Bravo Zorlu Töre

Serhat İncirli

Zorlu Töre, bir Türk milliyetçisidir…
Siyasi görüşlerimiz asla yakın duramaz…
Ama Zorlu Töre, belki de son yıllarda, “milliyetçi” kesimden beklediğimiz tek açıklamayı yapmayı başarmış ve anında da Ersin Tatar’ın saray gazetesi tarafından tehdit edilmiştir…

-*-*-

Zorlu Töre, Kıbrıs Postası Tv’de, Erçin Şahmaran’ın programına konuk oldu.
Ve bu programda, devletin yeni ismi ile ilgili olarak bazı görüşler ortaya koydu…

-*-*-

Neydi bu görüşler?
Kısaca bakalım…

-*-*-

Töre, “… Bunu (devletin isminin değiştirilmesini) ciddiye alınacak bir gelişme olarak görmedim” dedi.
İsim değişikliğiyle neyin amaçlandığının etraflıca konuşulması gerektiğini kaydeden Töre, “Şu anda KKTC iyi bir yolda ilerliyor” ifadelerini kullandı.
Töre, “… Anayasal isim olan KKTC’yi kullanmaya devam ediyorum… Hitaplarımda KKTC demeye devam ediyorum. İsim değişikliği izah gerektiren bir konudur. ‘Ben söylerim, siz de kabul edin’ tarzı bir anlayış olmamalı” diye konuştu.
Zorlu Töre, Cumhuriyet Meclisi’nin ve hükümetin gündeminde KKTC’nin isminin değişmesiyle ilgili bir konu olmadığını da sözlerine ekledi.

-*-*-

Tatar’ın sarayında üretilen, Tatar’ın her gün özel demeç verdiği, künyesiz ve “yasadışı” ama polis korumasındaki gazete ne mi yazdı?
Töre’nin okuduğunu anlamadığını öne sürdü…
“Bilir bilmez konuşmayın” diye de tehdit etti… 

-*-*-

Aynı gazete, “Recep Tayyip Öyle istiyorsa, öyle olacak” mesajını açık ve de seçik bir şekilde vermekten de geri durmadı… 

-*-*-

Ben ne mi diyorum?
“Bravo Zorlu Töre” diyorum… 
Özellikle, “Ben söylerim, siz de kabul edin’ tarzı bir anlayış olmamalı” görüşünü açıkça vurguladığınız için… 


Kimyasal ölüm!

Kaç gündür, medyada Sağlık Bakanlığı’nın inat ve ısrarla “kimyasal ilaçlama” yapmaya başlayabileceğinden söz ediliyor… 
Ve biyologlarımız uyarıyor…
Doğanın, “Kimyasal ilaç” saldırısına uğraması olasılığıyla alakalıdır bu uyarı…

-*-*-

Sevgili Sağlık Bakanı ve değerli Müsteşarı…
İkiniz de doktorsunuz, ülkeye hizmet ve insana sağlık “yeminlerinize” güvenimiz tamdır… 
Lütfen, siyaseti de, sağdan – soldan gelen olası baskıları da bir kenara bırakın ve yaklaşık çeyrek yüzyıldır sürdürülen doğru “ilaçlamadan”, caymayın…

-*-*-

Doğaya kimyasal ilaç atamasınız…
İnsanları, çocukları, hayvanları, böcekleri, doğayı, ağacı zehirlemekten başka bir şey değildir bunu yapmak…

-*-*-

Duyumlar son derece rahatsız edicidir…
Bu iş, hükümetinizin icraatlarından alıştığımız “indiragandi” kokulu işlere benzemiyor…
Bu iş, doğru yapılmadığı sürece; AB’nin kabul etmediği uygulamalarla, çağdışı, geri kalmış kimyasallarla yapıldığı müddetçe, “ölüm” demektir…


Azerbaycan seviyesizliği: KKTC’yi 
aşağılayan Tatar yargılanmalıdır!

Üçüncü Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu’nun kızı, Gençlik Dairesi eski müdürlerinden sevgili Gencay Eroğlu, sosyal medya hesabından bir paylaşım yaptı…

-*-*-

Paylaşım aynen şöyle:
“Azerbeycan’ın başkenti Bakü’ye ‘Kıbrıs Türk Tanıtım Günü’ kapsamında 200 kişi gidiyor.
Biz kültür ve sanat dernekleri yıllarca ülke tanıtımı için Avrupa ve Türkiye’ye birçok şehir ve ülkelere Bayrağımız ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak giderken “para yok” dendi. Kültür Dairesi tarafından komik rakamlar verildi… Kendi kendimize bilet sattık, etkinlik yaptık, gençler üstüne paralarını ekledi ve gidildi. Son iki yıldır yine para yok edebiyatı ile ülke tanıtımı ve gençlerin ülkelerini tanıtmalarına, vizyonlarının bu vesile ile gelişmelerine fırsat verilmiyor!!!
Bu 200 kişi neyi tanıtacak? Kimler hangi kültür ve sanatımızı tanıtacak? Neye göre seçildiler merak ettim…
Yıllarca canımızı yedik kültür sanatımızı yaşatmak tanıtmak için cebimizden harcayarak. Bu tanıtım gününde neler var merak ettim doğrusu!!! Kimse kusura bakmasın ülke eğitimi, kültürü, sanatı ve tanıtımına yıllarını vermiş biri ve bu ülke vatandaşı olarak bu soruları sorma hakkım vardır…”

-*-*-

Doğrusu sevgili Gencay Eroğlu’nun merakları, bu toplumun genelinin meraklarıdır!

-*-*-

Ama bunun da ötesinde; kesinlikle, bu ve benzeri etkinlikler çok gereklidir!
Ancak “gerekli” olması, “seviyesiz” olması anlamına gelmez…

-*-*-

Bu “turistik” geziye, Cumhurbaşkanı’nın ve neredeyse kabinenin yarısının, gabileleriyle katılmış olması; beş on kişilik halk oyunları ekibine, aynı miktarda yöneticinin eşlik etmesi; lüzumlu lüzumsuz bir çok kişin sadece gezme maksatlı davet edilmesi sadece “ahmakça” masraftır…

-*-*-

Ama tekrar ediyorum, en önemlisi “seviyesizlik”tir…
Cumhurbaşkanı, devletin başıdır ve devletin başı tarafından davet edilmediği hiçbir ülkeye, gidemez.
Gitmemelidir.
Bu gidiş, devleti küçük düşürmektir…
Tatar, KKTC’yi küçük düşürmektedir. 
Mütekabiliyet sıfırdır…
Tatar, kesinlikle devleti aşağılamaktan yargılanmalıdır.

-*-*-

Tekrar ediyorum; elbette bu tür ziyaretler, çok titiz seçilen ekipler tarafından kesinlikle gerçekleştirilmelidir…
Ama maskaralık, yeme içme, gezme başka şeydir!
Seviyesizlik ise bambaşka!
Yazıklar olsun!

-*-*-

Ve gelelim en büyük skandallara…
Ellerinde KKTC pasaportları vardı gidenlerin…
Ama hiçbir pasaporta işlem yapılmadı…

-*-*-

İlham Aliyev, Tatar ile görüştü mü?
O da kim?

-*-*-

Tanıdı canlarım benim, tanıdı!
Azerbaycan KKTC’yi tanıdı…
Haftaya da Angolem Airlines, Ercan – Bakü seferlerine başlıyor!

-*-*-

Devletiniz sahte, siz masgara!
Daha ne deyim ki!

Reçete olayında, taaa en başından beri, “kuru ve yaşı ayırmak şart” diyorum… Tutuklanan ya da sorgulananlar arasında sadece iki kişiyi tanıyorum… Biri Dr. Güven Erkal, öteki Dr. Sibel Siber… Her ikisi de ama daha yakından tanıdığım Dr. Sibel Siber, benim için öyle biridir ki; Allah’ı indirseniz ve “suçludur” dese, tövbeler tövbesi, gülerim… Haliyle, Sibel Siber’in, bu olayın içine çekilmesi, polisin ya da yargının işine karışmak gibi olmasın ama, kesinlikle bu soruşturmaya olan toplum güvenini sarsmış hatta sıfırlamıştır…