Güzelyurt’ta toplum sağlığı ve çevreye zararları ile gündeme gelen, yoğun şikayet konusu olan gaminilerle (kömür ocakları) ilgili kapatma kararı var, sonuç yok. Gaminiler için ön görülen süre doldu, gözler işletme sahiplerine çevrildi ancak birçok gamini çalışmaya devam ediyor.
Gamini sahipleri konuyu mahkemeye taşıdıklarını açıklarken, yurttaşlar “Nefes alamıyoruz, soluduğumuz hava dahi şüpheli” diyor.
Fehime ALASYA
Öte yandan akşam saatlerinde yaşanan arbededen önce sabahleyin YENİDÜZEN’e konuşan taraflar, yaşananlardan ötürü rahatsızlık duyduklarını anlatmış, kömür ocaklarıyla ilgili demeç vermişti.
Bakanlar Kurulu'nun kapatılması yönünde karar ürettiği gaminilerin hala yandığından şikayet eden Mevlevi, Yuvacık ve Yayla sakinleri karara uyulmadığını iddia ederek, duruma tepki gösterdi.
Başbakan Hüseyin Özgürgün, eylül ayı ortasında ülkedeki gamini ocaklarının tümünün kapatılması yönünde Bakanlar Kurulu’nun karar aldığını açıklamış, ‘çokça şikayet olduğu’ nedeniyle bu ocakların tümünün kapatılması kararı alındığını belirtmişti.
4 Ekim tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararında ‘Odun Kömürü Ocakları’nın Kapatılması’ kararında işletme sahiplerine 30 gün süre verilmiş, bu süre zarfında tüm odun kömürü ocaklarının çevreye verdiği olumsuz etkiden dolayı kapatılmasına, kapatma ve yıkımla ilgili olarak ise bölge kaymakamlıklarının yetkili kılınmasına ilişkin karar verilmişti.
Gelinen süreci değerlendiren bölge sakinleri kömür ocaklarının bir an önce kapatılması gerektiğini belirtirken, kömür ocağı sahipleri ise kapatma kararı veya ithal kömür kararı ile iflasa sürüklenebileceklerini belirtti.
Kömür ocaklarının kapatılmasıyla ilgili kararı mahkemeye taşıdıklarını anlatan işletme sahipleri, mahkeme sürecinde olduklarını ifade ederek, tek istediklerinin kendilerine yeni bir yerde, modern sistem ile üretim yapma olanağının tanınması olduğunu belirttiler.
Yıllardır bilir kişi veya kişilerce denetlenmediklerinin altını çizen işletme sahipleri, işin uzmanı kişilerle kalıcı ve sağlıklı bir çözüme gidilebilineceğine dikkat çekti.
Vatandaşlardan ver yansın: “Köyde kokudan, dumandan durulmuyor”
Gaminilerin hız kesmeden yanmaya devam ettiğini belirten vatandaşlar, “Bıçak kemiğe dayandı, artık birlik olup yollara döküleceğiz” diyerek, eylem yapacaklarının sinyallerini verdi.
Kokudan nefes alamaz duruma geldiğini belirten vatandaşlar, bu konuya çözüm bulamayan siyasileri, koku altındaki köylerde yaşamaya ve olayın ciddiyetini kavramaya davet etti.
Kurul kararının ardından kapatılma işlemiyle ilgili hiçbir adım atılmadığını ifade eden bölge sakinleri, en kalıcı çözümün adaya kömürün ithal edilmesi olduğunu savundu.
Kapatma kararının ardından, siyasilerden hiçbir telefon ve görüş talebine cevap alamayan bölge sakinleri nefes almakta zorlandığını belirtti.
“Köyde kokudan, dumandan durulmuyor. Çoluk çocuğumuzun sağlığından endişe duyuyoruz” diyen vatandaşlar, bu soruna bir an önce çözüm bulunması için eyleme gitmeye hazırlığı içerisinde olduklarını belirttiler.
İşletme sahipleri: “Bilirkişiler denetim ve kontrolünde, uygun şartlarda bu işin sürdürülebilir”
Kendilerine gösterilecek yeni bir çalışma alanında yeni ve modern sistem kurup üretime devam edebileceklerinin altını çizen gamini sahipleri, 2012 yılından beridir yeni bir yer için talep ve girişimleri olduğunu fakat sonuçsuz kaldığını ifade etti.
Gelinen son noktada kapatma kararını mahkemeye taşıyan gamini sahipleri, bu yolla iflasa sürüklendiklerini savundu.
Kapatmanın çözüm olmadığından söz eden gamini sahipleri, bilirkişiler denetim ve kontrolünde, uygun şartlarda bu işin sürdürülebilir olacağını anlattı.
“Kaçak kömür ocağı işletmelerinin de bulunduğuna dikkat çeken gamini sahipleri, bunun yanında kaçak odunların da denetlenmesi gerektiğini savundu ve tüm bu denetimlerin uzun yıllardır yapılmadığını ileri sürdü.
Çevre Dairesi Abdullah Aktolgalı’dan dert yanan gamini sahipleri, devlet dairelerinde görevli bölümlerde, işinin erbabı kişilerin bulunması gerektiğini belirtti.
Vatandaşlar ne dedi? Vatandaşlar ne dedi? Vatandaşlar ne dedi?
Metin Pastırmacıoğlu:
“Seçim sürecine giriliyor, endişeliyiz, ya hiçbir şey yapılmazsa...”
Bakanlar kurulunda kapatılması kararının ardından bir hafta geçti, halen daha hiçbir şey yapılmadı. Köy çıkışındaki tarlalarda odun söktüklerine dair tabelası var, bölgeye de katkımız var diyor, olabilir ama bu bizi zehirleyebileceği anlamına gelmez. Odununu alsın, gitsin ama yakmasın... Seçim sürecine giriliyor, endişeliyiz, ya hiçbir şey yapılmazsa... Daha da aşırı yapmaya başladılar, köyde durulmaz oldu... Özellikle sabahları dışarıya çıkamıyoruz.
İlker Ağasoy:
“Yıkım kararı alındı ama yapılan hiçbir şey yok. Bugün yarın derken bizimle dalga geçiyorlar...”
Yıkım kararı alındı ama yapılan hiçbir şey yok. Bugün yarın derken bizimle dalga geçiyorlar... Kaymakamı görmek istiyoruz ama göremiyoruz, bizimle görüşmüyorlar bile... Gaminiler daha çok yanmaya başladı, köyde kokudan, dumandan durulmuyor. Çoluk çocuğumuzun sağlığından endişe duyuyoruz.
Mahmut Hamdi: (Yala Sağlık Araştırma ve Geliştirme Derneği/ Yayla SAĞ-GEL As Başkanı):
“Sundukları çözüm önerisinde de hiçbir ilerleme yapılmadı. Bize göre en iyi ve sağlıklı çözüm ithal kömürün gelmesidir”
Bakanlar kurulu kararı bizi çok sevindirdi fakat değişen hiçbir şey olmadı. 4 Ekim'de resmi gazetede yayınlanarak, 4 Kasım’da son bulacağı ve kapatılacağı yazıyordu ve bu sürenin de gaminicilerin stoklarından dolayı verildiği söyleniyordu. Fakat değişen hiçbir şey yok. Yazılı emirden sonra ilgililer bizimle olan iletişimini kısmen kesmeye başladı.
Bu işi yapanlar da bizim arkadaşımız dostumuz, fakat zehirlendiğimiz veya kanser olduğumuz gerçeğini değiştirmiyor. Bunu yaşamak istemiyoruz. Kimseyle karşı karşıya gelmek, kimsenin ekmeğiyle oynamak istemiyoruz. İthal kömür konuşulmaya başlanacak denildi ama hiç ses yok. Sundukları çözüm önerisinde de hiçbir ilerleme yapılmadı. Bize göre en iyi ve sağlıklı çözüm ithal kömürün gelmesidir. Filtrelemeden söz ediyorlar ama çıkan kirli suyu ne yapacaklar? İkinci bir CMC mi doğacak? Köy içerisinde bulunan baz istasyonlarıyla ilgili de hiçbir çalışma yapılmadı. Köylü bu konuyla ilgili de tedirgin.
Aydın Öztırak:
“İki hafta önce yine akciğer kanserinden birisi öldü. Her gece binlerce insan zehir soluyor”
Gaminiler eskisi gibi yanmaya devam ediyor. Bakanlar kurulu kararı var fakat uygulanmıyor. Top kaymakamlıkta... Biz kimsenin ekmek parasıyla oynamak istemiyoruz. Fon indirimi ve çeşitli kolaylıklarla işletmelerine devam etmelerini istedik. İki hafta önce yine akciğer kanserinden birisi öldü. Biz onlara saygı duyuyoruz ama onlar da bize duysun. Her gece binlerce insan zehir soluyor. Bakanlar kararı alınınca bu gamini sahipleri daha çok gamini yakmaya başladılar, daha çok odun stoklamaya başladılar. Bu nasıl olur?
Hüseyin Terzioğlu: (Yuvacık köyü Muhtarı)
“Bu yerler kapatılmazsa rahat nefes alamayacağız. Kendi çıkarları için bizi zehirliyorlar”
Ben Yuvacık köyünde kalıyorum, köyde yaşlı insanlar var ve tıkanıyorlar, insanları zorla öldürmeye çalışıyoruz. Her üç günde bir ambulans gelip alıyor, gece kokudan uyuyamıyoruz, kapatsak dahi koku eve siniyor. Bu yerler kapatılmazsa rahat nefes alamayacağız. Kendi çıkarları için bizi zehirliyorlar. Dünya standartlarında çalışacaklarını söylüyorlar ama bu ülkede bunun olacağına inanmıyoruz. Gelin bir yaz akşamı bizim evimizde oturun, oturamazsınız, maske takmak istersiniz... Üç beş kişi zengin olacak diye tüm halk zehirleniyor. İsteselerdi bu sistemi yıllardır yaparlardı, şimdi bıçak kemiğe dayandı da bunlar konuşuluyor... İddia ettikleri gibi de işçileri kayıt altında falan değildir. Arıyor şikayet ediyoruz, gelin siz kalın diyoruz, tamam diyorlar yine devam ediyor, artık bir olup yollara döküleceğiz.
Başak Piskobulu:
“Gıdaları geçtik, soluduğumuz hava dahi şüpheli. Yetkililer gelip onlar yaşasın bakalım oturabilecekler mi...”
Geceleri yaz aylarında pırl pırıl esen bir bölgede yaşamamıza rağmen kapı pencere açamıyoruz. Evde her yere bu koku siniyor, her gün her gece bu kokuyu soluyoruz. Yasa geçmiş ama halen daha yanmaya devam ediyor. Hamileyim ve soluduğum havadan endişe duyuyorum. Çevre dairesine de birçok kez şikayette bulunduk ama hiçbir adım atılmadı. Sağlığımızdan endişeliyiz, kimyasal madde soluyoruz. Gıdaları geçtik, soluduğumuz hava dahi şüpheli. Yetkililer gelip onlar yaşasın bakalım oturabilecekler mi...
Tansay Özen:
“Gamini sahipleri de bu işi yapacaksa halkı zehirlemeden yapmalı”
Halen daha tüm gaminiler hız kesmeden yanıyor, Mevlevi de on tane gamini var, onu da yanıyor... Halen daha bir sonuç alınamadı. Bölgede halen daha kapı pencere alınmaz, evin dışında oturamıyoruz. Nefes alamayacak durumdayız. Bence adada tüm gaminiler kapatılsın, ithal kömür gelsin ama gamini sahipleri de bu işi yapacaksa halkı zehirlemeden bu işi yapmalı. Yeni yasa çıktığında eski yasa hükümsüz kalırmış, bir taraf kapatacak derken diğer taraf katmayacağız diyor, yani kaymakam farklı söylerken, bakanlar farklı konuşuyor, kim doğru söylüyor bilemiyoruz...
GAMİNİ SAHİPLERİ NE DEDİ?
"Savcılıktan Bakanlar Kurulu'nun kararının yanlış olduğunu öğrendik"
Önder Zaim:
“İşten anlamayan insanlar daire başında oturuyor ve bu memlekette iş üremiyor…”
Yıkımın doğru bir karar olmadığıyla ilgili mahkemeye başvurduk. Ekmek kavgası veriyoruz. Mahkeme süreci başladı. Savcılıktan bakanlar kurulunun bu konuyla ilgili bu kararın yanlış olduğunu öğrendik. Başbakanlığı çevre dairesi yönlendirdi. Çevre dairesi müdürü olan Abdullah Aktolgalı, bu işlerle ilgili geçmişe dayalı olan bazı kararlarla ilgili yanlış bilgiler verdi. Devlet bireyleri her konuya hâkim olmalı, medeni ülkelerde bu böyledir. Aktolgalı’nın yanlış yazışmaları ve bilgi aktarımı yüzünden bakanlar kurulu yanlış bir karar aldı. Veteriner bir adamın o kurumda olmasını anlamakta zorlanıyoruz, herkes okuduğu alan çerçevesinde hizmet versin.
Savcılık, bakanlığın yanlış bir karar aldığını kabul etti. Aktolgalı’yı kınıyoruz.
Kimse işini yapmıyor, veteriner olan çevre dairesinde, hukukçu olan bir kişi tarım dairesinde çalışıyor. Bu ülkemizin eksikliği… Üç celseye girdik, bu celselerde bakanlar kurulu kararının böyle bir karar alamayacağı konuşuldu.
Dünyanın yedi ülkesine gidip kömür ocaklarını araştırdım, yeni sistemleri buldum, şirketler ile Letonya'da anlaşma yaptım. Çevre dairesine de sunup uygunluk belgesi aldım. Bize yeni yer verilmesi ve yatırım için destek beklerken kapatma kararı ile karşılaştım. Kimsenin rahatsız olmasını istemem, bize yeni bir yer göstersinler ve yeni bir yerde, yeni bir sistem ile işimize devam edelim. Yeni sisteme geçer geçmez eski sitemi kapatmaya ve kömür ocaklarını yıkmaya hazırız.
2015'te alınan bakanlar kurulu kararının gerçekleşmesini ve bize yeni bir yer alınmasını bekliyoruz. Ara emri almak için mahkemeye başvurduk. Şu an bu konular araştırılıyor. 2012 yılından beridir bana yeni bir yer verilmesi için çaba sarf ediyorum.
Yerli üretime destek veriyor, uygun kalite ve fiyata kömür üretiyoruz. Kapatılmamız ekonomiye de çok büyük zarar verecek, vatandaşın cebini yakacak. Güneyde 3 kiloluk kömür 25 TL'ye denk geliyor, bizde 9 TL... Bizi yönetenler bilirkişiler değil, bilinçsiz kişilerdir. Bıçak kemiğe dayandığı zaman herkes konuyu anlayıp çözüm üretmek için çaba sarf ediyor ama iş işten de geçiyor. Başbakan diyor ki Çevre Bakanı bana önerge getirdi, Çevre Bakaı da diyor ki önerge getirmedim, ispatlayın istifa edeyim... Resmi gazetede ise önerge numarası veriliyor, biz böyle bir memlekette yaşıyoruz...
Yıkalım, uzak bir yerde yenisini yapalım, zarar edelim razıyız ama yeter ki bizi denetleyenler olsun... İşin erbabı kişiler bizi denetlesin, yönlendirsin, ceza kesip, yasa koyup uygulasın… Ama bunlar olmuyor. İşten anlamayan insanlar daire başında oturuyor ve bu memlekette iş üremiyor… Gece yatıyoruz, sabaha ne olacak bilemiyoruz, bu çok kötü...
Saffet Binatlılı:
“Her gelen giden farklı bir şeyler söyledi, yıkanlar oldu, yapın diyenler oldu... Ama hiçbir zaman bir bilirkişi bize yol göstermedi”
Sözlü olarak mahkemede haklı olduğumuzu söyleyip çözüm bulacaklarını söylediler. Aktolgalı, bu işin uzmanı değil, bu mevkide ne işi var... Çevre Dairesi Müdürü Abdullah Aktolgalı'dan şikayetçiyiz… Bakan da başbakan da saygı duyuyorum çünkü bu adam bu işi bilmeden herkesi yanlış yönlendirdi. Aylardır huzursuzuz, rahat uyku uyuyamıyoruz. 14 tane sigortalı personelimiz var, zordayız... Bir rahatsızlık var, kabul ediyoruz ama biz de mağdur olmadan bu olayı çözelim... Gelinen süreçte ne olacağını mahkeme sonucu göreceğiz. Biz her yola varız, bizi başka yere de taşısalar da varız. Biz kimseyi rahatsız etmek istemiyoruz, zarar pahasına yeni bir sistem ile yeni bir yere taşınmasına razıyız. Yarın bize işlerimizi kapatsalar yeni bir yer açana kadar ne yaparız. Şimdi hükümet de değişebilir, onun da kaygısı fazla, ya hükümet değişirse gelen ne diyecek, her gelen giden farklı bir şeyler söyledi, yıkanlar oldu, yapın diyenler oldu... Ama hiçbir zaman bir bilirkişi bize yol göstermedi. Hükümete gelen bir parti tanıdığı olan bir müzik öğretmenini alıp orman dairesine veya çevre dairesine koyabilir, her şeyi bekliyoruz. Biz bilir kişi olsa, tüm konuya hâkim olsa bu iş bir günde çözülür. 2005 yılında 38 tane gaminim vardı, gelip oturdular, çevre bakanı ve kaymakam geldi, görüştük, gaminilerimin hepsini yıktım, 12 tane bıraktım, 2 tane gamini yakmak koşuluyla başladık. Üç işletmede toplam 6 tane ocak yanacaktı. Biz bu şarta uyduk ama kaçak olan işletmeler türedi, kaçak olanlar bu işe devam etti, herkes de bizden bildi…
Kaçak olan birçok kişi var, onlar fazlasıyla gamini yakıyor, dolayısıyla 30 ocak yanıyor ve şikayetler artıyor. Kaçak olarak birçok kişi bu işi yapıyor. Neden bu kaçaklara dokunamıyorlar? Biz milyarlarca sigorta parası ödüyoruz, tüm yatırımlarımız yapıyoruz. Kayıtlı üç firma var ma abu işi yapan onlarca kaçak var. Devlet tarafından kontrollü, yeni bir sistem ve yeni bir yer ile biz üretimimizi kesmeden işimize devam edelim. Orman dairesi kaçak odunları dahi gözetlemeli, devlet kontrol etmeli, denetlemeli, uzun yıllardır hiçbir kontrol yok. Bu yetki orman dairesinden alınıp çevre dairesine verilince bu denetimler ortadan kalktı...