Başbakan ve UBP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı adayı Ersin Tatar kendi açıklamasını yalanlayarak tarihe geçti.
Başbakan Tatar İngiltere'de yayınlanan Sunday Express gazetesine verdiği demeçte, “Bir anlaşma sağlanması durumunda Kuzey Kıbrıs’ın elinde tutuğu toprağı %36’dan %30’a indirmeye hazır olduğunu” söylemişti.
Tatar’ın bu açıklaması, Ulusal Birlik Partisi Basın Bürosu aracılığı ile duyurulmuştu.
Ersin Tatar bugün yeni bir açıklama yaparak, bu kez, “Söz konusu haberde yer alan ‘ bir anlaşma olması halinde Kıbrıs Türk tarafının toprak miktarını %36’dan %30’a indirmeye hazır olduğuma’ dair ifadeler benim değildir” dedi.
Tatar yeni açıklamasında, “Ben, muhabire Cumhurbaşkanı Akıncı’nın Crans Montana’da Rum tarafına bir harita vererek Kıbrıs Türkü’nün elindeki topraklardan %6’dan fazla taviz sunduğunu ancak Rum tarafının buna da ‘hayır’ dediğini anlatmaya çalıştım ancak muhabir bunu benim de vermeye hazır olduğum bir toprak tavizi olarak yazdı” görüşlerine yer verdi.
İngiltere’deki röportajın ses kayıtlarının açıklanıp açıklanmayacağı da merak konusu oldu.
Tatar yine açıklama yaptı…
“Sözlerim çarpıtıldı”
“Kimse benim söylediklerimi, bana sormadan, görüşümü almadan çarpıtarak bir takım noktalara varabileceği hayalini kurmasın.”
Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı, Başbakan Ersin Tatar, “söz konusu gazete haberinde kendisinden doğru bir şekilde Başbakan olarak söz edildiğini, haber sonrasında İngiltere’den iki devletli çözüm ve uçuşlarla ilgili vurgulamaları nedeniyle pek çok olumlu mesaj aldığını” ifade etti.
Tatar basında çıkan haberlere “Kimse benim söylediklerimi, bana sormadan, görüşümü almadan çarpıtarak bir takım noktalara varabileceği hayalini kurmasın” şeklinde cevap verdi.
Tatar açıklamasında şunları kaydetti:
“Ne var ki söz konusu haberde yer alan ‘bir anlaşma olması halinde Kıbrıs Türk tarafının toprak miktarını %36’dan %30’a indirmeye hazır olduğuma’ dair ifadeler benim değildir; bir yanlış çıkarımından kaynaklanmaktadır.
Ben, muhabire Cumhurbaşkanı Akıncı’nın Crans Montana’da Rum tarafına bir harita vererek Kıbrıs Türkü’nün elindeki topraklardan %6’dan
fazla taviz sunduğunu ancak Rum tarafının buna da ‘hayır’ dediğini anlatmaya çalıştım ancak muhabir bunu benim de vermeye hazır olduğum bir toprak tavizi olarak yazdı.
Oysa bizim tutumumuz bellidir; 18 Ocak’ta açıklanan Cumhurbaşkanlığı Adaylığı Seçim Bildirgemizde, eğer Kıbrıs’ta egemen eşitliğe dayalı bir anlaşma olacaksa sınır ayarlamaları yapılabileceği, ancak bunun Kıbrıs Türk Halkı’nı yeniden göçmen durumuna düşürmeyecek şekilde olabileceği açıkça vurgulanmıştır.
Kimse benim söylediklerimi, bana sormadan, görüşümü almadan çarpıtarak bir takım noktalara varabileceği hayalini kurmasın.
İngiliz Sunday Express gazetesine verdiğim demeçte de esaslı bir şekilde vurguladığım üzere, değişmeyeceği kesinleşen Rum tutumu yüzünden Kıbrıs görüşme süreci çökmüştür.
Artık iki Devletli çözüm başta olmak üzere alternatif çözüm modelleri gündeme gelmelidir.
Kıbrıs Türkü’ne spor, ulaşım, haberleşme, başta olmak üzere bir çok alanda uygulanan izolasyon ve kısıtlamalar artık sona ermelidir.
Kıbrıs’ın üç garantöründen biri olan İngiltere daha fazla Kıbrıs Türk Halkı’na yapılan insan haklarına aykırı uygulamalara alet olmamalıdır.
Kıbrıs Türk Halkı, Türkiye’nin de desteği ile Doğu Akdeniz’deki haklarını korumak kararlılığındadır. Rum tarafı hidrokarbon konusunda doğru yola, yani, Kıbrıs Türkleri ile bir ortak komite çatısı altında konuyu ele almaya yönlendirilmelidir.
Kıbrıs Türkü, Rum tutumu yüzünden mevcut statükonun asıl mağdurudur ve Ulusal Birlik Partisi ile ben bu gidişatı durdurmak, mağduriyetlerimizi gidermek için proaktif siyaset izlemeye devam edeceğiz.
İngiltere’de yaşayan ve sayıları 100 binlerle ifade edilen Kıbrıslı Türklerin artık siyasi bir güç olarak İngiltere siyasetini etkilediğini de göz önünde bulundurarak oraya yönelik faaliyetlerimizi artıracak, bu kardeşlerimizin ülkemizle bağlarını güçlendirmek için seçme, seçilme haklarının verilmesi için üzerimize düşeni mutlaka yerine getireceğiz”