*** Dr. Derviş Özer, Maraşlı ünlü kırıkçı-çıkıkçı Dr. Hacıgagu’yu yazdı:
Dr. Derviş Özer, 1974’te savaş esnasında annesini tedavi eden, Maraşlı ünlü kırıkçı-çıkıkçı Dr. Hacıgagu’yu yazdı… Dr. Derviş Özer şöyle yazdı:
“1974. 25 Temmuz, annem ve 6 yaralı mücahit samanlıktan bozma bir hastanenin içinde yatmaktaydılar. İlaç ve hiçbir alet yoktu.
Genç bir doktor oradan oraya sağa sola koşuşturup duruyordu, bir şeyler yapabilmek için çabalıyordu. Bir yaralı vardı, kalbura dönmüştü, hatırlıyorum da doktorun yaptığı veya yapabildiği tek şey sırtındaki yaralara pamuk basmak ve kanla dolan pamukları değiştirmekti. Yaralıların yarası, yorgan iğnesi ile dikiliyordu. Ertesi gün Birleşmiş Milletler geldi, orada bir doktor vardı, beyaz saçlı. Bizim doktorla konuştular, bu konuşmaların arkasından samanlıkta yaralıların ve yaralı yakınlarının arasında soğuk bir rüzgar esti. Doktor bize Türkçe’ye çeviriyordu konuşmaları ve kendisinin de aynı fikirde olduğunu söylüyordu. 6 yaralı mücahit ve annem ameliyat edilmeliydi, aksi taktirde öleceklerini söylüyorlardı. Ameliyat tamamdı da Birleşmiş Milletler yaralıları Maraş'a götürebileceklerini söylemiş, işte bizdeki soğuk rüzgarın nedeni buydu. Maraş Kıbrıslı Rumlar’ın elinde idi ve beş mücahit ve annem Maraş'a, ağır yaralı Zeka Çorba Lefkoşa'ya Türk bölgesine helikopterle götürülecekti. Bir askeri aracın arkasına doldurdular ve götürdüler. Arkadan konuşuyorlardı. "Onlar artık gelmez, Rumlar onları keser” diye. Maraş'ta bir oteli hastaneye çevirmişler ve bizimkiler gidince 6 kişilik bir odayı Rum yaralıları çıkararak Türkler’e vermişler ve sıra ile ameliyata almışlar.
Annemin ve diğer 5 kişinin doktoru meşhur RAHMETLİK OLAN HACIGAGO idi. Bu isim Kıbrıslı Türkler arasında bir efsanedir. Annemin kolundaki bilezikleri ameliyat sonrasında yastığın altında imiş, diğer yaralıların saatleri de. Ertesi gün eli silahlı bir Rum kapıda belirmiş ve silahı kurarak içeriye girmeye çalışmış kapıdaki nöbetçi Rum onu döndürmüş ve elindeki silahı alarak bir kenarda silahla kontrol altında tutmuş. Bu olayı duyarak olay yerine gelen DR. HACIGAGO orada bulunan herkesi tehdit etmiş ve şunları söylemiş:
“Benim baktığım bir hastaya zarar gelirse beni bulamazsınız, yaralılarınız burada kalır."
Bunun üzerine kapıdaki nöbetçi sayısı ikiye çıkarılmış. Çıkan yemekleri hastalarının gözleri önünde ilk önce kendisi tadar ve sonra hastalarının yemesine izin verirmiş. Çok önemli bir not yemeklerdeki etler tavukmuş. Bu da Müslüman hastalarının domuz eti olduğunu sanmasınlar diye koyduğu bir kuralmış.
5 gün sonra Birleşmiş Milletler askerleri ile annem ve beş mücahit sağlıklı olarak geri getirilmişlerdir.
Dr Hacıgago'yu ölümünün 36 yılında minnetle anıyorum.”
(DR. Derviş Özer)
Dr. Derviş Özer’den “savaş sırasında insaniyetini yitirmeyenler” için heykeller…
Dr. Derviş Özer, Dr. Hacıgago’nun bir büstünü yaptı… Büst şu anda Lefkoşa Türk Belediyesi Parklar ve Bahçeler sorumluluğunda bir depoda duruyor… Sadece Dr. Hacıgago’nun değil, 1974’te Kıbrıslırum savaş esirlerinin tutulduğu Voni (Gökhan) kampının sorumluluğuna getirilen ve Kıbrıslırumlar’a insani davranışlarıyla tanınan Alpay Topuz’un heykelini de yaptı. O da Lefkoşa Türk Belediyesi Parklar ve Bahçeler sorumluluğunda bir depoda duruyor. Bu iki büstün yan yana dikilmesi için çalışmalar yapılıyor…
Dr. Derviş Özer, bu şekilde savaş sırasında öteki toplumdan insanların hayatlarını kurtarmış olanların heykellerini yapmayı sürdürüyor: Son olarak tek “kayıp” milletvekili olan Cengiz Ratip’in bir büstünü yaptı. Cengiz Ratip, 1963’te Dillirga bölgesinde kaçırılıp rehin tutulan Polili bazı Kıbrıslırumlar’ın hayatlarını kurtarmıştı… Cengiz Ratip hala “kayıp”…
Aynı şekilde Kıbrıslıtürkler’in hayatlarını hem 1963, hem de 1974’te kurtarmış olan Stroncilo (Turunçlu) muhtarı Stavros Poyrazis’in de bir büstünü yaptı… Bu büstler de yan yana sergilenecek “kayıplar”la ilgili bir çağdaş sanat sergisinde…
Dr. Kostas Hacıgago
7 Aralık 1924’te Mağusa’da dünyaya gelen Dr. Kostas Hacıgago, henüz 16 yaşında Lefkoşa’da İngiliz Okulu’nu bitirerek Beyrut Amerikan Üniversitesi’nde genel bilimler öğrenimi görerek diploma aldı. 18 yaşında tıp eğitimine Manchester, Edinburg ve Glasgow’da başlayarak Genel Cerrahi konusunda uzmanlaştı. İngiltere’de çeşitli hastanelerde çalıştıktan sonra Kıbrıs’a dönerek Lefkoşa Genel Hastanesi’nde genel cerrah olarak çalışmaya başladı. 1950’li yılların başlarında İngiltere’den kendisine üst düzey bir pozisyon teklifi gelince bunu kabul ederek İngiltere’ye gitti ve Ortopedik ve Travma Cerrahisi konusunda uzmanlık yaptı. Bu arada Almanya’dan Ursula Hacıgago ile evlenerek 1961’de ailesiyle Kıbrıs’a döndü ve Mağusa-Maraş’ta kendi özel ortopedi kliniğini kurdu. Tüm adadan binlerce insanı tedavi ettiği, yoksul insanlardan hiçbir zaman para almadığı ve hatta uzaktaki köylerine dönebilmeleri için otobüs paralarını da kendi cebinden ödediği için kısa süre içerisinde tüm adada tanındı. Mağusa hastanesindeki Kıbrıslıtürk doktorlarla iyi ilişkileri ve işbirliği vardı ve Kıbrıslıtürk toplumu da çok saygı duyuyordu.
1974’teki savaşta her iki taraftan yaralıları tedavi ederek, güvenilir bir kişi olduğu için Maraş’ın boşaltılmasına gönüllü oldu. Mağusa’da esir değiş tokuşunun da sorumlusu oldu.
Bir gün hala Maraş’ta bulunan insanları ararken bazı Türk askerleri tarafından tutuklandı. Geçmişte tedavi etmiş olduğu bir Kıbrıslıtürk hastası onu tanıyınca, ona askerlerin zarar vermesini engellediler. Onu bir otelde kahveye davet ederek, Maraş’ta bulunan diğer insanlarla birlikte gitmesi için serbest bırakıldı.
Bu dönemde Ormidya’daki göçmen kampında bir çadır hastanesi kurarak görev yaptı ve 1975’te kendi ortopedi kliniğini Larnaka’da yeniden kurdu.
1970 ile 1981 yılları arasında milletvekilliğine seçilerek parlamentonun sağlık komitesi başkanlığını yaptı.
11 Temmuz 1982 tarihinde henüz 57 yaşındayken bir hastasına Larnaka’daki kliniğinde bakarken aniden rahatsızlanarak vefat etti.
Alpay Topuz
1 Kasım 1951’de Abohor’da (Cihangir-Epikho) dünyaya gelen Alpay Topuz, 1964 yılında Lefkoşa’ya giderek babasıyla birlikte beş yıl süreyle Deveciler Hanı’nda kahvecilik yaptı.
1968 yılında inşaat kalıpçılığına başlayan Alpay Topuz, 1970-1974 yılları arasında askerlik yaptı. 14 Kasım 1974’te askerlikten terhis oldu.
Alpay Topuz, 1974’te Voni (Gökhan)’de oluşturulan ve yüzlerce Kıbrıslırum’un savaş esiri olarak tutulduğu esir kampında yöneticilik yaptı.
Kamp yöneticiliği sırasında Kıbrıslırum savaş esirlerine insancıl davranışlarıyla tanındı, çocuklara ihtiyacı olan südü, esirlere ihtiyacı olanları karşıladı. Voni esir kampında 1974’te Kıbrıslırum kızlarına yönelik yaşanan tecavüzleri, kamp yöneticiliğine atanan Alpay Topuz durdurdu. Onun döneminde kampta herhangi bir tecavüz olayı yaşanmadı ve esirlere insanca muamele yaşandı.
1974’te askerlikten terhis olduktan sonra Lefkoşa’da iki yıl kahvecilik yaptı, sonra inşaat kalıpçılığına yeniden başladı.
Evli olan Alpay Topuz’un iki oğlu, dört torunu bulunuyor.
Halen Abohor’da yaşamaya devam ediyor.