Bu pisliğin asıl sorumlusu Ankara’dır!

Serhat İncirli

Ego var mı?
Siyasete giren herkeste bir miktar olmalı!
Ama bu seviyede bir ego ya da makam şaklabanlığı noktasında bir hırs, artık ruh hastalığıdır!

-*-*-

Ama önce şunu da sormak lazım; egodan çok ne var?
Egodan çok entrika var!

-*-*-

Hile var!
Sahtecilik var!

-*-*-

Örneğin, “Zorlu Töre’nin beşinci turda aldığı 23 oy; almadığı 26 oydan daha küçüktür ve seçilmemesi lazımdır” konusunda Başsavcı Sarper Altıncık’tan görüş alalım almasına da; peki Meclis Tutanağı’nı kameralar önünde değiştiren Zorlu Töre’ye “belgede sahtecilik”le alakalı ne yapalım?

-*-*-

Son beş günümüze damga vuran Meclis Başkanlığı seçiminde her şey var!
Mesela “yalan” çok var!
Zorlu Töre’ye “gel genel kurulu aç, 27 oy garanti” demediler mi?
Dediler!

-*-*-

Gerçekten garanti değil miydi 27?
Garantiydi!
Peki “ihanet” eden ya da “yalan söyleyen” kim?
Kimler?

-*-*-

Efendim CTP suçludur!
Kesinlikle hayır!
Çünkü CTP’de hiçbir vekil; Töre’den ya da her hangi bir UBP’liden intikam almak, her hangi bir UBP’liye zarar vermek, her hangi bir UBP’liyi harcamak gibi bir hedef ya da plan yapmadı!

-*-*-

Oysa UBP, daha taaa kurultay öncesinden bir birine girdi!
Ünal Üstel ile Hasan Taçoy arasındaki başkanlık yarışı, demokratik bir yarış olmaktan çıkmıştı!

-*-*-

Ahlaksız ve çirkin bir kurultay gerçekleştiğini herkes biliyor!

-*-*-

Peki Meclis Başkanlığı bunun intikam yeri mi?
Sanmıyorum!

-*-*-

Ama ne yazık ki bu partide “parti içi saygı ve sevgi” bitmiş, bitirilmiştir…
Yerini, bazı hırsız kodamanların çıkarlarının yerine getirilmesi sonucu çok affedersiniz ama “belki kemik yalarım” yarışı almıştır!

-*-*-

Töre, evet egosunun kurbanı olmuştur…
Töre, evet makam maskarası haline gelmiştir, şov hastası olmuştur ve Kıbrıslı deyişiyle “hırs etmiştir” ama aynı Töre, kendi ülküdaşlarının, kendi milliyetçi yalancı partidaşlarının ihanetine uğramıştır!
Töre’ye kazık atılmıştır!
Ve kazıklayanlar CTP’li değildir!

-*-*-

Töre’nin ailesine ve yakınlarına göre, en büyük komplocu Ersin Tatar’dır mesela!

-*-*-

Evet, her türlü ahlaksızlık, her türlü ihanet, her türlü Bizans entrikasının var olduğu bir UBP söz konusudur…
Ve söz konusu olmayan tek şey; yani var olmayan tek “olması gereken” “onurlu vatan sevgisi”dir!

-*-*-

Vatanını seven bir insan, bu kadar çok kirin içine bulaşmaz!
Haaaa istisna var mı?
Elbette vardır ama onlar da seslerini çıkarmadığı için, aynı derecede suçludur!
Aynı kirin içindedir!

-*-*-

Efendim bundan sonra ne olacak?

-*-*-

Ankara bilir!
Ankara düşünsün!

-*-*-

Günün sonunda rezil olanlar arasında, bu ahlaksızlığın ve ahlaksızlığı yapanların mutlak sorumlusu olan Ankara’daki bazı merkezler de bulunmaktadır!
Hatta asıl sorumlu onlardır!


-*-*-

Bu pisliği temizleyecek, bu zararlı – bencil – rüşvete batmış – corrupt – ahlaksız siyaseti bitirecek tek bir şey vardır; Kıbrıs sorununun kalıcı bir federal çözümle sonlandırılması!
Kıbrıs Türk toplumunun uluslararası hukuk ve uluslararası denetimin içinde yer alması!

-*-*-

Haaa erken seçim mi?
Erken seçim, elbette geçici pisliği temizleyebilir ama hastalığı kökten bitiremez!


Yeter bu kadar yüzsüzlük!

Efendim konu Başsavcı’da!
Başsavcı Sarper Altıncık, “bu seçim sonucu geçerlidir” derse, Zorlu Töre Meclis Başkanı mı olacak?

-*-*-

Bu satırları yazdığım 11 Ekim 2024 günü yani dün öğle saatlerinde, Başsavcılık’tan her hangi bir açıklama falan gelmemişti…

-*-*-

Şunu rahatlıkla söyleyebilirim, Meclis İç Tüzüğü ya da Anayasa, beşinci tur konusunda beni tatmin edecek netlikte ve basitlikte “açıklayıcı” değildir!

-*-*-

Kaldı ki konuya “hukuken” bakmayı uygun görmüyorum!
Ortada çok ciddi ahlaki bir sorun vardır!

-*-*-

Zorlu Töre, kendi arkadaşlarının oyununa gelmiştir!
Ve çok istediği Meclis Başkanlığı’nı hukuken alsa bile; bu ülkede çok ciddi sivil itaatsizliğin sorumlusu olacaktır!

-*-*-

Daha farklı bir açıya geçmek istiyorum; bu ülkede en kısa sürede erken genel seçim yapılmazsa, bir hafta süre sonra, her konuda sivil itaatsizliğe geçeceğim…

-*-*-

Örneğin, trafik cezası mı aldım?
Ödemeyeceğim!
Mahkemeye götürün tabii ki!
Dilerseniz hapse atın!

-*-*-

Örneğin, sivil savunma bölge toplantılarına çağrılıyoruz ve hala iki senem daha var; gitmeyeceğim!
Askeri Mahkeme’de mi yargılayacaksınız!
Dilerseniz asın!
Askerlik yapmayan Cumhurbaşkanı var bu ülkede, hiç utanmıyorsa ve siz de utanmıyorsanız, buyurun!

-*-*-

Bu ülkede, külliye denen bir ahlaksızlık söz konusudur…
Okulumuz yok, hastanemiz yok, ilacımız yok ama külliyemiz var!
Ve kimsenin sesi çıkmamaktadır!

-*-*-

Bu ülkede her ihalede indira gandi işleri var!
Yolsuzluk va,r usulsüzlük var!
Ve kimsenin umurunda değildir!

-*-*-

Yeter artık!
Ya bu hırsızlık ve ganimetçilik düzeni bitecek; ya da beni dilerseniz asın; hiçbir kuralınıza uymayacağım!
Aha av da başlıyor, av ruhsatı çıkaranın da… 

-*-*-

Gelin yakalayın!
Yeter be yüzsüzler!


Çok yazmaya gerek yok… Yenidüzen’in dünkü ön sayfası yeter…