Balkan Araştırmacı Gazeteciler Ağı BİRN’den Haris Rovcanin’in “Bosna’daki katliam faillerinin son 30 yıldır aranmakta olduğu” yönündeki araştırmacı gazetecilik örneği yazısını, okurlarımız için derleyip özetle Türkçeleştirdik. 1 Eylül 2022’de BİRN’de yer alan yazıda özetle şöyle deniyor:
*** Temmuz 1992’de Bilcanı köyünde Boşnak Sırp kuvvetler tarafından öldürülen 200 kişi arasında dört aylık bir bebek de vardı… Bu dört aylık bebeğin adı Amila Caferağiç idi... Annesiyle birlikte öldürülmüş ve bir toplu mezarda kalıntıları bulunarak kimliklendirilmiş, sonra da diğer katliam kurbanları gibi defnedilmiş... BİRN’in mahkeme arşivlerini araştırmasında, haklarında hiçbir zaman dava açılmamış üç olası şüpheli şahıs bulunuyor.
*** Milan Tomiç, 10 Temmuz 1992’de Bosna’nın kuzey batısındaki Bilcani köyünde neler yaşandığını anlatmayı pek sevmiyor – buradaki katliamda 200’den fazla insan öldürülmüştü…
*** Tomiç, komşu köy Sanika’da polis karakolunun şefi idi ve o gün karakolun resmi kayıt defterine imza atmıştı – aslında o gün Bilcani’de bir “temizlik operasyonu” vardı, bu, aynı zamanda insanların esir alınmasını da içeriyordu. Polis kayıtlarında öldürmelere dair herhangi bir ibare yok ancak operasyonun “başarılı” olduğu ifade edilmiş.
*** Bu belge, Eski Yugoslavya için Uluslararası Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmalarda kanıt olarak kullanılmış Lahey’de – duruşmalarda da bazı görgü tanıkları, Tomiç’i cinayetlerin işlendiği okulun yanında gördüklerini belirtmişler fakat Tomiç’e karşı hiçbir soruşturma yapılmamış. BİRN’e röportaj vermeyi reddeden Tomiç, 1992’de o gün Bilcani’de yaşananlarla ilgili herhangi bir sorumluluk üstlenmeyi reddediyor.
*** Bu araştırma için BİRN, Bilcani’deki katliamla ilgili Lahey Mahkemesi kararlarını analiz etti ve hayatta kalmış insanlarla konuştu. Belgelere ve görgü tanıklarının ifadelerine bakarak BİRN, haklarında hiçbir dava okunmamış olan üç olası kuşkulu şahıs belirledi – bunlar Sanika polis şefi Milan Tomiç, yardımcısı Petar Mihiç ve Boşnak Sırp Ordusu Sanika Birliği komutanı Jovan Kevaç’tır.
*** Bilcani’deki cinayetler için Bosna-Hersek’teki mahakemeler tek bir şahsı mahkum etmiş, diğer iki kişi serbest bırakılmış ve bir diğer şüpheli şahıs ise, suçlamalar getirildikten sonra vefat etmiş.
*** BİRN’in Boşnak Sırp askeri ve siyasi yetkililerin Lahey’deki mahekemedeki duruşmalarında sunulan kanıtları inceleyip analiz etmesi onucunda, en az on diğer olası kuşkulu şahsın varlığını ortaya çıkarıyor – bunlar 10 Temmuz 1992’de Bilcani’deymişler fakat hiçbirine karşı herhangi bir dava okunmamış.
*** Makbule Mesanoviç, savcılara 21 yaşındaki oğlu Admir’in ölümünden sorumlu olanlarla ilgili olarak çok yardım ettiğini, oğlunun Saraybosna Üniversitesi’nde elektrik mühendisliği fakültesinde öğrenci olduğunu, eşi Hayreddin’in de Bilcani’de bir ilkokul öğretmeni olduğunu anlatıyor. Eşini ve oğlunu son kez 10 Temmuz 1992’de görmüş, askerler kapıyı yumruklamışlar, Bilcani yakınlarında ailelerine ait evin kapısını...
*** Makbule Mesanoviç’e göre eve gelenler arasında soyadı Kovaçeviç ve Lakiç adlı iki kişi varmış, ayrıca “Dragan Rosin” diye hitap ettikleri, oğlu yaşlarında genç bir adam daha varmış – bunlar sabah erken saatte evlerine gelmişler, diğer üç adam da yakınlardaki başka evlere gitmiş.
*** “Kalktım, pencereyi açtım, bu adamları gördüm. “Erkekler dışarı” dediler...” diye hatırlıyor – eşi hemen dışarıya çıkmış, oğlu ise botlarını arıyormuş, bir esir kampına götürülmek üzere tutuklanacağını zannetmiş... “Oğlum bana öyle bir bakmıştı ki, bunu asla belleğimden silemiyorum” diye anlatıyor Makbule Hanım...
*** Kısa süre sonra ateş açmaya başlamışlar ve pencereden baktığında, komşuları İsmail Müezzinoviç’in öldürüldüğünü görmüş. Oğlunun ve eşinin öldürüldüğünü görmemiş fakat onlardan geride kalanlar, savaştan sonra yapılan kazılarda bir toplu mezarda bulunmuş...
*** Bilcani’ye ilişkin kanıtlar pek azdır fakat hayatta kalanların tanıklıklarıyla birleştirilince bunlar Lahey’deki mahkemede Bilcani’de işlenmiş suçlara ilişkin verileri ortaya koymak için yeterli olmuş.
*** Savaş döneminde Boşnak Sırp polis yetkilisi olan Miko Stanisiç ve Stoyan Zuplyanin’e karşı, aynı zamanda o dönem Boşnak Sırp Parlamentosu Başkanı olan politikacı Momçilo Krayisnik’e karşı açılan davalarda verilen kararlara bakıldığında Boşnak Sırp Ordusu ile Beyaz Kartallar paramiliter grubunun Bilcani’ye ilk kez 1992’nin Mayıs ayı sonlarında geldikleri belirtiliyor – buraya silah arama gerekçesiyle gelmişler. Silah falan bulamamışlar, Haziran ayı sonlarında köyde bir kez daha arama yapmışlar.
*** “Yürekteki Bilcani” adlı derneğin sekreteri olan Raif Hodziç, 10 Temmuz öncesindeki haftalarda yakınlardaki çeşitli savaş cephelerinden dönmekte olan eski Yugoslav Halk Ordusu askerlerinin ve Beyaz Kartallar gibi paramiliter oluşumların yanısıra, Boşnak Sırp Ordusu’nun Altıncı Krayina Birliği’nden de askerlerin köye gelmiş olduğunu hatırlıyor. Hodziç, “Bizleri itip kaktılar, köyde yağmalama yaptılar ve kötü davrandılar ve ilk cinayetler işlenmeye böylece başlanmıştı” diye anlatıyor.
*** Lahey Mahkemesi dökümanlarına göre 10 Temmuz’da ise yakınlardaki Klyuç kentinden Boşnak Sırp Ordusu 17nci Hafif Süvari Birliği ile yakınlardaki Sanika köyü polis karakolundan subaylar Bilcani’ye gitmişler ve birlikte “yolları kapatıp, arama yapıp, arazide temizlik harekatına” girişmişler.
*** Köyde bu katliamdan hayatta kalanlar, esas saldırganların Klyuç’tan 17nci Hafif Süvari Birliği ile Sanika Taburu ve bu taburun üçüncü birliği ile Sanika köyünden polis subayları ile yedek polisler olduğunu anlatıyorlar.
*** Lahey Mahkemesi kararlarına göre o gün Bilcani’de evlerinden Boşnak Sırp Ordusu’nun askerleri ve polis tarafından evlerinden alındıktan sonra 200 kişi öldürülmüş. Kurbanlar arasında kadınlar, yaşlı insanlar ve dört aylık bir de bebek bulunuyormuş.
*** Boşnak Sırp Ordusu komutanı Ratko Mladiç, diğer savaş suçlarının yanısıra, Bilcani’nin de bulunduğu Klyuç belediyesinde işlenmiş olan savaş suçlarındaki sorumluluğundan ötürü mahkum edilmiş. Mladiç’in duruşmasındaki karara göre Bilcani’deki katliam, okul binası ve çevresinde işlenmiş, bir kısım insan ise esir alındıktan ve okuldan otobüslerle götürüldükten sonra öldürülmüş. Lahey Mahkemesi kararlarında on kişiden söz ediliyor – bu on kişiyi, bazı görgü tanıkları o gün okulun yakınında görmüşler ya da okul binasına gitmeleri söylenmiş bunlara...
*** Koruma altına alınan bir görgü tanığı, “Tanık RM-010” koduyla alınıyor ve Mladiç’in duruşmasında verdiği ifadede, eli ayağı sağlam olan köylülerin yakındaki tarlada toplanmalarının istendiği, sonra da Bilcani’deki okula kadar kendilerine eşlik edildiğini, burada okulun avlusunda katliamın başlamış olduğunu anlatmış. Geriye kalan tutuklular ise bir otobüse bindirilmiş ve Klyuç’taki tutuklularla değiş tokuşta kullanılacakları söylenmiş kendilerine.
*** Sözkonusu görgü tanığının ifadesine göre hemen ardından otobüs durdurulmuş ve Sırp askerleri dört Boşnak erkeği dışarı çıkarmışlar, sonra dört kişi daha çıkarmışlar, bunlar arasında bu ifadeyi veren görgü tanığı da varmış... “İki askeri polis bizi bir eve götürdü. Grubumuzda en önde olan Boşnak “Aman Tanrım, bu da ne?” dedi, sırtıma silah dayanmıştı... Otların üstünde dört ceset gördüm... Koşarak oradan kaçmaya çalıştık, bize ateş etmeye başladılar. Hemen önümde olan Besim yere düştü, sırtında iki koca delik vardı... Bacaklarım göyverdi ve onun yanına yığıldım...” diye anlatıyor bu görgü tanığı. Sonra da yavaş yavaş sürünerek yakındaki ormana gidip saklanmış, sonra da kaçmayı başarmış.
*** RM-010 koduyla sınıflandırılmış olan koruma altındaki bu görgü tanığı ifadesinde ilkin toplandıkları tarlada Marko Semerciye’yi gördüğünü de anlatıyor – bu adam daha sonra Bilcani’deki suçlardan ötürü Boşnak devmet mahkemesi tarafından yedi yıl hapse mahkum edilecekti.
*** Semerciye, savaştan önce Bilcani’deki okulda öğretmenlik yapıyordu. Boşnak Sırp Ordusu’nun 17nci Hafif Süvari Birliği’ne bağlı Sanika Taburu’nun Üçüncü Birliği’nin komutanı olarak suçlu bulundu mahkemede – suçlamada bir grup Boşnak sivili emrindekilerle birlikte okula götürdükleri ve burada tanımadığı bir polis çavuşuna bu sivilleri vermiş olduğu belirtilmekteydi.
*** Boşnak savcılığı daha sonra 17nci Hafif Süvari Birliği komutanlarından Drago Semerciye’ye de dava okudu, Klyuç bölgesinde insanlığa karşı suç işlediği gerekçesiyle ki buna Bilcani’ye yönelik saldırı da dahildi fakat duruşması hiçbir zaman gerçekleştirilemedi çünkü 2021 yılında Sırbistan’da öldü bu sanık.
*** 9 Temmuz 1992 tarihini taşıyan ve 17nci Hafif Süvari Birliği İkinci Taburu Komutanı Semerciye tarafından imzalanan emirde, bir rehber ekip, askeri polis ve polis ekibiyle birlikte Aşağı Bilcani’nin yanısıra Domazeti, Botonyiçi, Yabukovaç, Osmanoviçi ve Brkici köylerinin kuşatma altına alınıp aranması ve “temizlenmesi” emrediliyordu. Lahey Mahkemesi’nde Bilcani’ye ilişkin davalarda kanıt olarak sunulan bu emirde ayrıca Sanika polis ekibine de ekstradan bir görev verilmiş ve Bilcani yakınlarında barikat kurmaları ve “kuşkulu” insanları kontrol ederek “aşırı vakaların” Klyuç’taki Kamu Güvenliği Karakolu’ndaki polise daha ileri inceleme için gönderilmeleri belirtilmekteydi.
*** Sanika polis karakolundaki resmi kayıtlar, karakol komutanı Milan Tomiç tarafından 10 Temmuz’da imzalanmış ve Sanika Tabur komutanı Yovan Kevaç tarafından polise “kendi ünitelerinin arama ve yok etme operasyonu yapacağı, bunları Yukarı ve Aşağı Bilcani’de gerçekleştirecekleri” ve bu operasyona Sanika polis karakolundan da polis subaylarının gerektiği sayıda katılmasının zorunlu olduğunu bildirdiği yazılmıştır.
(Devam edecek)
(BIRN’den özetle derleyip Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN).