Bu yıl Ramazan (Şeker) Bayramının, hem trafik kazalarında ve ani ölümlerle kaybettiğimiz vatandaşlarımızın üzüntüsü, hemde ekonomik sorunlardan dolayı çok buruk, tatsız geçeceğini görüyoruz.
Öte yandan, bu bayram döneminde, halkın çoğunluğu pahalılıktan bunalmış, satın alma güçleri düşmüştür. Borcu olanlar borcunu ödemekte zorluk çekmekte, borçları da, günden güne artmaktadır.
İnsanlarımız, pahalılıktan dolayı, evine et alamamakta, ailelerin bir kısmı, tavuk eti alabilmekte veya karbonhidrat( ekmek, pilav, makarna, patates, baklagil) yoğunluklu beslenmektedir.Kıbrıs kültürünün vazgeçilmezi olan mangal keyfi, pahalılıktan dolayı birçok ailede yapılmamaktadır.
Hükümet'in kuzu etine narh koyması da fayda sağlamamış, kasaplarda kuzu eti bulunmamaktadır.Birçok vatandaş et ihtiyacını Güney’ den karşılamaktadır. Yapılan zamlardan ötürü, özellikle gıda maddeleri olmak üzere tüm mal ve hizmetlerde fiyat artışları durdurulamamaktadır.
Akaryakıt, elektrik fiyatlarının pahalı olması, halkın belini bükmüş durumdadır. Arabasına benzin koymakta zorlanan çok fazla insanımız vardır. Ailelerin önemli bir bölümü bayramda çocuklarına yeni kıyafet alamamıştır.
Öte yandan, 4 kişilik bir ailenin sadece gıda harcamalarını oluşturan açlık sınırının 23 bin 644 TL olduğu bir ortamda, aylık asgari ücret ise, net olarak 24 bin TL’dir. Asgari ücret, açlık sınırı ile neredeyse ayni düzeye gelmiştir. Görüldüğü üzere, asgari ücret 2 ay önce artmış olsa bile, kısa bir süre içinde erimiştir.
Bu çerçevede, döviz kurlarının da oldukça yükselmesiyle, ülkede pahalılık çok artmış, tüm mal ve hizmetlerde zam yağmuru devam etmekte, fakirleşme büyümektedir.
Ülkemizde, açlık sınırının altında çok sayıda insanımız yaşamaktadır. Özellikle, sosyal yardım ve engelli maaşı alanlar perişandır.Bu insanlarımızın maaşları mutlaka iyileştirilmelidir.
Borcu olanlar, borcunu ödeyememekte, icra ve mazbata endişesi taşımakta ve göç etmeyi düşünmektedir.
Böylesi bir tabloda, ülkemizde, mutsuzluk, umutsuzluk ve gelecek kaygısı çok artmıştır. Halkımız, ekonomik ve psikolojik olarak çok yıpranmıştır.
İnsanlarımız doğal olarak, böylesine karamsar bir ortamda, eski bayram günlerini ve özellikle çocukluğundaki bayramları özlemektedir.Gelin, birlikte eski bayram günlerine bir yolculuk yapalım.
Bizim çocukluğumuzun bayramlarını düşündüğüm zaman, sevginin, saygının, birlikteliğin ve dayanışmanın en yoğun şekilde yaşandığı, duygu dolu dönemlerdi. Şimdiye göre, çok şanslı olduğumuzu ve çok mutlu zamanlar geçirdiğimizi rahatlıkla söyleyebilirim.
Eski bayramlarda, ailelerin, ne kadar fakir olsalar bile, bütçelerine uygun fiyatlarda, çocuklarına yeni kıyafetler alması ve harçlık vermesi çok önemliydi.Anne ve babalar kendilerine almasalar bile, çocuklarına mutlaka yeni kıyafetler almaya çalışırlardı.
Şimdi ise, birçok aile bunu yapamamaktadır.Çocuğuna harçlık veremeyen veya çok az harçlık veren aileler bulunmaktadır.
Eskiden fakirlik vardı, göçmenlik vardı, teknoloji bu kadar gelişmiş değildi. Ama, insanlar daha mutlu, bencillikten uzak, paylaşımcı, aza kanaat getiren, fedakar ve dayanışma halindeydiler.
Bugüne göre, daha çok sevgi ve saygı vardı.Bireysel ve toplumsal huzur, şimdiye göre çok daha üst düzeydeydi.O günleri çok özlüyoruz.
Geçmişteki bayramlar, sevgi, saygı, neşe, huzur,dayanışma,fedekarlık içinde yaşadığımız, mutlu olduğumuz zamanlardı. Bayram günlerindeki mutluluk duygusunu, keşke hayatımızın her döneminde yaşayabilsek.Eski bayramları özlerken, aslında eski bayramlardaki güzel insanları özlediğimizi de düşünüyorum.
Yazımın sonunda, tüm halkımızın Bayramını kutlarken, çocukluğumuzdaki bayramlar tadında sağlıklı, huzur içinde, mutlu bir bayram diliyorum.Herkes araç kullanırken çok dikkatli olsun. Bayram sevinci, kedere, felakete dönüşmesin..