"Bu adada mangal yandığı sürece Baf sakızı da çiğnenecek"

Sevgi Karacaoğlu, yıllardır Baf sakızı üretimi yaparak hem aile bütçesine katkıda bulunuyor, hem de Kıbrıs kültürünün bir parçasını gelecek nesillere aşılıyor …

Fehime ALASYA

Aile bütçesine katkı sağlamak amacıyla yola çıkan Sevgi Karacaoğlu, zaman içinde kendi ekonomik özgürlüğünü kazanmış, soyadını bir markaya dönüştürmenin ve Kıbrıs kültürünün bir parçası olan Baf sakızını gelecek nesillere aktarmanın mutluluğunu yaşıyor.

YENİDÜZEN’e konuşan Karacaoğlu Halis Baf Sakızları üreticisi Sevgi Karacaoğlu, her kadının bunu yapabileceğine dikkat çekiyor. Yıllardır kendi ayakları üzerinde duran Karacaoğlu, tek ihtiyacın girişimci bir ruh ve cesaret olduğunu kaydetti. 

Arz talep durumuna göre günlük üretiminin 4 kilodan 10 kiloya kadar değiştiğini anlatan Karacaoğlu, Baf sakızının faydalarına değiniyor.

Adadaki büyük marketlerin, kendisine çok destek verdiğini anlatan Karacaoğlu, 1992 yılından beridir tüm müşterileriyle yoluna devam ettiğini anlatıyor, “Yaşlanıp ölenler, işini çocuklarına bırakanlar oldu, onlar dahi benimle yoluna devam ediyor çünkü dürüst işliyorum” diyor.

Karacaoğlu Halis Baf Sakızı üreticisi Sevgi Karacaoğlu, üretim yapmak isteyen, iş kurmak isteyen kadınlara da cesaret veriyor; “Her kadın kendi ayakları üzerinde durabilir, yeter ki istesin. Yeter ki biraz girişimci ve cesaretli olsun”

 

“Adamızın kadınları en büyük destekçim"

Dilekkaya köyüne gelin gittiği 1993 yılında sakız işine merak sakan Sevgi Karacaoğlu, kayınvalidesinden gördüğü işi kendine meslek edinmeye karar vererek yola çıkmış. Sevgi Karacaoğlu, Baf sakızı tüketiminde önde giden müşteri kitlesini kadınların oluşturduğuna dikkat çekti.

Üretime başladığı 1992 yılından bu yana işlerin giderek arttığına dikkat çeken Karacaoğlu, bunu sevindirici bir durum olarak nitelendirdi. 

“Kıbrıslı insanların bu alışkanlığı giderek arttı, hiç yok olmadı, bu sevindirici bir durum. İnsanımız yerli üretime destek veriyor, bazı alışkanlıklarından vazgeçmiyor. Bizim müşteri kitlemiz genelde kadınlardır. Adamızın kadınları en büyük destekçim...”diyen Karacaoğlu, bu işe kayınvalidesi öncülüğünde başladığını anlattı.   

Adadaki büyük marketlerin, kendisine çok destek verdiğini anlatan Karacaoğlu, 1992 yılından beridir tüm müşterileriyle yoluna devam ettiğini anlatıyor, “Yaşlanıp ölenler, işini çocuklarına bırakanlar oldu, onlar dahi benimle yoluna devam ediyor çünkü dürüst işliyorum” diyor.

Geçmiş yıllarda çok yaygın tüketilen tabaka halindeki Baf sakızları, günümüzde sadece talep ve sipariş üzerine yapılıyor

 

Eşi büyük bir destek…

Sakız yapımına başladığı ilk yıllarda markasını marketlere pazarlamakta zorlansa da eşinin büyük desteği ile yılmadan, yavaş ve emin adımlarla ilerlemiş.  

"Eskiden küçük köy bakkaliyeleri vardı, köy köy gezer kendi ürünümü pazarlardım. Eşim her zaman bana destek çıktı. Şimdilerde yıllık bir tona kadar ürün çıkarıyorum. Geçmiş zamanda ham maddemi yurt dışından değil de yurt içinden almaya başlamak istedim, adada önüme çok engel çıktı, önümü kesmeye çalıştılar.”

“Kadınlar yeter ki istesin…”

Yıllarca evinin bir odasını üretim için kullanan Karacaoğlu, işindeki tüm alanlarla kendisi ilgilenmiş. Hem sakızın yapımında hem de dağıtımında kendisi görev alan Karacaoğlu, muhasebe işlemlerini de kendi çözüyor.

Bir kilo Baf sakızı yapmakla bu işe başlayan Karacaoğlu, ilk yıllarda sakızın ham maddesini Suriye'den getiriyordu. Bu işe başladığı ilk yılları anlatan Karacaoğlu, kadınların ekonomik özgürlüğünü kimseye muhtaç olmadan kazanabileceğine değiniyor.  Karacaoğlu şöyle devam ediyor: “Her kadın kendi ayakları üzerinde durabilir, yeter ki istesin. Kadın hiçbir kadın erkeğe muhtaç değildir. Yeter ki biraz girişimci ve cesaretli olsun. Tüm bölgelere sakızlarım giriyor. Lefkoşa, Girne, Mağusa, her yere giriyor. Her gün üretim yapıyorum, cuma günü de üretim yapmayıp dağıtıma çıkıyorum. Bu kadarı bana yeter dedim, sadece bu işi yaptım, büyümedim... Sabah 9’da başlayıp akşam 5’e kadar çalışıyorum. Talebe göre değişiyor...  İlk başlarda bir kilo ham maddeden 450 tane küçük sakız yapardım. İki kilo, üç kilo derken, günde on kilo sakız yapmaya başlamıştım. Bu sefer ham maddemi kendim gidip İran'dan hammadde getirmeye başladım. Eşim gidip görüyor, sipariş veriyor ve geliyor. Sonra da ham madde bana geliyor”

Günlük üretimi 4 ile 10 kilo arasında

Baf sakızı ve yapımı ile ilgili de kısaca bilgi aktaran Karacaoğlu, şöyle devam ediyor;

“Ham madde tamamen doğaldır, ağaçtan akan sakızdır. Baf’ta ağaçları varmış, ben görmedim.  Sanırım menengiç ve çitlembik ağaçları, bu ağaçlardan alınıyormuş.

Şimdi ben yurt dışından getiriyorum. Sakız bize taş şeklinde varillerin içinde geliyor. İşlemleri vardır, çok zor bir iş değil belki ama vakit alan bir iştir. Günlük talebe göre 5-6 kilo sakız üretirim.

Baf sakızı doğal ham maddeden yapıldığı için faydalı bir üründür. Mideyi rahatlatır, dişlere ve damaklara faydası vardır. Birçok faydası vardır. Anneler, çocuklarına da bu alışkanlığı kazandırmalı, hem zararsız hem de faydalı çünkü...”

“Halkımız yerli üretime daha fazla destek versin, hep birlikte kalkınalım”

“Halkımız yerli üretime daha fazla destek versin, hep birlikte kalkınalım” diyen Karacaoğlu, kendi hayatından örnekler vererek bu desteğin küçümsenmemesi gerektiğini ifade etti. Karacaoğlu şunları ifade etti: “Örneğin ben kendi ülkemin suyunu satın alıyorum, kendi kullanımımda yerli ürünlere önem veriyorum. Çocuklarıma da bunu aşılamaya çalışıyorum. Bazen "anne ucuz diye ona gidiyorsun" diyorlar, hayır, yerli üründür diye tercih ettim diyorum. Yerli halkım kalkınsın, istiyorum.”

Röportaj Haberleri