Boğa, sanat, yıkım…

Mert Özdağ

Hasbelkader sanatla uğraşan, eli yıllardır fırça tutan, sanatla ilgili okuyan, araştıran biri olarak müsaadenizle bugün sanatla ilgili yazacağım.

Paris'ten çıkalım, Roma'ya uğrayalım, Lefkoşa'da konuşalım istiyorum…

Eiffel Kulesi'ni bilirsiniz…

Kule, 1887 ile 1889 yılları arasında Gustave Eiffel'in firması tarafından, Fransız Devrimi’nin 100. yıl kutlamaları çerçevesinde inşa edildi. Kule, o yıllarda yüksekliği nedeni ile Paris halkının tepkisini çekmişti…

Hatta bazı sanatçılar devasa bir sokak lambasına benzetirken, bir fabrika bacası gibi Paris'in görsel itibarını zedeleyeceğini ileri sürdüler.

Böylelikle devrin sanatçı ve edebiyatçı çevresinde bir kampanya başlatılırken, bu kampanya süresince ünlü sanatçıların imzaladığı bildiriler dağıtıldı.

Kule şimdi Paris'in, hatta Fransa'nın simgesi…

Turistler üzerine çıkmak için sıraya giriyor…

Diğer yandan İtalya’nın başkenti Roma’da bulunan II Vittorio Emanuele Abidesi de öyle…

İnşa edildiğinde heybeti ve rengi nedeniyle halkın tepkisini çekmiş…

Şimdilerde kentin simgelerinden…

Barcelona'yı adeta sanata boğan Katalan mimar Antoni Gaudi’ye de “deli” diyordu kimileri…

Sanatı, çizimi o kadar farklıydı ki; bu ezber bozan çizim tepkilere de yol açıyordu…

Sanat, estetik böyle bir şey…

Biraz devrimci bir ruh ister, biraz deli, biraz sıra dışı…

                                                      ***

Şimdi Lefkoşa'da bir tartışma sürüp gidiyor.

Girne Kapısı yakınlarında yapılan ve gece karanlığında belediye tarafından sökülen 'boğa heykeli' tartışmasından bahsediyorum.

Yasallığına, iznine girecek değilim, tüm yazışmaları, tüm belgeleri okudum, inceledim.

Hatta taraflarla da konuştum.

Evet izin talebi var ve evet henüz resmen süreç tamamlanmış değil.

Konuşmak istediğim YDÜ ve Suat Günsel gibi bir gücün sanata olan ilgisini ve yaklaşımını doğru kullanabilmek ve okuyabilmek.

Girne Kapısı'ndaki eski Ziraat Bankası'nın bulunduğu bina, Vakıflar ve YDÜ işbirliğinde kent müzesine dönüştürüldü.

Bir süredir bu konuda yoğun bir uğraş var.

Suat Günsel'in sanata olan düşkünlüğünü bilmeyen yok.

Böylesi bir kurum, bir süredir resme, heykele, sanat müzesi kavramlarına yönelik bir atılım içerisinde…

Bir süre önce bizzat Suat Günsel ile bir sohbetimizde kendisine sormuştum, “Hocam, siz bir iş insanısınız, sanata olan bu ilginizin, bu girişimlerinizin maddi bir getirisi yok, neden bu işe giriştiniz?”…

Günsel'in verdiği cevap ilginçti…

Sanatın değerini anlatmıştı önce uzun uzun…

Ve Hitler'in sanatsal yapıları ile ünlü Prag'ı bombalamadığından bahsetti, "kıyamadı" dedi, "Bir kenti savaştan koruyacak olan sanattır" diye ekledi…

Bu cümle beynime kazındı.

Şehirlere, ülkelere yapılan sanatsal yatırımların, o kentleri, o ülkeleri dünyalı yapacağını, bir koruma kalkanı oluşturacağını, bir değer katacağını anlatıyor Suat Günsel…

Şimdilerde heykel konusunda girişimleri var.

Üniversite kampüsüne gidenler çevrenin ne kadar değiştiğini görecekler.

Onlarca heykel var kampüste…

Etkileyici…

Lefkoşa'da Girne Kapısı'na da kazandırılan Şehir Müzesi de bu adımların bir parçası.

Önüne konulan boğa heykeli de bir süredir kampüsteki ana çemberlerden birinde duruyordu.

Girne Kapısı yeri miydi? İzinleri alınmış mıydı, kentin dokusuna uygun muydu konularına girecek değilim, sanat bu şekilde tartışılmaz!

Hele hele de sosyal medyada bu konuda atışmak çok yakışıksız.

Resim çizen, okumaya başladığımdan beri sanatla ilgili bilgi toplayan biri olsam bile böylesi bir hadsizlik yapacak değilim.

Benim bildiğim ve izlediğim Lefkoşa Belediye Başkanı ile YDÜ yönetiminin bir süredir başka konularda bir gerilim içerisinde oluşu…

Bu nedenle bir 'karşıtlık' durumu var, ne yazık ki.

Heykel hasbelkader müze önüne yerleştirilince de başka “motivasyonlarla” faaliyete girildiğini çok net görüyorum, çok üzücü.

Lefkoşa'da bulunan ve sanata ilgi duyan YDÜ ile Lefkoşa Belediyesi'nin çatışmak yerine işbirliği yapmasını yeğlerdim ben…

Kimileri "kentin dokusu" diyerek cümleler kuruyor.

İki dönemdir Lefkoşa Belediyesi Başkanlığı'nı yürüten Mehmet Harmancı ile aynı kentte yaşıyoruz, bir birimizi kandırmayalım, kentin durumu ortadadır.

Hele hele sanat konusunda!

Lefkoşa'daki hizmet sorununa hiç girecek değilim, zaten bu yazının konusu da o değil.

Ancak birileri başka motivasyonlarla, zafer kazanmış gibi bir sanat eserini dozerlere yüklemeyi marifet sayıyorsa, orada sorun olduğunu söylemek de boynumuzun borcudur.

Umarım bir an önce kentin dokusunu, sanatını çehresini değiştirmeye aday bu girişimler işbirliği kapılarını aralar…

Umarım artık sosyal medyada birkaç 'like' almak için koca koca kurumları yönetenler sanat üzerinden böylesi bir gerilime girmezler…

Umarım Suat Günsel'in sanata olan ilgisi ile Lefkoşa Belediyesi işbirliği yapar ve kentin tüm kavşakları sanat eserleri ile donatılır…

Ve umarım artık didişmek yerine işbirliği, yakıp dökme yerine sanat, güzellik konuşulur…