“Girmek yasak.”
Bir ülkenin, kendi evine kimi kabul edeceğine karar verme hakkı vardır.
Evrensel hukuğun ve insan haklarının çerçevesini korumak şartıyla!
Uygun sebepleri varsa elbette…
* * *
Kıbrıslı aydınları kabul etmiyor Türkiye!
Listede kimler var bilmiyoruz.
“Terörist” muamelesi yaparak tehdit gördüklerinin tümü hayatını aklıyla, bilgisiyle, fikriyle, düşüncesiyle kazanan insanlar!
“Gelemezsiniz” diyor, onca pisliğin gelip geçtiği yerden…
* * *
Teröristi, tetikçiyi, çete liderini “milli” hava yolu ve “sahte” kimlikle adaya gönderen zihniyet, bu ülkenin bilge insanlarını kabul etmiyor.
“O iş tamam” diyen vurucu timini kendi görevlendirdiği komutan tarafından misafir eden anlayış, “garantör” hakkını giderek bir zulüm aracına dönüştürüyor.
Ne söyleseniz ya da ne kadar itiraz etseniz umursamıyor.
Çünkü burada her dediğini onaylayan, kendi yurttaşını umursamayan, yurdumuzu altın tepside sunan, haysiyetini ve onurunu hiçleştiren, demokrasiyi ve iradeyi paspas yapan yandaşlar bulmuş!
* * *
Kuklalarına güveniyor kuklacı!
Kuklalar “sahibine” tapıyor.
Dışişleri dış kapının mandalına dönüyor, içişlerine dış karışıyor.
İçine dışı kaçmış bir yerde iş çığırından çıkıyor.
* * *
Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşı değilseniz eğer tutsaksınız artık!
İşte böyle “kurtarıldınız.”
Hepimize söylenen şu aslında, “eğer özgürce seyahat etmek istiyorsanız, özgür olmadığınızı razı olacaksınız.”
Tutsak olduğunuzu kabullenecek ve böylece size çizilen sınırlar içinde uçacaksınız.
Tek kafes, tek millet!