Bu çocuk bu sonu hak etmedi

Cenk Mutluyakalı

 

Çaresiz kaldığınız bir an: Ölüm.
Ama bu düpedüz kalleşlik…
“Bu çocuk bu sonu hak etmedi” diyor bir kadın, gözünün pınarı kurumuş, dizleri direnemiyor ve yere yığılıyor.
Bir başkası, “rastgele yaşıyoruz” diyor, “Ölüm her yerde...”
Lanet okuyorum.
Kaç kez bilmiyorum ama bela veriyorum durmadan…
Aklıma kim gelirse, ne gelirse, nasıl gelirse…
Bu çocuk bu sonu hak etmedi çünkü suçsuz.
Yolunda gidiyor aracıyla…
Yolunda…
Ne sürat yapmış, ne yoldan kaçmış...
Yolunda gidiyor ve birisi, karşıdan, üzerine geliyor, çıkıyor.
Tesellisi yok...
“Kader” diyemiyor insan...
“Hastaydı, şanssızdı” diyemiyor...

*  *  *

Bu çocuk ve bu çocuklar bu sonu hak etmiyor.
Bu yolları…
Bu yalanları…
Bu altyapıyı…
Bu sorumsuz insanları…
Bu aptalca düzeni…
Bu cinayeti...
Bu…
Bu…
Bu…

*  *  *

Bir insanı toprağa verirken bazen, aslında, onlarca kişiyi birlikte gömersiniz.
Toprağa bir kişi değildir giren…
Cenazelerde insanları değil, bir toplumu gömüyoruz neredeyse…

*  *  *

Hiçbir suçu, günahı, kabahati, kusuru, ihmali yoktu.
Niye öldü o halde, niye?

Kahrolası hiçbir kelime anlatamaz bu acıyı, bu isyanı dindiremez hiçbir nutuk ve hiç kimse bir insanın umudunu, hayalini, nefesini, sevincini, hayatını geri veremez.
Daha fazla trafik denetimi gerekiyor, çok daha etkin kontrol, iyi yollar… Yirmi dakikada ehliyet alıyor insanlar… Yirmi kişinin kurdelesini kestiği bir acayip yollarda ölüyorlar…
O kadar çok sebep var ki ölmeye…
Bu çocuklar hak etmiyorlar…
Ve kaçıncı kez toprak atıyoruz üzerlerine, kaçıncı kez…
Bir çocuk toprağa veriyoruz, o bir çocukla birlikte, onca insanı gömüyoruz…
Kaçıncı kez!