‘Tek başına iktidar dönemleri artık kapanmıştır’ şeklindeki ortak kanaatle girilen bir seçim, sandıktan Muhafazakar Parti’nin iktidarını çıkardı Birleşik Krallık’ta.
Bütün kamuoyu yoklamalarının deyim yerindeyse ‘çuvalladığı’ bu seçim, gerek doğrudan sonucu gerekse Büyük Britanya halkının siyasete verdiği mesajlar bakımından çokça konuşulacaktır.
Başbakan Cameron’un liderliğindeki Muhafazakar Parti önümüzdeki beş yıl boyunca, tek başına iktidar.
Seçimin öncelikli sonucu, bu!
2010 seçiminde 306 sandalye kazanan Muhafazakar Parti bu seçimde sandalye sayısını 331’e çıkardı.
Toplamda alınan oy oranında, bir önceki seçime göre sadece yüzde 0.8’lik bir artış olsa da, dar bölge sistemi, tam 25 yeni sandalye getirdi iktidarın büyük ortağına.
Muhafazakar Parti’nin yeni sandalyeleri, esas olarak koalisyon ortağı Liberal Demokratlar’ın kayıpları.
Liberal Demokratlar oylarını ağırlıkla aşırı sağcı UKIP’e kaptırmış olsalar da, bu oy kayması dolaylı olarak Muhafazakarlar’a yaradı ve söz konusu 26 bölge bu seçimde Muhafazakarlar’ın eline geçti.
İşçi Partisi’nden 8 bölge kazanmış olsalar da Muhafazakarlar’ın İşçi Partisi’ne kaptırdığı bölge sayısı ise 10.
Seçimin bir diğer mağlubu ise ana muhalefet İşçi Partisi.
Önceki seçime göre oylarını yüzde 1.5 oranında artırmış olsa da İşçi Partisi 258 sandalyeden, 232 sandalyeye düştü.
İşçi Partisi esas kayıpları İskoçya’da yaşadı; seçim öncesinde İşçi Partisi’nin İskoçya’da 41 sandalyesi vardı, şu an itibarıyla elde kalan sadece, 1 sandalye.
Seçimin sandalye sayısı bazında en büyük galibi ise kuşkusuz, İskoçya’daki toplam 59 sandalyenin 56’sını elde eden, bağımsızlık yanlısı İskoç Ulusal Partisi SNP.
Hem de sadece, genel toplam içerisinde aldığı yüzde 4,8’lik oy oranıyla.
Oysa 2010’da yüzde 3’lük bir oy oranına sahip olup da son seçimde bu oranı yaklaşık 4 milyon oyla yüzde 12,6’ya çıkaran UKIP, sadece 1 milletvekili çıkarabildi.
Benzer şekilde, bir milyonu aşkın oyla, bir önceki seçime göre oyunu tam 4 katına çıkaran Yeşiller de yüzde 4 oranıyla sadece bir sandalye kazabildi.
Tüm bu sonuçların ardından UKIP ve Yeşiller (haklı olarak) bu seçim sistemini tartışmaya açtı, her iki partinin yetkilileri de nispi temsil sisteminin artık gündeme getirilmesinin gerekliliği üzerinde durdu.
Bu noktada BBC’nin, bu seçimin dar bölge sistemiyle değil de bizdeki gibi nispi temsil sistemiyle yapılması durumunda sonuçların nasıl şekilleneceğine ilişkin yayınladığı çalışmadan alıntı yapmakta fayda var.
D’Hondt metodu olarak bilinen nispi temsil sistemiyle yeniden hesaplanan mevcut oyların, Muhafazakarlar’dan 75 sandalye eksilteceğini, ancak buna rağmen bu partinin yine de sandıktan birinci sırada çıkacağını gösteriyor, bu çalışma.
Bir rakam vermese de İşçi Partisi’nin de milletvekili sayısının bir miktar düşeceğini söyleyen BBC’nin bu çalışmasının belki de en çarpıcı diğer sonuçları da, UKIP’in 1 değil 83 sandalye kazanacağı, 56 sandalye elde eden SNP’nin de D’Hondt sistemiyle sandalye sayısını yarıya düşüreceği.
Bütün bunlar, Büyük Britanya seçimine dair matematiksel birtakım veriler.
Seçim sonuçlarının siyasal yönden değerlendirmesini, bu oy dağılımının hangi mesajları barındırdığını ve Britanya siyasetinin gelecek dönemine nasıl etki edeceğini, dilerseniz yarınki yazımızda ele almaya çalışalım.