Bu kadar kolay işte!

Tümay Tuğyan

 


Biz Kıbrıslı Türkler bazen, belirli bir mantık silsilesi çerçevesinde açıklanması zor refleksler gösterme kapasitesine sahip bir toplumuz.

Değişen gündeme bağlı olarak, dün eleştirdiğimiz bazı şeyleri bugün çok güçlü biçimde destekleyebilir, ya da aslında tamamen aynı mantığın ürünü olan iki ayrı olaydan birine hararetle karşı çıkarken, diğerini aynı hararetle savunabiliriz.

‘Andımız’ tartışmaları kapsamında da benzer bir refleks ürettik.

***

Kıbrıs’ta en iflah olmaz tartışmalardan biridir kimlik konusu.

On yıllardır kendimize farklı kimlik tanımlamaları tasarlayarak, bunun üzerinden kendi siyasi/ideolojik duruşumuzu ortaya koyma ihtiyacında olduk hep.

Tek başına ‘Türk’ olarak anılmayı hiç kabullenmedik, her zaman Kıbrıslılığımız ile gurur duyduk, Kıbrıslı kimliğimizi her ne pahasına olursa olsun savunduk.

Değil mi ki bir dönem devlet kanalı BRT’de, bırakın Kıbrıslılığı, ‘Kıbrıslı Türk’ ifadesinin kullanılması dahi yasaklandı.

Bu ‘siyasi’ baskıya karşı çıkanlar defalarca hesaba çekildi, hatta bazıları kızağa alındı, cezalandırıldı.

Değil mi ki Denktaş ‘bu adadaki tek Kıbrıslılar Karpaz’daki eşeklerdir’ dedi ama biz geri adım atmadık.

Kimliğimizi ve kültürümüzü yok sayan bu açıklamayı hiç ama hiç hazmetmedik ve inatla Kıbrıslı olduğumuzun altını çizdik.

Türk kimliği altında yok edilmeye çalışılan Kıbrıslılık kimliğimizi koruyabilmek için ne çok mücadele etmek zorunda kaldık.

Ama şimdi aynı biz, kimlik konusunda bu denli hassas olan biz, kimlik konusunda bu denli baskı yiyen biz, öğrenci andı tartışmalarından bir anda bir ‘Türklük hassasiyeti’ ürettik.

***

‘Madem ki herkes Türk değil gerekçesiyle andın kaldırılmasını destekliyorsunuz, o halde herkes Müslüman da değil, din derslerine neden karşı değilsiniz?’ diyenler sayıca çok fazla.

Çok doğru, din dersleri eğer sadece sünni Müslümanlık öğretisi temelinde kurgulanıyorsa, o da kalkmalıdır.

Çünkü ne herkes Müslümandır, ne de sünnidir.

Din dersleri bilimsel bir bakış açısıyla verilmelidir.

Yani örneğin bu derslerde, bilimsel çalışmalar ışığında dünya dinler tarihi öğretilmelidir.

Diğer din ve mezheplerin yok sayılıp sünni Müslümanlığın pohpohlandığı din dersleri de tıpkı diğer etnik kökenlerin yok sayılıp Türklüğün pohpohlandığı öğrenci andı gibi ayırımcı ve bölücüdür.

Ve çağdaş eğitim sistemi içerisinde ne birinin ne ötekinin yeri vardır.

Ama ‘biri kalkmıyorsa öteki de dursun’ dersek, bir doğruyu, bir yanlışa kurban etmiş olmaz mıyız sizce de?

‘Andımız çocuklar için bir oyun gibidir, masumca ezberleyip sabahları okumak istedikleri masum bir oyundur...’ demeyin ne olur, çünkü düşmanlık işte böyle masum bir oyun gibi, farkında olmadan ağır ağır işler küçücük beyinlere.

***

Sosyal medyada dün bir yazı dolaştı, rengarenk çizimlerle beraber.
Onunla bitirmek istiyorum bugün yazımı, çünkü galiba benim iki gündür canhıraş uğraşıp da bir türlü layıkıyla ifade edemediğim derdimi, bu birkaç satır çok güzel özetliyor:

İnançlara saygı göster
Doğayı koru, hayvanları sev
Sevgi ve barıştan yana ol
Ve tüm bunları çocuklara da öğret
İnsan olabilmek bu kadar kolay işte!