Bu yıl Ramazan(Şeker) Bayramı, hem depremde yaşanan kayıplarımız, hemde ekonomik sorunlardan dolayı çok buruk geçti.
Kaybettiğimiz Şampiyon Meleklerimizin acısı, bütün ülkede halen sürüyor. Bu acının etkisi uzun süre toplumu etkilemeye devam edecek.Aileleri için ise hiç bitmeyecek.
Bu bayram döneminde, halkın çoğunluğu ekonomik sorunlarla ve pahalılıkla boğuşmaktadır.Dar gelirlilerin satın alma gücü düşmüştür. Borcu olanlar borcunu ödemekte zorluk yaşamakta, kredi kartı borçları da, günden güne artmaktadır.
İnsanlarımız, pahalılıktan dolayı, evine et alamamış, yemek kültürümüzün vazgeçilmezi mangal keyfi, eskiye nazaran birçok evde maalesef yapılamamıştır. Yapılan zamlardan ötürü, meyve, sebze, ilaç fiyatları uçuşa geçmiştir.
Akaryakıt fiyatlarının pahalı olması, halkın seyahatlerini bile kısıtlamaktadır. Ailelerin önemli bir bölümü ise, bayramda çocuklarına yeni kıyafet alamamıştır.
Bu çerçevede, ülkemizde, mutsuzluk hakimdir ve halkımız, ekonomik ve psikolojik olarak bunalmış durumdadır.
Öte yandan, 4 kişilik bir ailenin sadece gıda harcamalarını oluşturan açlık sınırının 13 bin 247 TL olduğu bir ortamda, aylık asgari ücret ise, net olarak 11 bin 800 TL’dir. Asgari ücret, açlık sınırının 1447 TL altında bulunuyor.Görüldüğü üzere, asgari ücret artsa bile, belli bir süre sonra erimektedir.
Böylesi bir tabloda, döviz kurlarının da oldukça yükselmesiyle, ülkede pahalılık çok artmış, tüm mal ve hizmetlerde zam yağmuru devam etmekte, fakirleşme büyümektedir.
Ülkemizde artık, açlık sınırının altında yaşayan çok sayıda insanımız vardır. Özellikle, sosyal yardım ve engelli maaşı alanlar perişandır.
Kırmızı et alamayan ailelerin bir kısmı, tavuk eti alabilmekte veya karbonhidrat( ekmek, pilav, makarna, patates, baklagil) yoğunluklu beslenmektedir.Borcu olanlar, borcunu ödeyememekte, icra ve mazbata endişesi taşımaktadır.
İnsanlarımızın bir çoğu, ister istemez böyle olumsuz bir ortamda, eski bayram günlerini ve özellikle çocukluğundaki bayramları hatırlamakta ve özlemektedir.
Eski bayramlarda, ailelerin, ne kadar fakir olsalar bile, bütçelerine uygun fiyatlarda, çocuklarına yeni kıyafetler alması ve harçlık vermesi çok önemliydi.Anne ve babalar kendilerine almasalar bile, çocuklarına mutlaka yeni kıyafetler almaya çalışırlardı.Şimdi ise, birçok aile bunu yapamamaktadır.Çocuğuna harçlık veremeyen aileler bulunmaktadır.
Bizim çocukluğumuzun bayramlarını düşündüğüm zaman, sevginin, saygının, birlikteliğin ve dayanışmanın en yoğun şekilde yaşandığı, duygu dolu dönemlerdi. Şimdiye göre, çok şanslı olduğumuzu ve çok mutlu zamanlar geçirdiğimizi rahatlıkla söyleyebilirim.
Eskiden fakirlik vardı, göçmenlik vardı, teknoloji bu kadar gelişmiş değildi. Ama, insanlar daha mutlu, bencillikten uzak, paylaşımcı, aza kanaat getiren, fedakar ve dayanışma halinde idi. Bugüne göre daha çok sevgi ve saygı vardı.Bireysel ve toplumsal huzur, şimdiye göre çok daha üst düzeydeydi.O günleri çok özlüyoruz.
Dünya’ da geçip, giden hayat yolculuğumuzda, herkese, sevginin, saygının, fedakarlığın, özgürlüğün, demokrasinin, refahın ve dayanışmanın en yoğun şekilde yaşandığı, çocukluğumuzdaki bayramlar tadında, mutlu bir hayat diliyorum.
Yazımın sonunda, çağdaş ve laik Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, büyük devrimci lider Atatürk’ ün, çocuklara armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyorum.