TL’nin erimesiyle ilgili ortaya çıkan yıkımı biraz olsun azaltmak için hükümet bazı önlemleri açıklamaya ve uygulamaya sokmaya devam ediyor.
Daha önce kiralarla ilgili bir kur sabitlemesi yapılmış ama resmi gazetede yayınlanmadan herhalde bazı tepkiler gelmiş olmalı ki yeniden kur sabitlemesi yapıldı ve uygulamaya girdi.
İlk kur sabitlemesine bakıldığında açıklanan miktarlar Ocak başında uygulanan döviz kurları olduğu görülürken önceki gün açıklanan yeni kurların ise Haziran ortasında ortaya çıkan kurlar olduğu görülebiliyor.
Yani ilk açıklanan kurlardan oldukça yüksek değerler açıklandı. Örneğin ilk açıklanan kurlarla 400 Stg kira ödeyen biri 2,080 TL karşılığı ödeyecekken, yeni açıklanan kurlarla bu miktar 2,520 TL’ye çıktı. Tabii ki emlak sahipleri için iyi bir artış ortaya çıkarken kira ödeyenler için iyi olmadı.
Üstelik de bu konu da bu kez kiracı ile kiralayan arasında bir kavgaya neden olacak bir gelişme… Kiracı kirasını sabit kurdan TL ile ödemek isterken kiralayan bu miktarı (iyi niyetliler dışında) döviz olarak isteyecektir.
Plajlara giriş konusuna benzeyecek bu da… Anayasa gereği plajlara girişin serbest olması gerekiyor ama Girne kıyılarında bu yasa çalışmıyor ya… Onun gibi işte… Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik de iyi niyetli olarak “giriş ücretsizdir, ısrarcı olun” çağrısı yaparken bu hakkını kullanmak isteyenler işletmecinin sandalyeli saldırısıyla! karşılaşıyorlar ya… Bu konu da kavgalara gebe bir konu maalesef…
***
Öte yandan başka bir sorun; Taşkent Doğa Parkı’nın sahibi Kemal Basat sosyal medyada örnek veriyor; “2 sene önce bir daire satın aldım, yüzde 25’ini peşin ödedim, geri kalanı için de banka kredisi aldım. Daireyi aldığım bölgedeki kiralar 400 Stg civarında olduğu için banka taksitini de 400 Stg'ye ayarladım. Evi 400 Stg'ye kiraya verecek, aldığım krediyi de bu para ile 8 senede kapatacaktım.
Aradan 2 sene geçti, şimdi devlet bana diyor ki senin kira olarak aldığın 400 Stg'nin kuru 6.30 TL ama bankaya ödeyeceğin 400 Stg'nin kuru 8.07 TL(paylaşılan gün kuru).”
Bu da başka bir değerlendirme… Yani TL’nin erimesinden bütün kesimler olumsuz etkilenirken bu konuda yapılması düşünülen veya yapılan bazı önlemler de başka sorunlar ortaya çıkarıyor. Böyle bir durumda bankaların alacakları döviz kuru da sabitlenmeli… Olabilir mi bilmiyorum ama emlak zengini kişilerle, sadece bir ev alıp taksitini ödemeye çalışanların aynı kategoride olmamaları gerekiyor.
Yani çareler de “boşa konup dolmayan, doluya konup almayan” bir durum olabiliyor bazen…
***
Bir de başka konu; Herkes sosyal medyada “elini taşın altına koyma vakti” diyerek kahramanlık yapıyor ya… Onu yazan aynı kişinin elini taşın altına koyma zamanı geldiğinde grevlere, eylemlere başvuruyor. O zaman “elini taşın altına koyacak kişi” kim diye merak ediyorum!..
***
Şunu da kabul etmek gerekiyor; Şu an hükümette şu veya bu var diye değil… Ortada hükümetin veya bu ülkenin kendinden kaynaklı olmayan, tamamen Türkiye’den, TL kullanımından kaynaklı bir kriz var. Bu krizi aşabilmek için veya en az yarayla atlatabilecek şekilde bir şeyler yapılmaya çalışılıyor. Ek mesai ödememek değil, sadece bu ek mesailerden biraz kesinti yapılmadan krize karşı nasıl bir eylem planı yapılabilir, biri çıkıp anlatsın lütfen!