‘Bir başka gazetecilik’ anlatmak istiyorum size, bugün...
Öyle ‘özel bir gönderme’ falan da değil...
Yine de ‘revaçta’ bir yöntem...
Yalnızca düşünmeniz için...
***
Mesela…
… “Askerlik uzlaşısını ele geçirdik:
6 ay!..”
Manşetten çakarsınız…
Kapış kapış gider…
***
Ertesi gün bir açıklama:
“Böyle bir uzlaşı yoktur, medyaya yansıyan haberler gerçeği yansıtmıyor…”
Siz yeni bir kurgu yaparsınız:
- “Hükümette askerlik çatlağı…”
- “6 aylık uzlaşıya falanca karşı çıktı, üç ismin istifası cebinde!..”
Ve yine gazete kapış kapış…
Sosyal medya yıkılır:
- İstifa edecek olanlar kimler?
***
Ertesi gün…
Karar çıkar…
“Dağ fare doğurdu” dersiniz!..
Sosyal medya yıkılır!..
“General noktayı koydu” dersiniz!..
Size yanıt vermekten usanırlar…
“Haberimiz yalanlanmadı”, dersiniz!..
Ve sorarsınız:
“Bu ülkeyi kim idare ediyor?”
Patlar gider!..
***
Daha ertesi gün “perde arkası”nı yazarsınız (!)
- 6 aylık askerliği kim önermişti!..
- Aslında kimler kabul etmişti.
- 30 yaş sonrasını kim bağışlamıştı…
- Kim karşı çıkmıştı…
- Tam ‘uzlaşma’ sağlanmışken işi kim bozmuştu…
Sosyal medyada ardı arkası kesilmez yorumların…
Yerden yere vurmalar mı istersiniz, kükremeler mi?
‘Bildiri’ üretim fabrikası örgütler de indirir en sert sloganları böğrüne böğrüne…
Sürmanşete döşersiniz:
“Yayınlarımız büyük yankı getirdi…”
***
Hepsi hepsi bir klavye, bir de çalışır durumda Windows yeter!..
Sizi konuşurlar...
“Gündemi” belirlersiniz (!)
Böyle de bir ‘gazetecilik’ vardır işte…
Tutar mı, tutar!..
Satar mı satar !..
Ve hatta ‘yalan’ı bilse de ilk işi sizi okumak olur çoklarının en önce…
Boşuna dememiştir Cem Karaca…
“Yalan da olsa hoşuma gidiyor,
söyle !..”