Kuzey Kıbrıs’ın yerel yönetimler sisteminin reforma ihtiyacı olduğuna inananlardanım ve bu konuda 2005 yılından beri yeri ve sırası geldiğinde katkı koymaya çalışanlardanım.
Mevcut yerel yönetimler sisteminin zafiyeti küçük ölçek ekonomisi nedenidir; çok sayıdaki belediyelerin küçük olması ekonomik anlamda mali ve insan gücü israfına yol açmaktadır. Muhtarlıkların belediyelere dahil edilmesi ile birçok belediyenin hizmet alanının büyütülmesi ise, belediyelerde reformun başlangıç aşaması idi ama orada kalmamalıydı. Belediyelerin alanı büyüdü, hizmet verdiği nüfus arttı ama belediyelerin kendi küçük ölçekli yapıları artan alan ve nüfusa hizmet vermeye yeterli olamadı. Kötü yönetilen belediyeler mali iflasa girdi, iyi yönetilen belediyelerde ise yüzdürülebilen ama belde halkına çağdaş belediyecilik hizmetlerini vermekte yetersiz kalan bir yapı oluştu.
Belediyelerde reform olarak benimsenin vizyon belediyelerin ekonomik anlamda sürdürülebilir ve geliştirilebilir olmasını sağlayacak ölçek büyüklüğüne getirilmesi, bu bağlamda da hem alan ve nüfusunun artırılması, hem de yeni görevler de verilerek yerinden yönetime geçilmesi idi… Yani, yerel yönetimler reformu belediye sayısını azaltmak üzere mevcut belediyeleri birleştirmek değil, belediyelerin ekonomik ve sosyal anlamda etkin ve verimli hizmet verebilmesi için büyük ölçekli yapılara geçirilmesi idi… Şimdiki hükümetin reform diye takdim ettiği sadece belediyelerin sayısını azaltmaktır; bu da reformist bir vizyon olamaz… Fes gidip, şapka gelecek ama kafa aynı kafa… Ve bir reform konusu da heba edilip, başka reformlara heyecan da bırakmayacak…
Şimdiki hükümet bu konuyu alelacele yapmak istiyor; Ankara Hükümeti bu konuda bastırıyor… Başbakanın bunu onlarla konuşup, Haziran 2022’de yapılması gereken yerel yönetimler seçimlerinden sonraya ertelemesi en doğru hareket olacak. Hali hazırda muhalefet partileri de bu reform konusunda katılımcı; ama reform olmak üzere katılımcı… Yoksa, şimdiki hükümetin yapmak istediği gibisini yapmak 2005’den beri gündemde olan konuyu çoktan gündemden kaldırmış olacaktı; uygulamada bir reform olmayacağı için de bu günlerde “Aha yaptınız da ne değişti, sorunlar devam, yapısal reform şart” diye konuşur, tartışır olacaktık.
Yerel yönetimlerde reform yerinden yönetime geçmektir; belediyelere merkez hükümetin bazı yetki ve görevlerini aktararak, genel yönetimin de daha etkin, verimli ve ekonomik olacağı bir yapıyı yaratmaktır. Geçen hafta da bu köşede yazmıştık, kaymakamlıklar etkin devlet kurumları olmaktan çıkmıştır; kaymakamlıkların görevleri ağırlıklı olarak yerel yönetimlere, geri kalan kısmı da ilgili devlet dairelerine aktarılabilir. Doğum, evlenme ve ölüm kayıtları belediyelerin görev kapsamında olmalı… İtfaiye servisi yerelden sağlanırsa, yangınlara müdahale daha kısa sürede ve verimli olacak… Yaşlılara hizmeti top yekûn yerel yönetimlere bırakmak, hizmette onlara odaklanmış sağlık ocakları açmak yaşlıların sağlıklı yaşamını daha kaliteli yapacak, onlarla ilgilenmekle mükellef olan ailelerini de rahatlatacaktır… Okul öncesi engelli çocukların eğitim ve bakımında ailelere de yardımcı olmak üzere kamunun ilgi göstermesi gerekmektedir; yerel yönetimler bu konuda ailelere ve çocuklara doğrudan hizmet verebilmelidir. Belediyeler engelli bireylerin özel ilgi eğitimini ve ifa edebilecekleri meslek eğitimini de üstlenmeli, onların bu bağlamdaki ulaşım-erişim-dolaşım ihtiyaçlarını da çözümleyecek kamu kuruluşu olmalıdır. İmar planları Şehircilik Dairesinin belirlediği koşullar ve kıstaslar içinde belediyeler tarafından yapılabilmelidir. İşyerlerinin kurallara uygunluğu, pazara sunulan mal ve hizmetlerin kalite ve ambalaj denetimi münhasıran belediyeler tarafından yapılmalıdır. Tarihi ve kültürel mirasın sosyal hayata ve turizme sunumu, Eski Eserler Dairesi’nin belirlediği kıstaslar ve koşullar içinde belediyelerin görevi olmalıdır. Merkezi hükümetin artık yapamadığı posta hizmetleri de belediyelere devredilmeli; pul üretimi ise Belediyeler Birliği’nin sorumluluğuna verilmelidir…
Kısacası, merkezi yönetimin daha birçok görev ve yetkileri yerinden yönetim projesi doğrultusunda yerel yönetimler sistemine devredilmelidir. Büyütülmüş belediyeler de büyük ölçek yapısı ile bu hizmetleri etkin, verimli ve ekonomik performans ile belde halkına sunabilir, Kuzey Kıbrıs insanının yaşam kalitesi de yükselir. Yok ama, şimdiki hükümetin yapmak istediği olursa, sadece sayılar azalacak, belediyelerin alanı ve nüfusu artacak ama kapasite artırımı yapılmadığı için etkin ve verimli hizmet verilemeyecek, ekonomik darboğaz daha da boğaz sıkıcı olacak… Başbakanın bir şansı var, muhalefet partileri yerel yönetimlerde reform yapılmasına evet diyor. Bu şansını iyi kullanırsa, Haziran ayında sonra yapmayı kabullenirse, ileride takdirle anılacak bir yerel yönetimler sistemini kuran başbakan olacak; şimdiki yaklaşımla ve seçimlerden önce yapması halinde takdirle anılmayı gelecekteki bir başbakana teslim etmiş olacak.
Tercih kendisinin; eninde sonunda yerel yönetimlerde büyük ölçek ekonomisinin gerektirdiği gerçek reform yapılacak.