"Bu imamı yok sayınız!"

Cenk Mutluyakalı

Dışişleri’nden ıslak imzalı, isimsiz mektup: Bu imamı yok sayınız!


Larnaka Hala Sultan Tekkesi'nin imamı Şakir Alemdar'ı görevden almışlar.
Kuzeyde!
Bunu geçen sene de duymuştuk.
Kadınları köleleştirme fantezisiyle meşhur Din İşleri Başkanı Ahmet Ünsal'ı görevden alma siyasi iradesi, cesareti ve haysiyetine sahip olamayan “idaremiz”, sözünün geçmediği bir başka alanda görev değişikliği istiyor.

Şakir Alemdar, 14 yıldır Kıbrıs’ın güneyinde yaşıyor ve 2011’den beri Hala Sultan’da resmi olarak görev yapıyor.
İşinde iyidir, kötüdür, dürüsttür, değildir bilmiyorum.
Ama iddia şu ki, adamı, Kıbrıs Cumhuriyeti görevlendirdi, "KKTC" değil!

Yeni gelişme çok başka!
"KKTC” Dışişleri Bakanlığı, Kıbrıs’taki yabancı büyükelçi ve misyonlara ayrıca uluslararası kuruluşlara ıslak imzalı, mühürlü ancak isimsiz bir yazı gönderiyor ve “Bu imamı tanımayınız” diyor!

Dışişleri de ilginç…
Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımıyor ama oradaki büyükelçileri tanıyor.
Özetle mektubunda “İmam Şakir Alemdar, Kıbrıs Türk toplumunu temsil etmez” diyor Dışişleri Bakanlığı… “Yok sayınız” diyor…

Yeni bir yapılanma mı?

İmam Şakir Alemdar’ın özelinde gelişen bu olayda dikkat çekici iki unsur var.

1- Kıbrıs Cumhuriyeti’nden görevlendirildiği bilinen Kıbrıslı imam Şahir hoca, sabıkalı Din İşleri Başkanı tarafından neden görevden alınmak isteniyor? İddia şu: Ahmet Ünsal, Avrupa pasaportuna sahip yurt dışındaki kimi Türkiyeli imamları güneyde görevlendirerek, yeni bir yapılanma tasarlıyor.

2. Dışişleri Bakanlığı bu “operasyon”un ortasına girerken, uluslararası kuruluş ya da dış misyona neden böylesi bir yazışma ihtiyacı duyuyor? Tamam da niye yazışmanın altına imza var, isim yok!

“İstisnai yurttaşlık” sahibi Din İşleri Başkanı Ahmet Ünsal’ı “yok” sayamayan atanmışlar, uluslararası camiaya bir iç hesaplaşmanın mektubunu gönderiyor.

O sözleri yeniden anımsatmak isterim.
“İnsanlar niye evlenir? Çoğalmak için. Dolayısıyla bir kadın kocasının yatak davetine icabet etmek ZO-RUN-DA-DIR. Yani, ihtiyacı karşılanacak... Bazıları evleniyorlar, bir sene geçiyor, iki sene geçiyor, üç sene geçiyor çocuk yok. Niye yok? Kedimiz var. Olur mu ya? Evlenmenin sebebi çoğalmak. Elalemin kızı, elalemin oğlu sana neslin üresin diye helal kılınıyor. Keyif yapasınız diye değil.”

Bu “fetva” Şakir Alemdar’a ait değil.
Ey dış misyon!
Siz de duyunuz, yeniden…


 

* İmam Şakir Alemdar, yazımız yayına girdikten sonra şu notu iletti:

”2008 den beri Hala Sultan Tekkesinin imamıyım ve güney Kıbrıs’taki müslümanları temsil ediyorum. 2011’de TALİP ATALAY’ın daveti ile Din İşleri Dairesine katıldım”.



Protokol (!)

Birkaç gün sonra “TC-KKTC Mali Protokolü” için düzenlenen törenin üzerinden tam bir ay geçmiş olacak.
Henüz ortada “protokol” yok.
İmza öncesinde de yoktu…
İmza sonrasında da yok…

Dostum, meslektaşım Sami Özuslu “artık kabile bile değiliz” demiş.
Keşke olsak!
İlkel de olsa toplumsal bir örgütlenmeye kavuşuruz o zaman!
İrade kendimizde olur…

2023 Mali Protokolü bu!
Yıl bitecek 6 aya kadar...
“Tarihi günlerden biri daha yaşanıyor” denmişti imzalar atılırken…
Ne vekiller biliyor içeriğini, ne partiler!
26 okul yapılacak demişlerdi, 3 hastane…
500 yataklı hastane zaten son 10 yıldır değişmiyor!
Bir de “Külliye” (!)

Ne zaman Türkiye’den yeni bir uygulamaya karar verilse, Kıbrıs’a dair…
Hoooop bir “ikili anlaşma” duyuyoruz.
Yeni bir protokol…
“Uluslararası…”
Hep beraber “yine ne yitirdik” diyor bakınıyoruz.

“KKTC-TC 2023 Yılı İktisadi ve Mali İşbirliği Protokolü” 31 Mart’ta imzalanmıştı.
İmzası var, metni yok!
Ankara’dan gelmedi henüz…

O ‘dosyalar’ sadece ‘poz’ için! Bir ay önce imzalar atılmıştı ama o dosyaların içi boştu. “Protokol”un son hali Ankara’dan gelmedi henüz… “Egemen eşitlik ve eşit uluslararası statücülük” oynuyor(!)


“Ara Seçim” bütçesi!

"Ara Seçim" için şunu yapabiliriz!
Hafta içine alırız seçimi ve kamu görevlileri, mesai saatleri içerisinde sandıklarda görev yapar.
Okullarda, iş yerlerinde...
Böylece ek bir ödeme olmaz.

Seçim için ayrılacak o bütçeyle de ana yollarda en azından kavşaklar aydınlatılır, örneğin...

Olmaz mı?
Tek adaylı bir seçimin masrafı toplumsal faydaya dönüştürülür böylece!

Hatta…
Örneğin siyasi partiler de seçim bütçesini “Şampiyon Melekler Derneği”ne bağışlar.
Yeni bir okulun, spor salonu ile birlikte yapımı için bütçe genişler, çocuklarımızın anısına, Avrupa’nın en iyi koleji hedeflenir.