Birleşmiş Milletlerin (BM), Kıbrıs sorununun çözümü sürecinde üç aşamalı bir plan hazırladığı, plan için tarafların onayını beklediği iddia edildi.
Fileleftheros gazetesi “BM’den Üç Aşamalı Plan” başlığı altında verdiği haberinde, BM’nin Kıbrıs’taki çözüm sürecinde üç aşama içeren bir plan hazırladığını ve tarafların onayını beklediğini iddia etti.
Gazete, elde ettiği bilgilere göre, BM’nin Kıbrıs sorunundaki süreçte izlenecek, “stratejik anlaşma, boşlukların doldurulması ve planın kabulü veya reddini içeren” üç aşamalı bir plan hazırladığını savundu.
Plana göre ilk aşama, yaz aylarına kadarki sürede ara çözüme denk gelen bir stratejik anlaşma imzalanmasını içeriyor.
Gazete ilk aşamanın, yani stratejik anlaşmanın, bugüne kadar varılan uzlaşı noktalarına dayanacağını, müzakerelerin ise tarafların iki beşli zirvede sundukları tezlere, yani Guterres çerçevesine dayanacağını iddia ederek, Guterres çerçevesinin, BM Genel Sekreteri’nin eski Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide tarafından müzakereciler Andreas Mavroyannis ve Özdil Nami’ye sözlü olarak telefonda okunduğunu, bu yüzden sözlü kalmaya devam ettiğini yazdı.
Stratejik anlaşmaya varılmasının ardından ikinci aşama olan, anlaşmanın tamamlanması aşamasına geçileceğini, bu aşamada çözüm planının son şeklini alması yönünde müzakerelerin yapılacağını öne süren gazete, bu aşamanın ise zaman bakımında yılın sonu olarak öngörüldüğünü savundu.
Gazete, ikinci aşamanın tamamlanması sonrasında anlaşmanın referandumlara sunulacağını da belirterek, bu sürecin izlenmesi ve öncesinde liderler tarafından kabul edilen bir anlaşmanın olmasının referandumların önemini azaltmayı hedeflediğini öne sürdü.
Halkın referandumlarda izleyecekleri tutumdan korkan BM’nin bu şekilde vatandaşlara baskı yapmayı planladığını iddia eden gazete, anlaşmanın reddedilmesi durumunda ikinci bir şans daha olmayacağı ve bunun sonuçlarına katlanılmasının gerekeceği mesajının da vatandaşlara verileceğini savundu.
Gazete, BM’ye göre gayrı resmi takvimin 2018 yılı sonu olduğunu, 2019’da Türkiye’de seçimlerin yapılacak ve seçim propagandalarının başlayacak olması sebebiyle bu takvimin öngörüldüğünü öne sürdü.
Anastasiadis: “Müzakereler başlamalı”
Öte yandan Alithia gazetesi, Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis’in, Kıbrıs sorununun çözümü müzakerelerinin belirlenmiş temel çerçevesinde başlaması gerektiğini açıkladığını yazdı.
Habere göre Anastasiadis, Yunanistan’da yayın tapan “Ta Nea” gazetesine verdiği demeçte, “Kıbrıs sorununda durgunluk devam ettikçe bölünme tehlikesinin de daha görünür hale geldiğini, bu yüzden müzakerelerin, belirlenmiş temel içerisinde başlaması gerektiğini” söyledi.
“Müzakerelerin belirlenmiş statüde gerçekleşmesi gerektiğini ancak yeni koşullar ortaya koyan Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun açıklamalarına bakıldığında şu an için böyle bir şeyin görünür olmadığını” öne süren Anastasiadis, Rum Ulusal Konsey toplantısının hemen ardından Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yla görüşmeyi talep edeceğini yineledi.
Anastasiadis, müzakerelerin temelinin ve statüsünün belirlenmiş olduğunu, herkesin de buna saygı göstermesi gerektiğini belirtirken yeni görev süresi olan beş yıllık dönemde önceliğinin Kıbrıs sorununun çözümü, ekonomik kalkınma ve enerji planlarını hayata geçirmek olduğunu vurguladı.
Mavroyannis:“Süreç kaldığı yerden devam etmeli”
Öte yandan Haravgi gazetesi, AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu ve Kıbrıs Rum Müzakereci Andreas Mavroyannis’in Kıbrıs sorununa ilişkin açıklamalarına yer verdi.
Habere göre AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu, bir radyo programına yaptığı açıklamada, Anastasiadis yüzünden müzakere sürecinde yaşanan gecikmenin bir sabah Kıbrıs’ta iki ayrı devletle uyanma tehlikesini açık hale getirdiğini iddia etti.
Kiprianu, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in yeniden girişim başlatmak için iki liderden bazı koşulları kabul etmelerini talep ettiğini ancak Anastasiadis’in bundan bahsetmeyerek iç konularda uzlaşıya varılması ve ardından devam edilmesi koşulunu koyduğunu öne sürdü.
Kiprianu, AKEL’in bunu yıllardır söylemesine karşın Anastasiadis’in dinlemediğini, bu yüzden bugünkü çıkmazın yaşandığını da savundu.
Gazete, aynı programa katılan Rum müzakereci Andreas Mavroyannis’in ise, müzakerelerin kaldığı yerden devam etmesi gerektiğini söylediğini aktardı.
Habere göre Mavroyannis, Guterres’in her iki liderden de, çözüm çabalarına devam etmeyi, BM parametrelerinin ve Genel Sekreterin iyi niyet misyonunun devamını istedikleri, sürecin devam şekli, yöntemi ve çözüm için bazı takvimlerin olması gerektiği konusunda da uzlaşı yönünde mesaj beklediğini öne sürdü.
“Sıkı takvimleri kabul etmiyoruz ama bir bitiş tarihi olması gerektiği mantıklı”
Mavoryannis, Kıbrıs Rum tarafının “sıkı takvimleri kabul etmediğini ancak sürecin nihai bir bitişi olması gerektiğinin mantıklı olduğunu” belirtti.
Mavroyannis şunları söyledi: “BM Genel Sekreterinin fikri, iki tarafın, illaki de bütünlüklü bir çözüm anlamı taşımayacak bir sonuca, kabul edilebilir bir zaman çerçevesi içerisinde varabilecekleri şeklindir.”
Kıbrıs Rum tarafının Guterres çerçevesinde “bir konferansa BM Güvenlik Konseyi üyelerinin de katılımı gibi, bazı değişiklikler talep edeceğini” vurgulayan Mavroyannis, “Kıbrıs Türk tarafının, Crans Montana’da Guterres çerçevesini kabul etmemiş olmasına karşın, Kıbrıs Rum tarafıyla aynı istekte olacağını umut ettiğini” ifade etti.
Mavroyannis ayrıca, Crans Montana’da olanlara ilişkin tüm söylenenleri ise dedikodu şeklinde nitelendirdi.
Gazete, AKEL Genel Sekreteri Kiprianu’nun ise aynı radyo programında Mavroyannis’in sözlerine yanıt verdiğini ve duyduklarından ötürü duyduğu endişe ve üzüntüyü dile getirdiğini aktardı.
Kiprianu, Crans Montana’da olanların BM Genel Sekreterinin raporunda yer aldığını ve raporda Türkiye’nin tutumunun “yapıcı olduğunun” belirtildiğini ifade etti.
Kıbrıs Rum tarafının neden rapora tepki göstermediği ve BM’nin resmi belgesini değiştirme girişiminde bulunmadığı sorusunu dile getiren Kiprianu, “Mavroyannis’in, öneriler çekilse dahi masada kalmaya devam ettikleri şeklindeki açıklamasına katıldığını, ancak, buna rağmen neden Anastasiadis’in, önerilerini geri çektiği ve artık geçerli olmadıklarını söylediği” sorusunu da dile getirdi.