Bu kafalarla bu kadar!

Serhat İncirli

O dönemde CTP Milletvekili  Mehmet Civa “gel da bir düğüne gideceyik” demişti...
Gittik!
Kormacit köyüne...
Yorgo Kasap bizi karşıladı...
Yorgo ile Civa eski ahbaptı...

-*-*-

Havada bir gariplik vardı...
Ama bu garip havaya rağmen, son derece keyifli bir düğün görüntüsü söz konusuydu...
Ve ayıptır söylemesi, ilk defa bu kadar çok mangalın bir arada yandığını görüyordum...

-*-*-

Suflalar, suflagiler dönüyordu mangalların üzerinde...
Hayatımda belki de ilk kez “domuz eti” yiyecektim...
Sene 1992 veya 93’tü...

-*-*-

Kimin evleneceğini dahi bilmiyordum...
Tak tak fotoğraflar çekiyordum...

-*-*-

Gariplik devam ediyor...
Kasap Yorgo, bir yandan misafirlerle ilgileniyor, bir yandan kebaplara, yemeklere bakıyor...

-*-*-

Hah, işte gelini de görmüştüm!
Gelin, Yorgo’nun kızı...
Kızlarından biri...
Hani Maria var ya, muhtar adaylığı engellenen... O’nun kız kardeşi... Maria çok genç... 

-*-*-

Peki damat?
Soruyorum!
Mehmet Civa gülüyor...
“Abi damat yok galiba, son dakika vaz mı geçti?” diye tekrarlıyorum, Mehmet Civa gülmeye devam ediyor...
“Delidir be bu faşistler” diyor bu arada...

-*-*-

Neyse, o anda öğrenmiştik ki, damada, o zaman bir tek geçiş noktası olan “Ledra Palace”tan tüm başvurulara rağmen geçiş izni verilmemişti...

-*-*-

Gerekçe mi?
Maria’ya muhtar adaylığı ile ilgili olarak sergilenen bakışın aynısı... 

-*-*-

Damat, Maria’nın eniştesiydi...
Ve yanılmıyorsam, RMMO’da assubaydı... 
İzin verirlerse, güvenliğimiz tehlikeye düşecekti!
Ahhhh ki ne ahhh!

-*-*-

Bu arada belirteyim...
“Damatsız düğün” diye bir haber yazmıştım...
Dünyaca ünlü İngiliz haber ajansı Reuters’den bana ulaşmışlar ve kendilerine fotoğraf vermemi istemişlerdi...
Bir kaç kare vermiştim...
Ve anında 300 Sterlin ödeme yapmışlardı... 
Tüm Dünya da haberdar olmuştu bu ülkemizi veya toplumumuzu da aşağılayan faşist uygulamadan...

-*-*-

“Güvenliğimizi tehdit ediyormuş”...
Hala değişmeyen zihniyet!
Priz kafası!
Sağdan trafik beyni!
İğrenç ve de kokmuş!

-*-*-

Ve neler öğrenmiştim o günlerde...
Mesela Maronitlerin balığa gitmesine de ava gitmesine de izin vermiyorlardı...
Hatta balık tüfeği yani zıpkın bulundurmaları bile yasaktı...
Yaşlı bir Maronit balıkçının küçük sandalcığına, 1974’ün üzerinden neredeyse 20 yıl geçmiş olmasına rağmen, denize inme izni de vermiyorlardı...
O sandalcığı, garajımsı bir yerde tutuyordu Maronit amca...
Boyuyordu, galafatını çekiyordu... 

-*-*-

Karpaz’daki Rum balıkçılara da denize inme izni verilmiyordu... 
Ve onlar da bakımını sürekli yapıyorlardı sandallarının...
Bir gün denize indiririz diyerek...

-*-*-

Yazacak çok şey var elbette...
Mesela, “bizdeki kafalar hiç değişmedi... Faşo kafa, faşo kafa! Ve bu kafayla da bu kadar!”

-*-*-

Toplumumuz yine yerlerde sürünüyor...
Bizi tüm Dünya faşist, ırkçı, alçak bilecek!
Ve efendiler koltuklarında oturacak!
Bakan, başbakan, cumhurbaşkanı!
Ve her şey bedava!
Seçim dönemlerinde borçları varsa ödenecek falan...
Yazık ki ne yazık!
Ah ki ne ah!
Vah ki ne vah!
Zerre kadar umurlarında değil!
İşleri tıkırında çünkü!


Yargı bağımsızlığı umarım dangalabişta değildir!

Bir muhtar adayının “adaylığının” reddine Dışişleri Bakanı karar veremez...
Kişi, “ben muhtar adayıyım” diyerek, gerekli belgeleri toplar ve başvurusunu yapar...

-*-*-

Rakibi veya rakipleri içerisinde elbette şikayet eden de olabilir, etmeyen de ama “aday olabilirsiniz” veya “aday olamazsınız” kararını İlçe Seçim Kurulu verir...
Mesela Tahsin Ertuğruloğlu bey veremez!

-*-*-

Yani Kormacitli Maria kardeşimin adaylığını “reddeden” Dışişleri Bakanı, Bakanlığı veya Hükümet olamaz...
Bu adaylığı reddeden “Girne İlçe Seçim Kurulu”dur...
Anayasa, yasalar yani kısaca “hukuk” bunu emreder...

-*-*-

Biri Kaza Mahkemesi Başkanı olmak üzere, yanılmıyorsam üç yargıçtan oluşan Girne İlçe Seçim Kurulu, önüne gelen belgeler ışığında “Maria aday olamaz” demişse, gerekçesini de açıklar...

-*-*-

Ancaaaaak, “haklı bir gerekçe” yoksa ve gerçekten gazetelerimizin yazdığı gibi bu karar “Dışişleri’nin güvenlik zaafiyeti iddiası” nedeniyle ve “yargıya müdahaleyle” alınmışsa, işte “son kalemiz yargı” da burada ciddi anlamda darbelenmiştir demektir...

-*-*-

Umarım, Maria’nın adaylığının reddedilmesi anlamında haklı bir “yasal” gerekçe vardır!
Değilse, yargı bağımsızlığı da artık dangalabiştadır!

-*-*-

Girne Kaza Mahkemesi Başkanından açıklama

Girne Kaza Mahkemesi Başkanı ve Girne İlçe Seçim Kurulu Başkanı Fatma Şenol azınlıkların yerel seçimlerinin Dışişleri Bakanlığının sorumluluğunda olduğunu ve yazıda bahsi geçen muhtar aday adayının bu adaylığının iptali ile ilgili kararın Girne İlçe Seçim Kurulu ile bir ilgisi olmadığını açıkladı.

Başkan Fatma Şenol konunun muhatabının kendilerinin olmadığını belirtti.


Maria’nın fırın kebabı nefistir... Zaman zaman kelle de bulabilirsiniz... Maria’nın kebabının tadı, merhum babası Yorgo Kasap zamanından beri değişmemiştir... Ama Yorgo Kasap zamanından beri değişmeyen bir de bizim “kelle”ler vardır... Nato kelleler, faşo kelleler... Ne bittiler, ne tükendiler...