Bu siyasetçileri anlamakta zorluk çekiyorum. Önüne gelen atıp tutuyor. Hassas konularda duygu sömürüsü yapıyor. Seçim zamanı geldiği için de kulağa hoş cümleler kullanıyorlar.
Sayın Akıncı, Kulüpler Birliğini ziyaretinde, “Türkiye takımları Rum tarafında müsabaka yapıyor ancak KKTC’de yapmıyorlar. Bizim gençlerimiz de tirbünde seyrediyor” dedi. Eee günaydın sayın AKINCI!!!
Siz hangi dünyada yaşıyorsunuz? Yoksa, KKTC’ye ilk kez mi geldiniz?
Bu konuyu açmak istiyorum çünkü özellikle siyasetçiler gençlik ve futbol üzerinden ısrarla rant sağlayıp, oldum olası vitrine oynuyorlar. Ben geldiğimde “bunları, şunları yapacağım”, “Kıbrıs Türk futbolunu dünyaya şöyle açacağım” demiyorlar. Alıyorlar sazı ellerine, türkü söylemeye devam ediyorlar.
Birleşmiş Milletler kararları ortada dururken, Türkiye ve Kıbrıs Cumhuriyeti FIFA üyesi olmuşken, KKTC tanınmamış bir ülkeyken, gerçekleri saptırarak konuyu başka bir tarafa çekmenin alemi yok. Akıncı gibi deneyimli ve emekli olmuş, emekliliğinde bol bol kitap okuyan bir kişinin Kıbrıs Türk gençliğinin neden tirbünde oturduğunu bizden daha iyi bilmeli. 1983’ü kendisine hatırlatmamıza gerek yok her halde.
Sayın Akıncı çıkıp “KTFF neden kendi içerisinde düzenleme yapmıyor?”, “Neden bu izinsiz gidişler için federasyon çalışma yapmıyor?” sorusunu gündeme getirse, ayakta alkışlayacağım. Belli ki, “Kankası” Akıncı’ya birşeyler fısıldamış. O da söylenenleri nakarat halinde tekrarlamış.
Yıllarca ve defalarca yazdık. Belli ki Akıncı uzun bir tatilin ardından sporla bağlarını koparmış... Ona da hatırlatalım... Uluslararası bir hukuk var. Uluslararası hukuğun bir kuralı var (Birleşmiş Milletler’den öğrenebilirsiniz.) Elinizi kolunuzu sallayarak biz şunu yapıp, şunu şöyle keseceğiz diyemezsiniz. Türkiye de uluslararası hukuğun bir parçası oplduğu için FIFA ve UEFA’yı by-pas edip, gelip de sizinle müsabaka yapmaz. Yapmayacak da. Ha... ne yapar? Nimetlerinizden yararlanır.
“Bakarız!... İki bakanlık çözsün!.. Yardım edebilirler!” gibi yuvarlak ve içi boş cümlelerle vakit geçirmekten de vazgeçelim. İki bakanlık bugüne kadar hangi konuyu çözmüş ki, bundan sonraki konuları çözecek?
Bir ay önce bu ülkeye siyasetin zoru ile sözde futbol için ama gerçekte reklam amaçlı TFF başkanı Yıldırım Demirören getirildi. KTFF’nu ve futbol ailesini sarayda “medazori” kabul etti. Bildiğiniz gibi yeni dünya sisteminde sporun ve futbolun şekilleneceği yerler artık “SARAYLARDIR” ya, bizim kahramanlarımız da tıpış tıpış saraya gidip hazır olda beklediler.
O dönemde KTFF ve Kulüpler Birliği başkanları ellerini masaya vurup “Futbol konusu federasyonda çözülür” diyebilse, yolun yarısını yarılamıştık. Demirören doğru yolu, yani FIFA’yı işaret edip kaçtıktan sonra mızmızlaşmaya, erkeklik taslamaya hiç gerek yok. Senaryo oynandı ve bitti. Benim KTFF başkanım ve Kulüpler Birliği başkanım da senaryonun bir parçası oldu. Tıpkı, sayın Akıncı’nın olduğu gibi.
Yıldırım Demirören geldiğinde sesini çıkartmayan Arslan Bıçaklı, Akıncı’yı karşısında görünce seçim yatırımlı konuşmasında “göreceksiniz” diyerek tehdit savurup gün veriyor. Neyi göreceğiz sayın Bıçaklı? KOP’a üyeliği mi? Zaten başka çıkış yolun yok ki! Umarım bu işler Ömer Adal döneminde mali kurulu aklamaya benzemez. Çünkü siyasetçileri anlamakta güçlük çektiğimiz gibi sizleri de anlamamaya başladık... Pardon be! Sizlerin de birer siyasetçi kimliğiniz olduğunu unutmuştuk... O zaman vay halimize!