Öyle bir davranış ya da ruh hali içerisindeyiz ki; Kuzey Kıbrıs’taki mülkler bizim, otellerin hepsi bizim, devlet de tanınmıştır – yasaldır ama Rumlar kötüdür!
-*-*-
Abiciğim, ablacığım Rumlar kötü mü değil mi meselesine hiç girmeden; önce şu gerçekleri kabul edeceksiniz;
-*-*-
1 – Mülkiyet sorunu çözülmelidir.
2 – Kıbrıs sorunu sonlanmalıdır.
-*-*-
Sadece 2’incinin tek başına yeterli olduğunu da söyleyebilirsiniz...
Elbette mantıklı olur!
Ancak, kapsamlı bir sonuca ulaşmadan da, mülkiyet sorununu çözme şansınız vardır!
-*-*-
Peki bunu gerçekleştirmek için ne yapmak lazım?
-*-*-
1 – Sürdürmekte olduğunuz, sürdürülemez, aptalca, mantıksız ve Türkiye’nin örneğin Kürt siyasetine tamamen ters gelen egemen – eşit ve bağımsız devlet iddiasından vaz geçeceksiniz.
2 – Derhal masaya oturacaksınız...
-*-*-
Hiç utanmadan, hiç çekinmeden, hiç yüzünüz kızarmadan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin her türlü hakkından faydalanmak isteyeceksiniz; pasaportlarıyla Avrupa’da tatillere, üniversitelere gideceksiniz; sonra “benim bağımsız – eşit ve egemen devletim var” diye maytap geçeceksiniz!
-*-*-
İnsanların öyle ya da böyle, Hammurabi’den veya eski Yunan’dan eski “zırvalıklarla”, mülklerinin üzerine yatacaksınız; yine utanmayacaksınız ve ağlayacaksınız; “... mülk yatırımcılarımızı tutukluyorlar... Bize turist gelmesini engelliyorlar...”
-*-*-
Veeee yine zerre yüzünüzde kızarma olmadan; “AB nerede, BM nerede?” falan diye sorular soracaksınız!
-*-*-
Siz, BM’nin kararlarına uyuyor musunuz?
Siz AB’nin uygulamalarından haberdar mısınız?
-*-*-
Evet!
Şansınız kalmadı!
Masadan kaçamazsınız!
Sıkıştınız!
Saçma, aptalca, her tür akıldan yoksun sözde çözüm arzunuzun “akla uygun, mantığa uygun, çözüme uygun” hale dönüştürülmesinin zamanı geliyor...
Yok hala inatla ve ısrarla “hayır” diyorsanız, ne olur cehennem olunuz!
Bu topluma daha fazla zarar vermekten, yok oluşunu hızlandırmaktan vaz geçiniz!
Bilmem anlatabildim mi Ersin bey?
Yeni Büyükelçi...
Türkiye Cumhuriyeti’nin Lefkoşa Büyükelçisi Yasin Ekrem Serim “ısınma turları” gerçekleştiriyor...
KKTC’de başka büyükelçi yok...
Tek bir büyükelçimiz var ve genelde “vali” gibi davranıyorlar; umarım yeni büyükelçimiz öyle davranmaz...
-*-*-
KKTC Cumhurbaşkanlığı’ndaki mütekabiliyet engelli karşılama rezaleti sonrası, Zorlu Töre tarafından da kabul edilen çiçeği burnunda büyükelçi, “... KKTC’de görev yapan 16’ıncı büyükelçi” olduğunu söyledi...
-*-*-
Cumhurbaşkanlığı’ndaki karşılama töreni, yabancı bir ülkenin büyükelçisini karşılamak için değil de sanki sömürge valisini karşılamak için yapılmış gibiydi!
Yani yeni büyükelçi, istemese bile biz kendisine “sen bizim başımızsın” demeye getiriyoruz; yalakalık zirvesinde!
-*-*-
KKTC 1983’te kuruldu... Aydan Karahan iki farklı dönemde “TC Lefkoşa Büyükelçiliği” görevini yürüttü...
Serim, isim olarak 15’incidir ama “büyükelçi ataması” anlamında evet 16’ncı atamadır...
Ve sanırım Ankara’nın Lefkoşa’ya atadığı en genç Büyükelçi’dir!
Henüz 38 yaşında (1986 doğumlu)...
Kendisinden önceki iki büyükelçi de 1969 doğumluydu!
-*-*-
Bu arada Türkiyeli gazeteci İsmail Saymaz, TC’nin eski Lefkoşa Büyükeçisi Metin Feyzioğlu, GKK Komutanı Tümgeneral Osman Aytaç ve AKP’nin KKTC Temsilcisi Fahri Yönlüer'in aynı süreçte görevden alınmalarının “rutinin dışında” bir gelişme olduğunu yazdı.
-*-*-
Saymaz’ın bazı iddiaları arasında, en çok ilgimi çeken, “Feyzioğlu, adalılarla yakınlaştı, sık sık özel hayatıyla gündeme geldi ve ticari ilişkilere girdi” sözleriydi…
-*-*-
Doğrusu “özel hayat” kısmını merak etmedim dersem yalan söylemiş olurum!
Ticari ilişkiler mi?
Acaba komisyonculuk muydu?
Neyse!
Adam gitti!
Arkasından dedikodu yapmayalım!
-*-*-
Yeni Büyükelçi Serim, Töre’yi ziyaretinde dedi ki; “... KKTC’deki demokratik hayat ve olgunluk dünyanın bir çok ülkesinde yoktur...”
Düz mantıkla bu cümleyi incelersek, son derece “mantıksız”dır!
-*-*-
Sizce bu ifadeden nasıl bir anlam çıkarmalıyız?
Kendisi göreve gelmeden bir kaç hafta önce, selefi, UBP kurultay sürecine doğrudan müdahil olmamış mıydı?
Bu nasıl bir “örnek” demokrasidir?
Başka demokratik ülkede bulunmayan özellik derken, bundan mı söz etti?
-*-*-
Ve büyükelçi Serim, izleyebildiğim kadarıyla özellikle son dönemlerde hemen hemen herkes tarafından kullanılan “Kıbrıs Türkü” tanımını kullanmadı...
Önemli mi?
Politika değişikliği anlamına bile gelebilir!
-*-*-
Serim, Töre’yi ziyaretinde, “... büyükelçi olarak Kıbrıs Türk halkı ve burada yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını aydınlık günlere ulaştırma adına elimden gelen tüm çabayı sarf edeceğim” cümlesini kullandı!
Kıbrıs Türk halkı ve burada yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını ayırması, saflık, naiflik miydi?
-*-*-
Neyse, tabii ki görevinde başarılar dileriz...
Basınla da eminim buluşacak; umarım kendinden öncekiler gibi davranmaz!
“Bizden olanlar ve olmayanlar” ayrımı yapmaz!
KKTC’de kaç Rus yaşıyor?
Evet, KKTC’nin nüfusunu bilmiyoruz ama Rusya’nın Lefkoşa büyükelçisi sağ olsun, kaç Rus vatandaşının Kuzey Kıbrıs’ta yaşamakta olduğunu öğrenmiş durumdayız!
-*-*-
Rusya’nın Güney Kıbrıs Büyükelçisi Murat Ziazikov, Rus Haber Ajansı TASS’a konuştu ve KKTC’deki Rus Konsolosluğu’nun faaliyetleri hakkında bilgi verdi…
-*-*-
Ziazikov, KKTC’de Rus Konsolosluğu’nun geçen Ağustos ayında açılmasının Rus Büyükelçiliği’nin adanın kuzeyinde yaşayan Ruslara hizmet vermesi açısından tarihi bir dönüm noktası olduğunu belirterek, KKTC’de 50 binden fazla Rus vatandaşın yaşadığını ve yakın tarihte 10 bininci kişiye hizmet sunduklarını vurguladı…
-*-*-
Biz kaç kişiyiz?
Biz kimiz?
Bunları bilmiyoruz ama en azından 50 bin civarında Rus kardeşimizin aramızda yaşadığını artık biliyoruz!
KKTC’de serbest piyasada bugün sabah sterlin 44,05 TL, dolar 33,85 TL, euro 37,55 TL'den işlem görüyordu… Bu ne demektir? Bu demektir ki, yoksullaşma, enflasyon, pahalılık devam edecek… Hükümet mi? Küçük ortaklar tatilde; büyük ortak kurultay heyecanında... Tedbir var mı? Tedbir alabilen var mı? Kıbrıs meselesini çözmek işe yarar mı? Yoksa aynen devam mı?