“Bu hükümet öyle veya böyle gidecek”

CTP Genel Sekreteri Milletvekili Asım Akansoy, 25 Aralık’taki yerel seçimin ardından erken genel seçimin de zorunlu olduğunu söyledi, toplumun tahammülü kalmadığını belirtti.

Ödül Aşık ÜLKER

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Sekreteri, Milletvekili Asım Akansoy, 25 Aralık’taki yerel seçimden sonra erken genel seçime de gidileceğini, toplumun tahammülü kalmadığını belirtti.

Akansoy, “Sürdürülebilir olmayan bu durum elbette toplumda bir değişim arzusunu da beraberinde getiriyor. 25 Aralık hem yerel yönetimler hem de bütünlüklü bir dönüşüm sürecinin başlangıcı olacak” dedi.

Asım Akansoy, Londra ve Madrid’deki temasları hakkında da Yenidüzen’e değerlendirmeler yaparak, yurtdışında yaşayan Kıbrıslı Türkler’in Kıbrıs’ın kuzeyine yatırım yapmalarını sağlamak amacıyla pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğini de anlattı.

Akansoy, “Londra’da yaşayan insanlarımız, buradan uzak kalmış olmanın yalnızlığını da yaşıyorlar. Çok seviyorlar, çok özlüyorlar, burada olmak istiyorlar. Burada olamamanın verdiği bir özlem var. Bunları gidermek boynumuzun borcudur. Arzu edenlerin yeniden gelmesini sağlamak, buradaki popülasyonu toparlamak, insanlarımıza imkanlar tanımak bence çok çok önemlidir” diye konuştu.

Kıbrıs konusunda müzakere masası yeniden kurulacağını da kaydeden Akansoy, şunları söyledi:

“Taraflar şu anda, müzakere masası kurulmadan önce, pozisyon yükseltmeye çalışıyorlar. Bugün gerek Türkiye, gerek Kıbrıs Türk tarafı, gerekse Kıbrıs Rum tarafı çeşitli söylemler ortaya koyuyor, ben bunların masa kurulmadan önceki hazırlıklar olduğunu düşünüyorum. Masa kurulacak, kaçınılmazdır ve adaya çözüm gelecek, bu da kaçınılmazdır. Çünkü sürdürülebilir bir durum yoktur.”


“Dünyayı sadece Sarayönü’nden ibaret sayamayız”

Soru: CTP Genel Sekreteri olduktan sonra Dış İlişkiler Sekreteri Fikri Toros ile Londra’da temaslar yaptınız, daha sonra Madrid’e geçtiniz. İngiltere temaslarına yüklediğiniz anlam nedir?

Akansoy: Kıbrıslı Türkler dünyanın dört bir tarafında yaşıyorlar, iş yapıyorlar, yatırım yapıyorlar, uzmanlıklarını paylaşıyorlar, yaşadıkları ülkelere katma değer katıyorlar. Bu değerleri bizim kendi bünyemize katabilmek adına ilişkilerimizi geliştirmemiz kaçınılmaz bir konudur. Kıbrıslı Türkler olarak dünyayı sadece Sarayönü’nden, sadece Kuzey Kıbrıs’tan ibaret sayamayız. CTP, elbette, sadece Kuzey Kıbrıs’a sıkışıp kalacak bir siyaset yürütemez. Dünyanın dört bir tarafında, nerede Kıbrıslı Türk varsa, orada CTP’nin olması ve CTP’nin bu insanlarımızla temas içinde olması çok genel bir prensibimiz. Bu çerçeveden hareketle önce Londra’ya yöneldik. Londra’da, CTP Londra Örgütü’müzle istişare ederek, örgütün yeniden daha etkin bir hale gelmesi yönünde çalışmalar başlattık. Bunun yanında, gerek siyasilerle, gerek yerel yönetim insanlarımızla, gerekse iş adamlarımızla çeşitli görüşmeler yaptık. Çok verimli ve yapıcıydı. Yurtdışında yaşayan Kıbrıslı Türkler, CTP’den bir an önce iktidara gelmesini ve hedeflediği projeleri hayata geçirmesini istiyorlar.


“Yurtdışında yaşayan Kıbrıslı
Türklere pozitif ayrımcılık şart”

Soru: Ne tür projeleriniz var?

Akansoy: Kendilerine Kuzey Kıbrıs’a yatırım imkanlarını geliştirme konusunda projelerimiz olduğunu ifade ettik. Yatırımlar yapılırken, nasıl bir önceliklendirmeye gitmek gerektiğini ve yatırım süreçlerinde bürokrasinin ortadan kaldırılması, yurtdışında yaşayan Kıbrıslı Türk gençlere ve yatırımcılara yönelik pozitif ayrımcılık konusunda neler yapabileceğimiz üzerinde durduk. Bu insanlarımıza elbette pozitif ayrımcılık yapılması gerekir. Bugün Türkiye’den herhangi bir iş adamı, turizm yönünde teşvik alıp pek çok alanda, vergisiz bir şekilde Kuzey Kıbrıs’a yatırım yapabiliyorken, bizim kendi insanlarımız yurtdışından gelip aynı imkanlarla kendi ülkelerine katkı sağlayamıyor. Dolayısıyla bu pozitif ayrımcılık konusunun çok önemli olduğunun altını çizdik ve bunu yapacağımızı söyledik. Bürokrasiyi ortadan kaldıracağız. Buraya gelen insanlarımızın burada daha rahat hareket edebilmesini sağlayacağız. Elbette bu belli bir dönem için, pek çok insanın Kuzey Kıbrıs’a gelip burada yatırım yapmasını kolaylaştıracak. Ama burada asıl önemli olan artık bu tür projeleri tanımlamak ve ortaya koymak değil, bu tür projeleri hayata geçirecek iradeyi, cesareti ve kararlılığı göstermektir. Elbette CTP “ben yaptım oldu” mantığıyla hareket etmeyecek ve öngörülebilir zaman içerisinde netleştireceğimiz projelerimizi, örneğin Londra Kıbrıs Türk Ticaret Odası’yla, oradaki derneklerle paylaşarak birlikte hazırlayacağız. Tüm bunları hayata geçireceğiz. Öncelikle yatırım planlamasının, önceliklendirmenin yapılmasına ihtiyacımızın var. Neye ihtiyacımız var, hangi alanlara öncelik veriyoruz ve hangi alanlarda teşvik imkanları sağlayabiliriz, pozitif ayrımcılık yapabiliriz? Tüm bunlar üzerinde daha yoğun bir şekilde kafa yoracağız.

Londra’da yaşayan insanlarımız, buradan uzak kalmış olmanın yalnızlığını da yaşıyorlar. Oradaki toplantılarda bunu da hissettim. Çok seviyorlar, çok özlüyorlar, burada olmak istiyorlar. Burada olamamanın verdiği bir özlem var. Bunları gidermek boynumuzun borcudur. Arzu edenlerin yeniden gelmesini sağlamak, buradaki popülasyonu toparlamak, insanlarımıza imkanlar tanımak bence çok çok önemlidir.

Enfield Belediyesi’yle daha yakın işbirliği...

Soru: Yerel yönetimlerle de temaslarınız olduğunu söylediniz. Enfield Belediyesi’nde temaslar yaptınız. Yerel yönetim seçimleri öncesinde yaptığınız bu görüşmelerde ne tür işbirlikleri yapılabileceğini tespit ettiniz?

Akansoy: Enfield Belediyesi Lideri Nesil Çalışkan bir Kıbrıslı Türk. Çok genç, çok başarılı bir kardeşimiz. Meclis üyesi Ahmet Karahasan ve Sabri Özaydın ile de görüştük. Enfield bölgesinde önemli sayıda Kıbrıslı Türk yaşıyor. Belediyelerde elde edilmiş olan deneyimlerin, birikimlerin önümüzdeki süreçte paylaşılması adına karşılıklı olarak işbirliği yapılması konusunda bir mutabakatımız oldu. 25 Aralık’tan sonra belediye başkanlarımızı Enfield Belediyesi’yle daha yakın işbirliğine çağıracağız ve karşılıklı bir deneyim alışverişi, proje alışverişi, düşünce alışverişi ve dayanışma ortamı yaratmak için sonuna kadar çalışacağız. Bu bizim için çok önemli bir imkan. Sadece Enfield değil, başka bölgelerde de Kıbrıslı Türkler var. Tamamını kucaklayacak şekilde, CTP yerel yönetimler vizyonunu bu paydaşlarımızla daha da ileriye taşıyacağız.

Soru: İngiliz Dışişleri Bakanlığı, Kıbrıs ve Yunanistan Takım Lideri Sheba Rosier ile Doğu Akdeniz’deki jeopolitik gelişmeler ışığında Kıbrıs sorununda gelinen son noktayı değerlendirdiğiniz basına yansıdı. Ayrıca İngiliz Lordlar Kamarası’nda da temaslar yaptınız. Bu görüşmeler hakkında bilgi verir misiniz?

Akansoy: İngiliz diplomasisi bölgeye hakim ve İngiltere her şeyden önce garantör bir ülke dolayısıyla Kıbrıs adasına dair diğer garantörler kadar sorumluluğu olan bir ülke. Bu bağlamdan baktığımızda, gerek burada üslerinin olması, gerek garantör olması, gerekse BM Güvenlik Konseyi üyesi olması adadaki problemlerin çözümüne dair kendisini söz sahibi kılıyor. Malum geleneksel olarak, İngiliz dış ilişkiler politikası her zaman dünyaya olabildiğince farklı bakmayı tercih etmiştir. Özellikle BREXIT’ten sonra, İngiltere kendini daha farklı bir pozisyonda konumlandırmaya çalışıyor. Dünyada çeşitli güçlü partner ülkelerle, bölgeler politikası üzerinden ticaret, ekonomi ve siyasal alışverişte, diplomatik alışverişte güç kazanmaya çalışıyor.

“Ayaklarımızın yere basıyor olması lazım”

Kıbrıs sorunundaki durgunluğun farkındadırlar, Kıbrıs sorunundaki durgunluğun Güney’deki, Türkiye’deki ve Yunanistan’daki seçimlerden sonra canlanmasını öngörüyorlar. Elbette Doğu Akdeniz’deki gelişmeler küresel gelişmelerdir ve bu gelişmelerle Kıbrıs sorununun nasıl ilintilendirileceği, nasıl şekilleneceği üzerinde söz sahibi olacaklardır. Gittiğimiz her yerde temel vurgumuz, Kıbrıs Türk toplumunun çözüm istencinin, çözüm beklentisinin yüksek olduğu, çözümün ancak ve ancak federal bir çözüm olabileceği, bu çerçevede Kıbrıs Türk toplumunun ve farklı siyasi partilerin görüşlerine mutlaka önem ve değer vermek gerektiği ve ona göre bir yol çizmek gerektiğidir. Kıbrıslı Türk temsilciler Londra’ya çeşitli ziyaretler yapıyorlar. Bizim gidişimiz, bir kıyas imkanı da sağladı. CTP’nin ortaya koyduğu bütünlüklü, ayrıntılı, derinlikli görüşler orada gerek lordların, gerekse parlamenterlerin dikkatlerini çekti, ciddi anlamda kabul gördük. Bu bizi çok mutlu etti. Dünyada yaşıyoruz ve Kıbrıs sorunu sadece Kuzey Kıbrıs ve Güney Kıbrıs’ın iki dudağı arasında bir sorun değildir. Elbette küresel gelişmelere, ekonomik ve sosyal gelişmelere bağlı olarak şekillenebilecek bir konudur. Burada pozisyon almak ve Kıbrıslı Türklerin sesi olabilmek, trendi okuyabilmek çok önemlidir. Ayaklarımızın yere basıyor olması lazım. Bu bağlamda CTP’nin, dünyanın kabul ettiği çözüm modelini seslendiriyor olması ciddi anlamda itibar görüyor ve saygın bulunuyor. Herkesin ortak kanaati, çözümden bahsediyorsak çözümün adı bellidir. O da BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde bir çözümdür. Onun dışında bir gündem yok. O gündem buralarda çok seslendiriliyor olabilir, mecliste ya da cumhurbaşkanlığında. Ama dünyada böyle bir gündem yok, dikkate alan yok. Kıbrıs’taki sorun çözülmelidir. Sorun çözülürse Doğu Akdeniz’deki iklim değişecek. Herkesin kazanacağı bir enerji paylaşımına gidilecek ama çözüm olmazsa kriz devam edecek.


“Sosyalist Enternasyonal Kongresi bir tür dünya buluşması”

Soru: Daha sonra Madrid’e geçtiniz ve Sosyalist Enternasyonal’in XXVI. Olağan Kongresi’ne katıldınız. Siz bir konuşma yaptınız ve genel kurula sunduğunuz karar tasarısı oy birliği ile geçti. Bu kararın içeriği nedir ve Sosyalist Enternasyonal kongresinde bu kararın alınması neden önemlidir?

Akansoy: Sosyalist Enternasyonal dünyanın en büyük örgütüdür. Sosyalist Enternasyonal Kongresi bir tür dünya buluşmasıdır. Dünyanın dört bir tarafından insanlar geliyor ve kendi siyasetlerini oradaki kardeş partilerine anlatıyor, destek arıyor ve o desteği bulursa karara dönüştürüyor. Sosyalist Enternasyonal’in XXVI. Olağan Kongresi’nin bir kaç tane önemi var. Başkan değişti, Yorgo Papandreu gitti, yerine İspanya’nın Başbakanı Petro Sanchez geldi. Yıllardır Sosyalist Enternasyonal’e çok büyük katkılar yapmış Genel Sekreter Luis Ayala gitti ve yerine ilk kez bir kadın ve ilk kez bir Afrikalı geldi, Benedicta Lasi. Oradaki partilerin neredeyse tamamı çok umutlu, yeni bir Sosyalist Enternasyonal’ın, hem sosyalist hem enternasyonal dayanışma açısından çok önemli olacağını defalarca vurguladılar.

“Lobi yapabilmek adına müthiş imkanlar”

Dünyanın dört tarafında çok büyük problemler vardır. O kongrede o problemleri görebiliyorsunuz. Ermenistan- Azerbaycan sıkıntıları, İran’daki kadın mücadelesi ve İran’daki Molla rejiminin baskıcı yanları, Afrika’nın sorunları, İspanya’nın sorunları, Latin Amerika’daki sorunlar. Dünyanın dört bir tarafı orada... Bir nevi, BM Genel Kurulu’nun sol perspektif açısından bir platformudur ve çok değerli bir platformdur. Lobi yapabilmek adına müthiş imkanlar vardır.

Biz de CTP olarak oraya katıldık, bir karar tasarısı sunduk. Karar tasarısı, tek gerçekçi çözüm modeli olan federasyon konusunda Sosyalist Enternasyonal’dan destek talep eden, adadaki silahlanmanın yarattığı gerilimi kınayan bir karar tasarısıydı. Özellikle Yorgo Papandreu’nun ve Petro Sanchez’in büyük desteğini aldık ve karar oy birliğiyle geçti


“Kıbrıs sorunu lokal bir sorun değildir”

CTP olarak, sadece Sosyalist Enternasyonal’da değil, Avrupalı Sosyalistler’e de üyeyiz. İkisinde de çok daha aktif şekilde görev alacağız, çünkü Kıbrıs sorunu lokal bir sorun değildir. Kıbrıs’ta görüş ortaya koymak önemlidir, halkın mücadelesi çok önemlidir ama halkın mücadelesini uluslararası alanda ifade etmek, destek talep etmek, destek almak bence çok çok önemlidir.


“Müzakere masası yeniden kurulacak”

Soru: Kıbrıs’ın güneyinde, Türkiye’de ve Yunanistan’da seçimler var. Kıbrıs’ın kuzeyinde federasyonun öldüğüne dair açıklamalar var. Cumhurbaşkanı Tatar’ın göreve gelmesinden sonra ortaya konan “iki devletlilik” tezi var. Tüm bunlara baktığınızda, tünelin sonunda nasıl bir ışık görüyorsunuz? Işık var mı?

Akansoy: Kıbrıs sorununda ışık var tabii, müzakere masası yeniden kurulacak. Taraflar şu anda, müzakere masası kurulmadan önce, pozisyon yükseltmeye çalışıyorlar. Bugün gerek Türkiye, gerek Kıbrıs Türk tarafı, gerekse Kıbrıs Rum tarafı çeşitli söylemler ortaya koyuyor, ben bunların masa kurulmadan önceki hazırlıklar olduğunu düşünüyorum. Masa kurulacak, kaçınılmazdır ve adaya çözüm gelecek, bu da kaçınılmazdır. Çünkü sürdürülebilir bir durum yoktur.

Dünyada müthiş bir enerji krizi var. Küresel bir ekonomik kriz var. Bu enerji krizi, Doğu Akdeniz’deki doğal gazı, bir şekilde planlayarak devreye sokmak gerektiğini bize gösteriyor. Bu konuda yapılan tartışmalar lokal düzeyde değildir. Bütün dünyanın önemli aktörlerinin tartıştığı bir konudur. Dünya ölçeğinde bir rezerv yok ama bölge ölçeğinde, gerçekten Avrupa ve Türkiye için Doğu Akdeniz’de önemli bir rezerv var. CTP olarak biz, Doğu Akdeniz’deki kaynağın Türkiye üzerinden dünyaya transfer edilmesi gerektiğini ve bunun en ekonomik, en akılcı yol olduğunu uzun süredir söylüyoruz. Bunu bizzat Anastasiadis’in kendisine de söylemiş bir partiyiz. Doğrusu budur. Ama bu yapılırken, bunun Kıbrıs sorunuyla beraber düşünülerek yapılması gerekiyor. Bir egemenlik kavgasına girmeden yapmak gerekiyor.

 Kıbrıslı Türkler olarak, adanın sahiplerinden biri olarak bu süreçte özne olduğumuzu, gerek Sosyalist Enternasyonal’da, gerek Londra temaslarımızda, gerekse yabancı diplomatlarla yaptığımız temaslarımızda dile getirdik ve getirmeye de devam edeceğiz. Bu noktada geri adım atmayacağız. Karma evliliklerden doğan çocuklara AB vatandaşlığı verilmesi, Doğrudan Ticaret Tüzüğü’nün hayata geçmesi, Türkçe’nin AB dili olması gibi konuları tüm görüşmelerimizde gündeme getiriyoruz.


“Kıbrıslı Türkler yüzünü AB’ye dönmek zorundadır”

Kıbrıslı Türkler yüzünü AB’ye dönmek zorundadır. Kıbrıslı Türkler olarak Kıbrıs adasının, bir bütün olarak AB toprağı olduğunu bilmek, hissetmek ve o bilinçle hareket etmek, o bilinçle yaşamak zorundayız ki istediklerimizi elde edebilelim. Eğer bu yaklaşımı belirlersek, önümüzdeki süreçte daha çok hareket alanı, siyaset alanı, ekonomik işbirliği alanı açabileceğiz.

“O kadar büyük bir yıkım var ki hep geçmişe özlem duyuyoruz”

Soru: Yerel seçimler yaklaşıyor. Seçimler sonrasında bir erken seçim var mı?

Akansoy: Geçenlerde “bu yerel seçimlerde hükümet başarılı olmalıdır ki devam etsin” şeklinde bir açıklama oldu. Bu gerçekten enteresan, bu hükümet, daha önceki röportajımızda da söylediğim gibi, 50 senenin en başarısız hükümetidir ve 50 senenin en başarısız hükümeti olmaya da devam ediyor. “Bu hükümet kalsın diye hükümet partilerinin adayları başarılı olmalıdır” diyorlar. Toplum öfkeli, tepkili, sıkıntılı. Büyük ekonomik sorunlar var. İnsanların alım gücü çok düştü. İnsanlar daralan ekonomi içerisinde hareket edemiyorlar. Mevcut asgari ücretle 15 gün ya geçinebilirler ya geçinemezler. Geriye kalan zamanlar dayanışmayla, borçlanmayla geçiyor. Dolayısıyla sürdürülebilir olmayan bu durum elbette toplumda bir değişim arzusunu da beraberinde getiriyor. Genelde toplumlar geçmişi özlemez, gelecek olanı özler, daha iyisini ister. Ama Kıbrıslı Türkleri o hale getirdiler ki, o kadar büyük bir yıkım var ki hep geçmişe özlem duyuyoruz. Bu hükümet gidecek. Bu hükümet öyle veya böyle gidecek, bu kaçınılmazdır.

“Ülkenin neresinden tutsak elimizde kalıyor”

Yerel seçimler farklıdır. Bunun idraki içerisindeyiz. Ama CTP’nin yönettiği tüm belediyelerde daha istikrarlı, daha huzurlu, daha net bir hizmet kalitesinin olduğunu ve belediyelerin batırılmadan, çalışanlar huzursuz kılınmadan, maaşların ödenerek yol alındığını gördük. Ben inanıyorum ki, 25 Aralık yerel yönetimler açısından yeni bir dönemin başlangıcı olacak ve bu yeni dönem sadece yerel yönetimlerle kalmayacak. Bu bütünlüklü bir dönüşüm sürecinin başlangıcı olacak. Çünkü ülkenin neresinden tutsak elimizde kalıyor, çok acil bir şekilde değişime ihtiyaç vardı. Ben CTP’nin toplumun umudu olduğunu düşünüyorum. Projeleriyle, verdiği sözleri yerine getirebilme dürüstlüğüyle, kadrolarının niteliğiyle ve bugüne kadarki toplumsal kabulüyle önümüzdeki süreçlere damga vuracağımızı düşünüyorum.

Bunu söylerken, elbette diğer siyasi partiler içerisinde de çok değerli arkadaşlarımız var. Onların da görüşlerini dinliyoruz. Bütünlük açısından baktığımda, CTP’nin çalışmalarının başarı getireceğine olan inancım tamdır. Yerel seçimden sonra mutlaka bir erken genel seçime gitmek zorundayız. Toplumun artık tahammülü kalmadı. Bu toplumu daha fazla bu hükümete ezdirmeyeceğiz.


Allende’nin Partisi, Şili Sosyalist Partisi Genel Başkanı Pauline V. Rojas ile


Genel Sekreter Benedicta Lisa ile

Röportaj Haberleri