“Bu karar (asgari ücrete artış) işletmelerin devamlılığına darbe vurmaya adaydır”

Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası, “Sorunlar Çözmek Elimizde” sloganı adı altında gerçekleştirdiği çalıştayda alınan ortak kararlar paylaşıldı.

Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası, “Sorunlar Çözmek Elimizde” sloganı adı altında gerçekleştirdiği çalıştayda alınan ortak kararlar paylaşıldı.

Özel sektör dahil eğitim ve sağlık gibi tüm kamu hizmetlerinin  TL ile fiyatlanması için derhal yasal düzenleme yapılması gerektiğine de vurgu yapılırken, asgari ücretin günümüz koşullarında düşük kaldığı ifade edildi. Asgari ücretle ilgili alınan artış kararının seçime yönelik popülist bir karar olduğunun da altı çizildi. Açıklamada, “Bu karar işletmelerin devamlılığına darbe vurmaya adaydır” denildi.

Kıbrıs Türk Toplumunun büyük çoğunluğunun mülksüzleşme tehlikesi ile karşı karşıya olduğu ifade edilirken, çözüm önerileri de ortaya kondu.

Kamu, Vakıflar ve belediyeler tarafından döviz ile kiralanan işyerlerinin kiralarının Türk Lirası’na çevrilmesi gerektiği ifade edilirken, biriken borçların ödenmesi için de yasal değişiklikler yapılarak kolaylık sağlanması gerektiği kaydedildi.

Çalıştay kapsamında, büyüyen borçlar ve biten alım gücü ana başlıkları altında, farklılıkları gözeterek parti, meslek örgütü temsilcileri ve uzmanlarla bir araya gelinen çalıştayda, ülkedeki genel sosyo-ekonomik tablo, hane halkı, yoksullaşma ve işletmelerin içinde bulunduğu durum, alınabilecek tedbirler ile ilgili görüşler paylaşıldı.

Çalıştayın detayları şöyle:

ÇALIŞTAY SONUÇ BİLDİRGESİ

Kıbrıs Türk Toplumu 2020 yılı Mart ayından bu yana Covid salgın koşulları altında yaşamaktadır. Salgın koşulları devam ederken olağanüstü TL değer kaybının buna eklenmesi sosyo-ekonomik yapıyı yıkım noktasına getirdi. Kıbrıs Türk toplumu salgından dolayı altyapı ve kurumsallaşmada var olan eksikliklerden dolayı sağlık ve eğitimde yaşanan sorunlarla boğuşurken bir de geçim ve artan, katlanan borçlarla yüz yüze bırakıldı.

Bu sorunların hiçbirinin kader olmadığına inanan Odamız, “Sorunlar Çözmek Elimizde” sloganı adı altında bir Çalıştay gerçekleştirdi. Bu kapsamda, büyüyen borçlar ve biten alım gücü ana başlıkları altında, farklılıkları gözeterek parti, meslek örgütü temsilcileri ve uzmanlarla bir araya geldi. Moderatörlüğünü Ersun Aytaç’ın yaptığı ve Oda koordinatörü Hürrem Tulga açılış konuşmasını yaptığı tüm gün süren Çalıştayda, Oda Başkanı olarak Mahmut Kanber’de söz alarak konuklara hitap ederek ve seçimlere aday olduğunu, bu sebeple Odadaki görevinden istifa ettiğini açıkladı.

Çalıştayın sabah oturumunda siyasi parti temsilcileri Sayın Devrim Barçın (CTP),  Sayın Yusuf Avcıoğlu (HP)  ve  Hasan Aydın (DP) söz alarak Partileri adına görüşlerini açıkladılar. Parti temsilcilerinin ardından Bahadır Gazi Mahmutoğlu KTEZO tarafından saptanan ana başlıklara ilişkin bir sunum yaptı. Ardından ülkemizin önde gelen uzman ve ekonomistleri söz alarak konu başlıkları ile ilgili sunumlarını gerçekleştirdiler. Sırasıyla Profesör Dr. Sayın Mustafa Besim, Vergi Uzmanı Sn. Göksel Saydam, Ekonomi Uzmanı Sn. Mahmut Sezinler ve Ekonomist Sn. Mertkan Hamit konuşmalarını yaparak genel sosyo-ekonomik tablo, hane halkı, yoksullaşma ve işletmelerin içinde bulunduğu durum ve alınabilecek tedbirler ile ilgili görüşlerini paylaştılar.

Öğlen arasından sonra yapılan oturumda ise ekonomist ve uzmanlara ek olarak Halkın Parisi’nden Sn. Serhat Kotak ve Cumhuriyetçi Türk Partisi’nden Sn. Devrim Barçın’nın da yuvarlak masa oturumuna katılımlarıyla aşağıda bulunan Çalıştay kararları ortaya çıkmıştır. Bir takım farklı bakış açıları olmasına rağmen Çalıştayda ortak olarak alınan kararlar şu şekildedir:

  1. Kıbrıs Türk Toplumu, salgın ve TL’deki olağanüstü değer kaybından dolayı ağır güç yükü altında ezim ezim olmuştur. Özellikle döviz borçluluğunun toplam krediler içinde yüzde yetmişlere ulaşması, bu koşullar altında neredeyse borçların ödenebilirliğini imkânsız noktaya taşımıştır. Bugüne kadar borçlarda başvurulan öteleme yöntemi bir çözüm üretmemiş bilakis sorunu büyütmüştür. Kıbrıs Türk Toplumunun büyük çoğunluğu mülksüzleşme tehlikesi ile karşı karşıyadır.
  1. İşletmelere ait TL kredilerinin yeniden yapılarak vadelerinin uzatılması, döviz kredilerinin  TL’ye çevrilmesi, kur ve faiz farkının  ödenmesi için de devletin katkıda bulunması şarttır.
  2. Devlet bu katkı için gerekli kaynağı Türkiye Cumhuriyeti ile yapacağı bir anlaşma yolu ile TL’nin yarattığı enflasyon farkının ülkemize aktarılmasını sağlayarak kapatabilir.  Bu noktada KKTC ve TC Merkez bankaları arasında ya da Maliye Bakanlıkları aracılığı ile yapılacak bir anlaşma ile aktarılması sağlanmalıdır.
  3. Bu kaynak akışının aylık periyotlarla enflasyon oranında otomatik aktarılması gerekmektedir. 
  4. Ülke içinde döviz üzerinden alınan gümrük vergilerinden elde edilen ek gelirler bu amaçla kullanılmalıdır.
  5. Lüks konut, lüks araba gibi kategorilerde yasal değişiklikler yapılarak alınan vergilerde artışlar yapılması şarttır.
  6. Dış temsilcilikler Kıbrıslı Türk nüfusun yoğun olarak yaşadığı ve politik önemi haiz birkaç ülke hariç kapatılmalı ve buralardan tasarrufa gidilmelidir. Resmi hizmet araçları derhal azaltılmalı, emniyet, itfaiye, GKK, ve Orman dairesinin iş araçları hariç makam otoları dahil satılmalıdır. Devlet tasarrufa gitmeden toplum ve işletmelerden fedakârlık beklememelidir.

Bu kaynaklar aracılığı ile işletmelerin ve toplumun dövizden kaynaklanan geri ödeme zorlukları aşılabilir.

  1. Kamu, Vakıflar ve belediyeler tarafından döviz ile kiralanan işyerlerinin kiraları derhal Türk Lirası’na çevrilmelidir. Biriken borçların ödenmesi için de yasal değişiklikler yapılarak kolaylık sağlanmalıdır.
  2. Özel sektör dahil tüm kamu hizmetlerinin (eğitim sağlık vb)  TL ile fiyatlanması için derhal yasal düzenleme yapılmalıdır.
  3. Asgari ücret günümüz koşullarında düşük kalmıştır. Asgari ücret temel gıda, temizlik ürünleri, giyim, kira, eğitim, enerji, iletişim vb) en çok kullanılan mal ve hizmetleri içeren yeni bir sepet üzerinden belirlenmelidir. Asgari ücretin belirlenme sıklığı krizlere bağlı olarak daha kısa aralıklarla yapılmalıdır.
  4. Bunu söylerken de kişi başı brüt 7000 olarak belirlenen asgari ücretin işletme sahiplerine aylık 8050 TL’ye mal olacağını, ekonomik yıkımın var olduğu bu ortamda alınan bu kararın seçime yönelik popülist bir karar olduğunu kayıt altına almak isteriz. Hükümetin de bu karara yönelik görüşünü ve duruşunu resmi olarak açıklamasını bekliyoruz. Bu karar işletmelerin devamlılığına darbe vurmaya adaydır. Dışa tam bağımlılık, ithalata dayalı ve katma değer üretmeyen bozuk yapısından dolayı bu karar işletmelerde kayıt dışılığı arttıracak, istihdamın düşmesine sebep olacaktır. Devlet insana yaraşır bir asgari ücret belirlenmesine konusunda samimiyse, sosyal güvenlik yatırımlarının tamamını yüklenmek zorundadır. Ülke ekonomisi ve işletmelerin devamlılığı gibi konular seçim malzemesi olmamalıdır.

Bir daha söylemek gerekirse, Hükümet, dışa tam bağımlılık koşulları ve üretmeyen bir yapıda asgari ücretin tespitinde dahi kaosa neden olmuştur.

K.T. ESNAF VE ZANAATKARLAR ODASI

                                                                                                      YÖNETİM KURULU

Haberler Haberleri