Bugün Ali Kişmir’in davası var…
Gazeteci Ali Kişmir sosyal medya hesabı üzerinden yayınladığı bir yazı nedeniyle, 10 yıl hapis istemiyle yargılanıyor.
Bu sadece Ali’nin davası değil; bu düşüncenin, ifade özgürlüğünün ve tüm toplumun davasıdır. Bu normalleştirilmemesi gereken bir davadır.
Diğer bir deyişle, bu dava basın özgürlüğüne karşı vurulan bir darbedir.
Tüm baskılar ve susturma hamleleri karşısında “Basın özgürlüğü olmazsa olmazımızdır” dedik, her platformda. Demeye de devam edeceğiz. Bugüne kadar verilen gözdağları karşısında da sinip, susmadık, bundan sonra da susmayacağız.
Basının ve eleştirinin susturulmak istenmesi karşısında da mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu mücadeleyi sürdürürken, CTP’nin demokrasiyi ve gazetecileri korumak adına Meclis’e sunduğu yasa değişiklik önerisini hala görüşmeyen ve bu kötü gidişatın mimarı olan UBP-DP-YDP Hükümeti’ni de unutmayacağız.
Meclis’te 3 Ekim 2023’te oybirliğiyle kabul edilen ivedilik kararı, hala görüşülemedi. Böyle ivedilik mi olur?
Olmaz!
Ama toplum karşısında, yaşanan olayın gailesini çekiyormuş gibi görünmek için hep birlikte ivedilik için el kaldırmamışlar mıydı?
***
Daha önce yaptığı açıklamalarda “Yargılanmak istediğini” dile getirmişti Ali. Dava ile ilgili beklediğimiz bir süreç işliyor.
Çünkü kendileri davayı geri çekmiş olsalardı, bu dava ileride yeniden önüne gelecekti BASIN-SEN Başkanı Ali Kişmir’in.
Ancak ortada herhangi bir suç olmamasından dolayı, Ali’nin yargılanıp beraat etmesi en büyük cevap olacaktır, düşünmeye kelepçe vurmak isteyenlere.
***
Bugün tanıklar dinlenecek, onların aktardıkları şeyler de mahkemede konuşulacak.
Bu tanıklar arasında akademisyenler, profesörler de olacak.
Bir ülke demokrasisinin en temel mihenk taşıdır ifade özgürlüğü. Bunu da en iyi bilmesi gerekenlerdir akademik kariyere sahip olan isimler.
İfade özgürlüğünü nasıl açıklarız?
“Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.”
Kim korkar ki özgürlüklerden?
Kendinden, yaptıklarından, duruşlarından emin olmayanlar korkar… Rahatsız olur, susturmaya, baskılamaya çalışırlar…
***
Bugün Ali Kişmir’in davası var…
Düşüncesini, sosyal medya hesabı üzerinden dile getirdiği için mahkeme huzuruna çıkıyor Ali ve ifade özgürlüğünün karşısında olacak olan akademisyenlerin tanıklığında, mahkemede olacak.
***
Davanın Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevk edilmesi durumunda tutuklu yargılanma ihtimali de var Ali’nin.
Yani kendi düşüncesini yazdı diye, bu ülkede bir basın emekçisi tutuklu yargılanabilir. Cezaevine gönderilebilir…
Yazının içeriğine baktığımızda 2020 yılında gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı Seçimine yapılan müdahaleleri görüyoruz.
Bu bilinen, görülen, yazılan, çizilen ve toplumun dilinde olan bir konu değil miydi zaten?
***
Son dönemde yaşananlara baktığımızda demokratik hakların kısıtlanmasının ilk darbesiydi bu seçimler. Zaten sonrası çorap söküğü gibi geldi…
***
Unutulmasın ki, bu davada yargılanan sadece Ali Kişmir’e değildir.
Benim, sensin, biziz, sizsiniz…
Özgürlüklerimizdir, baskılanmaya çalışılan basın, ifade ve düşünce özgürlüğümüzdür.
O yüzden “ama”sız, “fakat”sız olarak Lefkoşa Kaza Mahkemesi önünde toplanacağız ve bu ülkede karanlık bir çağın başlamasını isteyenler karşısında düşünce özgürlüğüne ve haklarımıza sahip çıkacağız.