞIMI" NE OLDU?
<<… Genel Sekreter'in yazılı açıklamasında ” önemli alan” olarak ifade edilen Yönetim, Mülkiyet, Toprak ve Vatandaşlık konularında çok daha az ilerleme sağlandığı vurgulanmıştır. Burda dikkati çeken unsurlar şunlardır:
- Sadece “Yönetim” denmekte Türk tarafının önem verdiği “Güç Paylaşımı” ifadesi kullanılmamaktadır.
- Yönetim ve Güç Paylaşımı başlığı Talat döneminde artık sorun kalmamış bir başlık olarak değerlendirilirken şimdi “Toprak” ve “Mülkiyet” gibi hemen hemen hiç ilerleme sağlanmamış konularla birlikte anılır hale gelmiştir.
- Bu noktaya, "Türk" tarafının 4 Ocak 2010 tarihli paket önerisine sahip çıkılmaması nedeniyle gelinmiştir>>
"YURTTAŞLIK ANA KONU OLDU"
<<… “Vatandaşlık” ilk kez BM Genel sekreterince “önemli” ana konular arasında zikredilmiştir. Bu Rum tezlerine BM tarafından verilen açık bir destektir. Talat döneminde bu konu önemsiz bir seviyeye indirilmiş, 50 rakamı ile o döneme dair kayıtlı tüm KKTC vatandaşlarının Annan Planı’ndakine benzer bir yaklaşımla yeni devletin vatandaşı yapılacağı genel kabul görmüştü. Bunda elbette yeni keyfi vatandaşlıklar verilmemesi politikasının büyük etkisi vardı.
Yurttaşlık, gelinen noktada bu konu toprak ve mülkiyet gibi kapsamlı çözümün önünde engel ana konulardan biri haline dönüşmüştür. Bunun anlamı o konularda gibi bu konuda da artık bir ara formül aranması gerekeceğidir. BM nin bu adımı KKTC hükümetinin son dönemlerde vatandaşlık konusunda yapmak istediklerine de verilen bir yanıt niteliği taşıması açısından son derece anlamlıdır…>>
"YAPILMASI GEREKEN İŞLER VAR"
<<… Önümüzdeki iki ayda son aşamaya gelinmesi için daha çok çalışılması gerektiği konusunda Hristofias ve Eroğlu’un hem fikir olduklarını ifade eden açıklama, sürecin sonuna gelindiğini belirten bir ifade olarak yansıtılmaya çalışılmaktadır. Halbuki burada Genel Sekreter açıkça öyle bir aşamaya gelinmesi için daha yapılması gereken işler olduğunu ve liderlerin bununla hem fikir olduğunu söylemekten başka bir şey ifade etmemektedir…>>
"ÖN KOŞULA BAĞLANDI"
<<... Özel Danışmanı ve kendinin yardıma hazır olduğunu anlatan Genel Sekreter, Kıbrıs Türk tarafının aleyhine son derece önemli bir ifadeye yer verilmekdir . BM Genel Sekreteri Kıbrıs sorunun “iç boyutu” diye bir kavramdan söz etmekte ve uluslararası konferansa sorunun “iç boyut” u çözüldükten sonra geçilebileceğini ifade etmektedir. Bu tamamen Kıbrıs Rum tezlerine uygun bir söylev ve yaklaşımdır ve Türk tarafı açısından bu zirvede “vatandaşlık” konusundan sonra geriye düşülen diğer bir önemli konudur. Bugüne dek Türk tarafı konuların tamamı müzakere edildikten sonra uzlaşılamayan tüm konularda uluslararası yardım gerekeceğini ve bunun da konferansta gerçekleşebileceğini savunmuş ve bu yaklaşımı genel kabul görmüştür.. Artık bu zirveden sonra bu durum değişmiştir. İç konuları çözmek konferansa gidebilmek için sadece Rum tarafının değil BM’nin de bir ön-koşulu haline dönüşmüştür. ..>>