BRT’den birkaç arkadaşla karşılaştık. ‘Nasılsın ? Ne yapıyorsun? Ne var ne yok ?’ sohbetinden sonra konu döndü dolaştı BRT’ye geldi. Aynı şeyleri tekrarladık bir kez daha.
Çalışanların büyük çoğunluğu mutsuz, umutsuz ve bıkkın. Herkes günü geçirip maaşını alma peşinde. Yaşı uygun olanlar ise, -terhisini bekleyen askerler gibi- emekliğe kalan günlerini sayıyorlar. Eskiler teker teker gitmekte. Boşalan yerlere, statü, uygunluk gibi satandart ölçülerde, adam bulma zorlukları yaşanıyor. Bu da yönetimi, ‘Vekalet’, ‘Görevlendirme’ gibi uygulamalara zorlamakta.
Neden ? Çünkü, Kurum’da ‘kadrolu’ eleman nerdeyse kalmadı.
Neden ? Çünkü, yıllardır, BRT Kurumu siyasilerin zorladıkları ‘geçici’ statüde, ‘şişirmelerle’ dolu...
Neden ? Çünkü, siyasiler, köklü ve kalıcı bir çözümden (her nedense) hep kaçındılar...
Neden ? Çünkü, siyasiler, sadece BRTK Müdürü’nü ve/veya Yönetim Kurulu’nu değiştirmekle günü geçiştirmekteler...
Neden ? Çünkü, yıllardır ama yıllardır, kadrolama, terfi-tayin mekanizması çalıştırılamadı...
Neden ? Çünkü, personelin çoğunluğu, ya uydurma birkaç çeşit ‘Geçici’, yahut da ‘Sözleşmeli’ personel statüsünde...
Neden ? Çünkü, personelin tümü de, çoğunluğun üyesi olduğu Sendika da, ‘Allah aşkına çözüm’ diyor, ‘Kadro’ diyor, ‘Yasa’ diyor... Diyor da diyor ama, ne duyan var ne dinleyen ne de anlayan veya anlamak isteyen...
Neden ? Çünkü, sorunun çözümünü sağlayacak yegane güç olan siyasilerde hiçbir hareket ve niyet yok...
Neden ?... Cevap yok....
--------------------------------
Sokak Ağzı
“Hiç kimsenin şikayet etme hakkı yok. Şikayet edenler avazlarının çıktığı kadar bağırarak Kendim Ettim Kendim Buldum şarkısını söylesinler...”
***
“Bu günleri de görecektik... Her Allahın günü ölümlü, yaralanmalı trafik kazası haberleri; cinayet haberleri; tecavüz haberleri; hırsızlık, soygun haberleri; uyuşturucu haberleri... Bıktık usandık artık...”
***
“Be insanlar.... Gendinizi alışdırın artık. Elektrik dairesi da özelleştirileceg, telefon dairesi da... Çırpınmanın hiçbir faydası yog...”
***
“Bizim en büyük eksiğimiz özeleştiri yapmayı bilmemek. Ne olursa kabahatli hep başkası. Biz hep masumuz (!!!)...”
***
“Girne betonlaşmış, bazıları marazından ölüyor !!! Biz Kıbrıslı Türkler betonlaşdık be insanlar... Ne duyarız, ne görürüz; ne sesimiz çıkar ne soluğumuz. Keyfimiz yerinde ama ağlar gibi yaparıg hep...Başga bişey yog..”
***
“Yarın Türkiye’deki referandumdan evet çıkarsa çok merak etmeye başladım fes giymeye ne zaman başlayacayık...”
***
“Şu Devlet Labaratuarı yangını meselesi var ya ? Ben şahsen hala anlamadım. Kazara çıkan bir yangın mıydı ? Yoksa birileri mi yaktı ?”
***
“Dışişleri Bakanımın düşüncelerini herkes biliyor. Çözüm istemediğini de biliyor. Ama o hala bazı kelimecikler arkasına sığınıp sığınıp arada bir hakaretvari açıklamalara devam ediyor. Kafasının içindeki çözüm şeklini açık açık söylese aha mertce olmaz mı ?”
***
“Bir açıklaması yok. Neden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’mizdeki herşey Anavatan’ımızdakinden daha pahalı ? Yiyecek öyle, giyecek öyle, bisiklet, araba bile öyle... Bu nedenlerini açılayabilecek bir yetkili var mı acaba ?”
***
“Ahali Devlet Hastanelerimizden şikayetçi. Aha size bol bol özel hastane. Size ait olan özel hasteneler. Devlet Hastaneleri sizi için değil ki....”
***
“Memleket ‘kaçak’ memleketi oldu... Kaçak işçi, kaçak sigara, kaçak uyuşturucu, kaçak et, kaçak sabıkalılar... Biz de acvaba kaçak da kurtulak ? dersiniz ?”